Yok Hükmü…

Batıl kelimesinin sözlük anlamı hak kelimesinin zıddıdır ve incelendiğinde herhangi bir sabit ilkesi olmayan şey demektir.

“Batıl” kavramı Kitabımızda en ince ayrıntısına kadar açıklanmıştır. Bence, dilimizde “Batıl” kelimesini karşılayan en güzel kavram “Butlan” kelimesidir. Butlan anayasamızdaki kanunlar çerçevesinde: Borçlar hukuku, ticaret hukuku, idare hukuku, ceza hukuku gibi alanlarda sıkça kullanılan bir terim olmakla birlikte bir işlem veya olayın gerçek dünyada (sosyal yaşamda) gerçekleşmiş olsa bile taşıdığı şartlar gereği hukuken hiç olmamış, olması mümkün değil manasına gelir. Beşeri, anayasamızda çok önemli olan bu kavram, anayasada belirlenen kanunların aksine gerçekleşen her tür eylem için kullanılır. Bu tür eylemler yok hükmünde kabul edilir ve yargılama kanunların belirlediği çevrede ele alınır. Anayasamız için çok önemli olan bu kavram yargılamayı bu kadar etkiliyor ise Allahın belirlediği anayasanın dışına çıktığımızda nasıl bir cezayla karşı karşıya kalırız?

Batıl da yok hükmündedir.

İstişareye açmak istediğim konu:

Allahın kanunlarını çiğneyen kişi, kişiler, toplumlar nasıl cezalandırılırlar?”
Bir kişinin eylemiyle başlayan batıl/yokluk virüsü toplumu ele geçirince ne olur?

Allahın belirlediği sınırı aşan ve bu sınırları batıl/yok sayan kişiler aslında kendi yokluklarına kişileri davet ederek en çok kime zarar verirler?
Kur’an dan anladığım kadarıyla “Batıl” tıpkı domino etkisi dediğimiz tetikleme gibidir. Şöyle ki, Allahın emirlerine karşı gelerek önce kendimize e zulüm ederiz ve hastalanırız.

Sonra hastalığımızı bizimle temasa geçen herkese bulaştırırız ve bu hastalık katlanarak genele yayılır.

Yine Kur’andan anladığım kadarıyla hastalanan toplum veya toplumlar, Allah tarafından karantinaya alınırlar ve İçlerinde ki hastalığı iyileştirecek panzehir, Allahın Nebi- Elçileri vasıtasıyla bu toplumlara iletilir.

Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur’an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.
(Yusuf-111)

Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini helâk etmemiz onları yola getirmedi mi? Onların yurtlarında/barınaklarında dolaşıp duruyorlar. Akıl sahipleri için bunda elbette ibretler vardır!
(Ta-ha-128)

Muhammed bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Şimdi o ölse yahut öldürülse ökçelerinizin üzerine gerisin geri mi döneceksiniz! İki ökçesi üzerine geri dönen, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.
(Al-i İmran-144)

Allahın büyük rahmeti sayesinde Son Nebi- Elçimizle bildirilen tedavi kılavuzumuz-panzehirimiz artık herkesin elinde.

Kişiye özel reçetelerle, hastalık türüne ve derecesine göre iyileştiren yegâne Kitap.

Reçetesine harfiyle uyan herkesi, batıldan-karanlıklardan çıkartıp, hakka –nura yönlendiren ve arındırıp temizleyen yegâne Kitap.

Son Nebi- Elçiyle bildirilen Son kitap, tüm toplumların panzehiri olarak korunmaktadır.

 

Bu Kitap Şifa bulmak isteyen herkese kolaylaştırılmış ve açıklanmıştır
(Hud-1)…

Ey iman sahipleri! Eğer Allah’tan korkarsanız, Allah size “Furkan”(kelime anlamı: inançta; hakla batılı/amelde; iyiyle kötüyü/sözde; doğru ile yanlışı) ayırma gücü verir, kötülüklerinizi örter. Allah, o büyük lütfün sahibidir.
(Enfal-29)

Hak olan çağrı (dua, ibadet) yalnızca O’na (olan)dır. Allah’tan başka çağırdıkları ise, onlara hiç bir şeyle cevab veremezler. (Onların durumu) yalnızca, ağzına gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ın boşuna beklemesi) gibidir. Oysa ona gelmez. İnkâr edenlerin duası, sapıklık içinde olmaktan başkası değildir. Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder). De ki: ‘Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?’ De ki: ‘Allah’tır.’ De ki: ‘Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar ve zarar sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?’ De ki: ‘Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?’ Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: ‘Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredicidir. Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçülerince/kaderlerine göre sel oldu, ardından da sel, üste çıkan köpüğü taşır hale geldi. Bir süs eşyası veya âlet yapmak isteğiyle ateşte körükledikleri şeylerde de benzeri bir köpük vardır. Allah hakla bâtılı işte böyle örneklendiriyor: Köpük, atılır gider; insanlara yararlı olansa toprakta kalır. Allah, işte bu şekilde örnekler verir…
(Rad-14-15-16-17…)

Ve de ki: “hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu.”(İsra-81)…

hak, Rabbindendir. O halde, kuşku duyanlardan olma.
(Al-i imran-60)

Ve de ki: “hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin.” Biz, zalimler için öyle bir ateş hazırladık ki, çadırı/duvarı/dumanı onları çepeçevre kuşatmıştır. Eğer yardım dileseler, erimiş maden gibi yüzleri pişiren bir su ile yardımlarına koşulur. O ne kötü içecek, o ne kötü sığınak/dayanak!

(Kehf-29)

De ki: “hak geldi, artık bâtıl ortaya yeni bir şey çıkaramaz; eskiyi de geri getiremez.”
(Sebe-49).

Müşrikler istemese de O dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur.
Tevbe-33

Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.
Fetih-28

Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.
Saff-9

Rabbimiz, Hakka yönelen, hakkı harfiyle uygulayan ve hakkı taşıyan kişiler olmamızı nasip etsin.


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website