KUR’AN’A GÖRE YARATILIŞ VE EVRİM-1 Belki birkaç yazıdan oluşacak bu uzun konuyu ele almadan önce şu hususları belirtmekte yarar görüyorum. Birincisi; “evrim teorisi” adı üzerinde, bir teoridir ve bilimsel bir teoridir. Kendi alanında kalıp bu teori üzerinden dine karşı bir felsefe yapılmadığı müddetçe teorinin varlığının ve doğruluğunun ispatlanmaya çalışılmasının inanç adına hiçbir negatif yönü yoktur. Sorun “bilim” den değil “bilimci”
(daha&helliip;)
Bakıldığı zaman dinini bilerek ve onu özümseyerek yaşayan her insan mutluluğu ve huzuru kısa yoldan elde ettiğini görürüz. Yol gösterici Kur’a-nın emir ve yasaklarına uyarak huzurun ve doğru insan olmanın yolunu elde etmiş oluruz. Burada tek önemli olan irade ve bu iradenin devamlılığıdır. İnsan düşünmeyi ve kendiyle empati kurmayı deneyebilse aslında Kur’a-nın ve peygamberlerin neden bu dünyaya geldiğini anlamakta zorluk
(daha&helliip;)
İslam toplumu olarak, ne yazık ki din ve iman adına bir noktada buluşmayı, anlaşmayı bırakın, birbirimizle kanlı bıçaklı kavga eder olduk. Peki, anlaşamadığımız nedir diye hiç düşündük mü? Aynı dinin mensuplarıyız. Aynı peygambere ve aynı kitaba iman ettiğimizi söylüyoruz. Bu durumda sorun nerede? Sanırım sorun, atalarımızdan rivayetler yoluyla, günümüze kadar gelen itikatların ve inançların, dine koyduğu hükümlerde. Peygamberimizin devrinde yaşayan,
(daha&helliip;)
“Zalimden başka hiç kimseye düşmanlık yoktur.” (2:193) Yeni bir oluşun, yeni bir doğuşun, filizlenmenin kök saldığı düşünce topraklarımızda toplum bilinci, aydın sorumluluğu ve hissiyatı içinde sömürünün, sömürgecinin, kapitalizmin, emperyalizmin karanlık dehlizlerinde bir ışık gibi doğan İslam’ın “La” kılıcıyla insanlık adına bir düzen inşa edilmelidir. İnsanlık ailesinin değerli üyesi olarak kendisini gören ve bir sorumluluk bilinciyle hayatına yön veren herkes
(daha&helliip;)
“Başörtüsü Meselesi” Yıllardır özellikle ülkemizde ve bir kısım İslam coğrafyası ülkelerinde, dini, örtünme bahsi ile açıklamaya veya yaralamaya çalışan Müslim ve gayri Müslim anlayışların acımasız tavırlarını hep gördük, halen de görüyoruz. İran’daki veya Afganistan’daki kadınların sokakta dolaşmalarının bile belli kıyafet şartlarına bağlanması gibi olmasa da, ülkemizde de başörtüsü toplumsal ve siyasi bir sorun olarak uzun süredir kaşındı durdu. Genelde konuşmaktan
(daha&helliip;)
Yalnızlık Selam azizim, Zaman geçer ve seninle büyüyen tek şey derdin olur. O geçmişte yaşadığın mutluluk bir özlem çukuruna düşer; ararsın ama bir türlü bulamazsın. Geleceği de bir umut yıldızına dönüştürürsün; uzatırsın ellerini ama dokunamazsın. Öyle yapayalnız kalırsın kendi başına. Kimileri çığlık atar, kimileri ağlar, kimileri kızar, kimileri duvarı yumruklar. Kimileri ise gider en kötüsünü yapar benim gibi; Sessiz kalır. Artık sözcüklerin dile gelmesini
(daha&helliip;)
Günümüz İslam toplumlarında, Kur’an ayetlerini anlamaya çalışırken, bazı kaynaklardan istifade edilmesinin gerekli, zorunlu olduğu söylenir ve Kur’an ın tefsiri ve tevili dedikleri kaynaklara yönlendiriliriz. Kur’an`ın muhkem ayetlerinin, tek başına okunduğunda anlaşılamayacağı, bazı kişilerin ayetleri tefsir ve tevil etmesi gerektiği düşüncesi, çok yaygındır İslam toplumunda. Peki, bu düşünce doğru olabilir mi? Gelin birlikte, Kur’an ışığında araştıralım ve üzerinde düşünelim. Önce Kur’an
(daha&helliip;)
“Fakihler ve alimler, kendi anlayışlarına göre Kur`an`a daha büyük ve yüksek bir kutsallık vermek için onu okumak ve ona elle dokunmak için en ağır şartları ileri sürdüler. Böylece Kur`an`ı rafa kaldırdılar. Millet de Kur`an`a dokunmamak için güzel süslü kılıflar, keseler yaptı, bir muska gibi onu duvarlara astı, el erişmez dolaplarda sakladı. Bu suretle Kur`an okunamaz, tutulamaz, dokunulamaz hale getirildi. Kur`an`ı
(daha&helliip;)