PEKİ BU ÇÖKEN AHLAKI KİM KURTARACAK?


Bütün cihanı araştırdım, güzel ahlaktan daha üstün bir liyakat bulamadım.
MEVLANA.

Tarihçiler, tarihte yazılanlara çok fazla güvenilmemesi gerektiğinden söz ederlerken, ilahiyatçılar, dini yazarlar adeta birbirlerine düşmüşlerken, dünyada her inanç ve mezhep sahipleri en doğru ve geçerli olanın kendi inanç ve ibadetleri olduğunu savunurlarken, toplumların gerçeği ve doğruyu anlamaları ne kadar mümkün olabilir dersiniz?

Dünya nüfusunun 1. 57 milyarı, ülke nüfusunun ise yüzde doksan dokuzunun “Elhamdülillah Müslüman” sayıldığı içinde bulunduğumuz toplumun içler acısı haline baktıkça islam inancının ne anlama geldiğini derin derin düşünmeden edemiyor insan. Yalnızca Kuranı Kerim’in ayetlerinden bahsetmek ve bunları birer birer yorumlamakla pek bir yere varılamıyor demek ki. Başta samimiyetsizliğin, yapaylığın, güvensizliğin her geçen gün dozunu arttırarak sürdürdüğü bir toplumda huzurdan, iyilik, güzellik ve doğruluktan nasıl bahsedebiliriz? “Çocuk azizdir, ancak terbiyesi daha azizdir” diyen bu değerli cümleye karşılık ben, masum saf temiz çocuk yüzleri, çocuk kalbi arıyorum çocuk gölgelerinde. Onca ilgi sevgi ve korumacılığa karşın hemen hepsi patlamaya hazır birer bomba gibiler. Geleceğin “özgüvenli gençleri” inancıyla yetiştirilen bu çocukların aslında geleceğin sevgisiz, acımasız, inançsız ve yalnız yetişkinleri olarak toplumda yer alacaklarını anlamak hiç de zor değil. Gençlere gelince…Bir çoğu üniversite mezunu ve yanı sıra çeşitli ek eğitimler almış olmalarına karşın işsiz, mutsuz ve gelecekten endişeli. 30 kişinin alınacağı bir iş dalına 3 bin kişinin başvurduğunu görmek yeterli bu gerçeği görmek için. Ünlü bir dershanede öğretmen olan kızım aylardır maaşını alamıyor. Üniversite öğretim üyelerinin durumları daha da vahim. Dekanların sorumluluğu “müdürlere” devredilmiş durumda.
Bir ülkenin en yaşamsal organı, en önemli can damarı olan eğitim-öğrenim kurumlarının bu kutsal değerlerini yitirdiğini cep telefonlarına gelen sınav sorularından ve bir çok öğretmenin utanç verici ahlak dışı eylemlerinde görülmüyor mu açık seçik. 2. Dünya savaşına girmemiş “taş eksen buğday biter” misali bu aziz ve bereketli topraklarda ne tarım ne ziraat ne hayvancılıktan eser var artık. Güneşi kapatırcasına yükselen beton yığınları, diplomalı canavarlar ve bedavacılığa alıştırılmış insan onurundan habersiz ahlakı çökmüş bir toplumun varlığını yadsıyabilir miyiz? Din-iman, namaz, oruç, hac, niyaz nidalarıyla inlerken ortalık yalan yere, insanlık ve ahlak dışı ne varsa hepsini koymuyorlar mı bunların yerine.

Yaradan’ım hiçbir toplumu bu hallere düşürmesin.

Yazar : tülin öztunç

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website