TÜKETTİ BİZİ, TÜKETİM ZİHNİYETİ – 3

…. .


Sanki midemizin kapasitesi belli değilmişçesine donattık sofraları. Satın aldık her birinden bir parça tadına bakmak uğruna. Lüks restoranlara gidip kabarık hesaplar ödemek ve birilerine görünmek ayrıcalıklı kıldı bizi. Hatta tabağındaki yemeğin tamamını yemeden bırakmak görgülü, seçkin kıldı kimilerini. Müdavimi olduk gece kulüplerinin ve ardı ardına patlatılan şampanya şişelerinin, şov uğruna kırılan tabak çanağın, saçıp savrulan dolarların, atılan güllerin. En çok şampanya açtırmak ayrıcalıklı kıldı bizi.

Eskiden araba sahibi olmak bir ayrıcalıktı neredeyse. Yıllarca kullanılırdı bir araba. Çünkü amacı ulaşımı sağlamaktı kısmen güvenli kısmen rahat bir şekilde. Yıllarca değişiklik olmazdı modellerde, markalarda. Ama gün geldi insanların tüketim çılgınlığı olunca araba firmaları da yarışa girer oldular. Neredeyse her yıl değiştirilen modeller, yapılan makyajlar ile bir anda eski kılındı daha yeni saydıklarımız. Çoğu kimse bir iki yıldan fazla binmez oldu aynı arabaya. Yüz binlerce Euro verildi güçlü bir motora. Seçkinlik belirtisi oldu lüks arabalar. Bir başka davrandı size insanlar. Daha saygılı daha hürmetkâr.

Gelişmiş ülkelerde yüksek sosyeteyi genellikle akademisyenler, bilim insanları, yazarlar, düşünürler, sanatçılar, doktorlar, hâkim ve savcılar gibi önemli pozisyonlardaki kişiler oluştururken bizde şarkıcılar, türkücüler, futbolcular, magazinciler, mankenler ve modacılar yüksek sosyete oluverdi. Toplumca benimsenip, olması gerekenden fazla değer biçildi pek çok mesleğe. Durum böyle olunca da kimsenin çocuğu büyüyünce akademisyen, doktor ya da sanatçı olmak gibi bir hayalin peşine düşmedi tabiatıyla. Artist olmak, şarkı türkü söylemek, dizilerde oynamak istediler.

Doğal kaynaklarımızı da bilinçsizce tükettik. NTV’de yayımlanan habere göre Dünya Doğal Hayat Fonu’nun doğal kaynaklar üzerine yaptığı araştırma raporuna göre günümüzdeki tüketim çılgınlığının dünyanın sonunu hazırlamaktadır. Dünyanın doğal kaynakları üzerine bir araştırma yapan bilim adamları, başta Batılılar olmak üzere bütün ülkelere tüketim çılgınlığına son vermeleri çağrısında bulunuyor ve uyarıyor: Aksi takdirde 2050 yılına geldiğimizde yaşayabilmek için dünya gibi iki gezegene daha ihtiyacımız olacak. Dünya Doğal Hayat Fonu raporunun en çarpıcı bulgusu, tüketim oranları aynı hızla devam ederse 2050 yılında canlı yaşamının sürebilmesi için Dünya gibi 2 gezegene daha ihtiyaç duyulacağını gösteriyor. Araştırmalara göre son otuz yılda dünya üzerindeki doğal kaynakların üçte biri insanlar tarafından tüketildi. Denizlerdeki balıklar, atmosferdeki karbondioksiti yok eden ormanlar ve temiz su kaynakları hızla tüketiliyor. Raporun bulgularına göre, 350 memeli, kuş, balık ve sürüngen türü de soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Araştırmalara göre ortalama bir Amerikalı, ortalama bir gelişmekte olan ülke vatandaşından 50 kat fazla çelik, 56 kat fazla enerji, 170 kat fazla kauçuk kâğıt, 5 kat fazla tahıl tüketmektedir. Kapitalizmin merkezindeki tüketiciler arasında da fark olduğunu görebiliyoruz. Uzmanlar doğal kaynakların bu kadar hızlı tüketilmesinin en önemli sebebinin Batılı ülkelerdeki yüksek tüketim oranları olduğunu belirtiyor. Rapora göre ortalama bir ABD vatandaşı bir İngiliz’in iki katı, bir Afrikalının ise 24 katı doğal kaynak tüketiyor. Doğanın dengesini de altüst ettik. Ekolojik dengenin bozulması, toprak erozyonu, orman yangınları ve ormanları bilinçli yok ediş, biyolojik çeşitliliğin azalması, temiz su kaynaklarının hızla kirlenmesi ve azalması, hava kirliliği, asit yağmurları, küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği, radyoaktif kazalar ve atıklar, büyük kasırgalar, seller tüketim çılgınlığının etkileri olarak karşımıza çıktılar.

