İslam toplumunda hadis konusu, ne yazık ki yanlış algılanmış, adeta Kur’an ile eş tutulan kitaplar haline getirilmiştir. Hâlbuki hadis, peygamberimizin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamberimize ait olduğuna dair, kesin bir kanıt yoktur. Bu bilgilere, sözlere peygamberimizin söylediği sözlerinin, bulunma ihtimali olacağı mantığıyla yaklaşarak, araştırmalı Kur’an ın onayını mutlaka almalıyız. Dikkat ederseniz hadislerin tamamı, bir rivayete göre diye başlar. Yani hadislerin
(daha&helliip;)
…İnsanlardan bazısı şöyle der: “Ey Rabbimiz, bize dünyada ver!” Böylesi için âhirette bir nasip yoktur. Onlardan kimi de şöyle yakarır: “Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru!” İşte böyle diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk görür. Bakara, 200-202 Dünya hayatına ilişkin en basit şeyde bile
(daha&helliip;)
Sosyal çevrenin, toplum içinde zaman içinde üretilen baskın fikirlerin üzerimizdeki etkisini yok saymak imkansız. Hepimiz zaman zaman son derece saçma ve anlamsız da olsa sosyal değerlere, öğretilegeldiğimiz normlara uymak zorunda hissediyoruz kendimizi. Daha acısı bazen bunlar Allah’ın değerleri ile çatışıyor ve kimimiz halen sosyal değerleri reddetmekte zorlanıyor. Yaz sezonunu geride bırakıyorken, aklımdaki örnek hanımlar için sosyal bir dayatma olan mayo/bikini
(daha&helliip;)
İslam toplumunun içine sokulan nifak tohumu, öyle yeşermiş dal budak sarmış ki, artık ondan kurtulmakta neredeyse imkânsız olmuş. Birçok konuda yaptığımız yanlışlar gibi, günümüzde İslam toplumu içine sokulan hurafe ve dinde olmayan MEHDİ konusu da, Rabbin Kur’an da hüküm vermediği bir konudur. Bizler Kur’an ı, din ve iman adına yeterli görmediğimiz sürece de, yanlış itikatların peşi sıra gitmekten de asla
(daha&helliip;)
Cuma namazına gittiğimde, hutbede görevli hatip, öyle bir hadis örneği verdi ve topluma bunu önerdi ki, duyduğumda içinde yaşadığımız İslam ın, bizleri getirdiği noktayı çok daha iyi anladım. Bakın hutbede topluma verdiği hadis örneğinde, neler anlatıyor. (Kim ki Cuma günü bana 80 Salâvat getirirse, o kimsenin 80 senelik günahları affolunur. Kim ki Cuma günü bana 100 salâvat getirirse, o kimsenin
(daha&helliip;)
Müslüman ülkeleri ile ilgili haberler, özellikle de son zamanlarda, şiddet, savaş, çatışma ve ölüm içermekte. Televizyonları açtığımızda sık sık “Allahu Ekber” nidaları ile bağıran, eli silahlı, yüzünde kin ifadesi ile sağa sola koşturan insanları görmek bir Müslüman olarak beni hem üzüyor hem de utandırıyor. Eminin bu duygularımı bir çok Müslüman da paylaşıyordur. Oysa Bismillahirrahmanirrahim, yani “Merhametli ve Şefkatli olan Allah’ın
(daha&helliip;)
Tevrat ve İncil zamanla tahrif edilmiş, Allah’ın hak dinine uygun olmayan bazı kavramlar ilave edilmiş, bazı hak kavramlar da çıkarılmıştır. Kur’an’a uygun olan kısımları geçerlidir; Kur’an gibi nurdur, güzelliktir; kalbe ferahlık verir. Kutsal kitaplardaki tahrif konusunda Müslüman için kıstas Kur’an’dır. Kur’an bu konuda ne buyuruyor, kısaca inceleyelim. Allah Kur’an’ın, insan eliyle tahrif edilmiş olan Kitapları doğrulaması için indirdiğini birçok ayette
(daha&helliip;)
Kur’an’da inananlar hakkında, “O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi “Müslümanlar” olarak isimlendirdi.” buyrulur. Museviler, İseviler tümü Müslümandır. Peygamberlerin getirdiği dinlerin tümü İslam’dır. Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki “kıskançlık ve hakka başkaldırma” (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- …
- 136
-