Kuran’ın evren hakkındaki öğretisi üç temel esasa dayanır. Birincisi, onun bir düzen olması (4 İnfitar 82/7-8, Ra’d 13/4, Enbiyâ 21/22-23.); İkincisi, gelişen ve büyüyen canlı bir düzen olması (Zâriyât 51/47) ve üçüncüsü de onun beyhude bir oyun alanı (Duhan 44/38-39, Yunus 10/5) olmayışıdır. Allah bir şeyi yarattığında ona varlık kanunlarını, gelişimi için gerekli imkânları ve fiziksel güçlerini de hemen yerleştirir.
(daha&helliip;)
Şüphesiz, yeryüzündeki hareket eden canlıların Allah katında en kötüsü, aklını işletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. (Enfal Suresi, 22) Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır. (Yunus Suresi, 100) Allah’ın yolu akıl ve vicdan yoludur. Allah’ın beğenmediği canlı tipi, gerçeğe karşı sağır olan ve aklını işletmeyen insanlardır. Bunlar, Allah’ın, diğer canlılardan ayırt edici özellik olarak verdiği aklı kullanmadıkları için Allah’ın sayısız delilini görememektedirler.
(daha&helliip;)
Yeni-ateistlerin dinlerle ilgili öne çıkan iddialarından biri “savaşların dinler nedeniyle çıktığı, dinler olmasa savaşların olmayacağı ve en çok insanın din savaşları nedeniyle öldüğü” iddiasıdır. Oysa bu iddia yanlıştır. Tarihi veriler bu iddiayı çürütmektedir. Charles Phillips ve Alan Axelrod tarafından hazırlanan Encyclopedia of Wars (Savaşların Ansiklopedisi) isimli kapsamlı çalışmada 1763 savaş listelenmiştir. Araştırmacıların ulaştıkları sonuç neticesinde söz konusu 1763 savaştan sadece
(daha&helliip;)
Fransa’daki terörist saldırı sonrasında bazı Müslüman kalemlerin yaşananlara verdiği tepkiler bende ve birçok dostumda şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattı. Yaşananların vahametini küçümseyen ve Kurani referanslar yerine öfkeyi kılavuz edinen bu kişiler “gerçek İslam bu değil” iddiasını savunanları da Batı’ya kendini beğendirmeye çalışmakla suçladılar. Bu yazıda, bu öfkeli tepkilere yönelik eleştirilerimi paylaşmak istiyorum. Hem yaşanan saldırının dini referanslar tarafından desteklenmediğini belirtmek,
(daha&helliip;)
Hayatında Tanrı’ya ve dine yer vermeyen bir birey, yaşamın saçma olduğu duygusunu derinden derine yaşar. Peki bireyi bu duyguya iten şeyler nelerdir? Bunları birlikte inceleyelim. Söz konusu bireye yaşamın saçma olduğu duygusunu yaşatan ilk şey, hayatın monotonluğu ve mekanikliği karşısında kendisinin varoluşunun değerini ve kendisinin varoluşunun amacını sormaya başlamasıdır. Gerçekten de öyle değil midir! Yataktan kalkarız toplu taşıma araçlarıyla veya
(daha&helliip;)
Peygamberimiz hayattayken hadislerin yazımını yasaklamıştır. Bunu daha önceki yazımızda ele aldık. Bakınız: Peygamberimiz, Sözlerinin (Hadislerinin) Yazılmasını Neden Yasakladı? Peygamberimizin vefatından sonra da dört halife olan Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali hadis nakliyle savaşmıştır. Bu sahabelerin yanı sıra İbni Abbas ve Abdullah bin Mesud ismindeki meşhur sahabeler de hadis nakliyle savaşmışlardır. Şimdi sırayla tarihi kaynak niteliğindeki eserlere
(daha&helliip;)
Selam.Bakara Suresi 165- Allah’tan başkasını tanrı edinen ve Allah’ı sever gibi onları seven kimseler var. İnananlar ise en çok Allah’ı sever. O zulmedenler, azabı gördükleri zaman tüm gücün Allah’a ait ve Allah’ın azabının çetin olduğunu anlayacaklarını bir bilselerdi! En çok allah’ı seviyorsak; O’nun indirdiği kitaplara inanmamız (Bakara 91), gerçek olanı izlememiz (İsra 81, Necm 28), iyi davranmamız (Zümer 34), Allah’a
(daha&helliip;)
Buhari, hadis kitabını, Peygamberimizin vefatından 200 yıl sonra yazmıştır. Bazı hadis bilginlerinin iddiasına göre iki milyon hadis vardır. “En doğru” hadis kitabının derleyicisi olarak gösterilen Buhari’nin kitabındaki hadisleri 600 bin hadis arasından seçtiği söylenir. Hadisler dinin kaynağıdır diyen Buhari 600 bin hadis bilip 6000-7000 tanesini yani % 1’ini kitabına yazmıştır. Geriye kalan % 99’u ise bunlara ihtiyacımız olmadığına veya bunların
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- …
- 531
-