Onlardan kimi de soyle yakarır: Ey rabbimiz, bize dunyada da guzellik ver, ahirette de guzellik ver. ve bizi ates azabından koru. `
(Bakara suresi-200, 201)

Dünya güzellik ve mutluluklarını istemek ve sadece bunun için çalışıp çaba göstermenin ne kadar yanlış olduğunu Rabbimiz bizlere bildiriyor bu ayetlerde. Doğru olanın ise hem dünya için hem de ahireti istemek ve bu doğrultuda çalışmak olduğunu haber veriyor. Sevgili efendimizin “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarında ölecekmiş gibi ahiret için çalış” sözü de bu gerçeği bildiriyor.

Dünya, ahiret dengesi her zaman korunmalıdır. Dünya için ahiret feda edilmemeli, ahiret için de dünyadan el etek çekilmemelidir.

Şimdi gelin kendi hayatlarımıza bu ayetlerin ışığında bakalım. Biz sadece dünya hayatını mı isteyip, bunun için mi çalışıp çabalıyoruz. Eğer durum böyleyse daha çok isteyelim ve daha çok çalışalım. Zira dünya hayatımız her an bitebilir. Bitmeden önce ne kadar zengin olabiliyorsak olalım. Ne kadar mutlu, huzurlu olabiliyorsak olalım. Çünkü ahiret için isteğimiz ve çabamız yok. Dolayısıyla ahirette de nasibimiz olmayacak. Bu anlayış insanlık içinde felaket demektir. Böyle bir anlayışa sahip olanlar; kendi mutluluklarını başkalarının mutsuzlukları üzerine inşa edeceklerdir. Dünyada savaş çıkaranlar, yumurtasını pişirmek için adeta dünyayı ateşe verenler, zulmedenler hep bu anlayışın ürünüdürler. Böylelerinin bir tek dünyaları ve dünyalıkları vardır. Bunların ellerinden gitmesini hiç istemezler. Onun için ölümü de hiç sevmezler.

Yok. Sadece dünya hayatı değilde; hem dünya hem de ahiret hayatını isteyip bu doğrultuda çalışıyorsak, dünya ahiret dengesini bozmadan iki hayat içinde yatırım yapıyorsak o zaman ahirette bizim için korku yoktur. Bu dünyadaki imkanımız, mutluluğumuz ve huzurumuz istediğimiz anlamda olmayabilir. Ama ahiret mutluluğunun bizi beklediği kesindir.