Sevgi ve saygıyı da tükettik. Beklentisiz iyilik yapmaz olduk neredeyse. Başkasında olana göz diktik hep. Paylaşma, yardımlaşma duygularımızı körelttik. Dert edinmedik kendimize bir başkasının derdini. Bizim için de dert oluşturana kadar. Hep başkalarına yükledik sorumlulukları, duyarlılıkları. Herkesten anlayış beklerken anlayış fakiri olduk çoğu zaman.

Tüketecek bir şeyimiz kalmadı sonunda, çünkü ömrümüzü tükettik. Üstelik geri dönüşüm kutusuna koyup da geri kazandırma şansımız da yoktu artık. En değerli şeyimizin zaman olduğunu unutup dizi üstüne dizi, yarışma üstüne yarışma ekleyip televizyon başında, internet ortamında yok yere saatlerimizi, gün ve gecelerimizi tükettik. Oysaki olmazsa olmazlarımız değildi tüm bunlar.

Öte Tarafta Ayrı Bir Dünya Daha Vardı Oysaki…

Birkaç yıl önce okuduğum bir haberde Dünya nüfusunun yarısına yakınının, günde 2 dolar veya daha az bir parayla yaşamaya çalıştığı açıklanmıştı. Uluslararası Çalışma Örgütü’nden yapılan açıklamada, 2 milyar insanın günde 2 dolar, bir milyar insanınsa yaklaşık 1 dolarla geçinmek durumunda kaldığına dikkat çekiliyordu. Örgütün basın açıklamasında, dünyanın en yoksul yüzde 20’siyle en zengin yüzde 20’si arasındaki uçurumun, son 40 yılda iki kat derinleştiği de vurgulanmıştı. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre de Dünya nüfusunun yarısı, günde 2 dolardan az bir parayla geçinmeye çalışıyor. Dünya üzerinde, 1. 2 milyar kişi ise günde 1 dolardan az parayla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu ise dünya nüfusunun yarısının günde 2 dolar ve altında bir gelir ile geçinmeye çalıştığı anlamına gelmektedir. Çoğu yerde insanların en büyük lüksü su kaynaklarına ulaşabilmek olabiliyor. Yine hatırladığım bir habere göre Amerika’daki golf sahalarının sulanması için sarf edilen su miktarının Afrika ülkelerindeki su sorunun büyük oranda çözebilecek düzeyde olduğuna dikkat çekiliyordu. Akıllara durgunluk verecek bu ve benzeri çarpıklıklar insanlığın büyük oranda duyarsızlaştığının bir delili olmaktadır.

Medeni! ülkeler yıllarca sömürdükleri, iliklerine kadar indikleri milletlere yüzyıllarca düzelmeyecek seviyede geri kalmışlık ve yoksulluk bıraktılar. Oysaki onların refah düzeyi ve zenginliklerinde bu insanların da hakkı vardı. Önce onlardan kepçe kepçe aldılar. Sonra bazen kaşıkla verip, çoğu zamanda verir gibi yapıp insanlık dersi verdiler tüm dünyaya. İnsanlığı da tükettik.

(http://allah.web.tr/ adresinden alıntıdır)

Yazar : orhan

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website