Dört Halife ve Diğer Meşhur Sahabeler Hadis Nakliyle Savaştı

Dört Halife ve Diğer Meşhur Sahabeler Hadis Nakliyle Savaştı

Peygamberimiz hayattayken hadislerin yazımını yasaklamıştır. Bunu daha önceki yazımızda ele aldık. Bakınız: Peygamberimiz, Sözlerinin (Hadislerinin) Yazılmasını Neden Yasakladı?

Peygamberimizin vefatından sonra da dört halife olan Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali hadis nakliyle savaşmıştır.

Bu sahabelerin yanı sıra İbni Abbas ve Abdullah bin Mesud ismindeki meşhur sahabeler de hadis nakliyle savaşmışlardır.

Şimdi sırayla tarihi kaynak niteliğindeki eserlere bakalım:

  • Hz. Ebubekir’in Halifeliği Dönemi

Ebu Bekir, Peygamberimiz’in vefatından sonra halkı toplamış ve onlara şöyle demiştir: “Sizler Allah’ın elçisinden farklı hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anlaşmazlıklara düşecektir. Allah’ın elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: İşte Allah’ın Kitabı aramızda, onun helalini helal kılın, haramını haram görün.” (Zehebi, TezkiratulHuffaz 1/3; Buhari l.cilt)

Görüldüğü gibi ilk halife Hz. Ebu Bekir, Kuran dışında başka bir kaynak ortaya çıkmamasının reçetesini şöyle yazmıştır: “Hiçbir hadis nakletmeyin.” Dikkat edin “Şu kadar şahit olursa, şu şu haller de olursa, doğru hadisi toplayın, yalanı şöyle atın, geriye doğrusu kalsın…” gibi tarifler yapmamış, kestirme şekilde hadis nakledilmemesini istemiştir. Hz. Ebu Bekir döneminde yaşayanların çoğunun Peygamberimiz’i görenler olduğunu ve Peygamberimiz’in birçok sözünün en taze dönemi olduğunu düşünürsek, Hz. Ebu Bekir’in bu konudaki tavrı daha da anlamlı olur.

  • Hz. Ömer’in Halifeliği Dönemi

Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere de mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi. (İbni Abdül Berr, Camiul Beyanil İlm)

Hadisler, Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: “Kitap Ehli’nin Mişnası gibi Müslümanların Mişnasıdır bunlar.” (İbni Sad, Tabakat, 5/140)

Hz. Ömer çok değerli bir tespitle; Musevilerin, dinlerini dejenere etmelerinde, Tevrat dışında Mişna adlı kitapları dini kaynak edinmelerinin etkisini görmüş ve Peygamber’e fatura edilerek dinin kaynağı kılınmak istenen hadislerin, bu Mişnalar’ın fonksiyonunu kazanacağını anlamıştır. Buna karşı hem diliyle, hem eliyle mücadele etmiş ve bu “Mişnaları” yakmıştır. Hz. Ömer’in yaktırdığı “Mişnalar”daki doğru hadis oranı, tahminimizce, bugünkü en doğru kabul edilen Buhari’den de, Müslim’den de çok daha yüksektir. Çünkü Peygamberimiz’i görenler o dönemde hayattadır, ayrıca ileride yoğun şekilde yaşanacak siyasi ayrılıklar ve kargaşalar henüz ortaya çıkmamıştır.

  • Hz. Osman’ın Halifeliği Dönemi

Hz. Ömer’in bu tavrını üçüncü halife Hz. Osman da çok hadis nakleden Ebu Hureyre ve Kab’a karşı koyarak devam ettirmiştir:

Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden dolayı Ebu Hureyre’yi Devş dağlarına göndermekle, Kab’ı da Kırede dağlarına sürgün etmekle tehdit etmiştir. (Tahzırul Havas 10b.)

  • Hz. Ali’nin Halifeliği Dönemi

Diğer üç halife gibi, dördüncü halife olan ve Sünniler kadar, hatta onlardan daha da fazla Şiilerin ve Aleviler’in özel önem verdiği Hz. Ali’nin, hadislere karşı aşağıdaki sözlerinde göreceğimiz tavrı; umarız Şii, Alevi ve Sünni kesimlerin dini sadece Kuran’dan anlamalarına vesile olur:

Hz. Ali minberden şu hutbeyi veriyordu: “Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yok etsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran’ı terk etmeleridir.” (İbni Abdül Berr, Camiul Beyanil İlm)

Bir gün Hz. Ali’ye gelirler ve “Halk hadislere dalmış” derler. Hz. Ali sorar: “Gerçekten öyle mi?” “Evet” derler. Peygamber’den işittim ki gelecekte vuku bulabilecek bir fitneden söz ediyordu. “O fitneden kurtuluş nedir, nasıldır?” diye sordum. Resullullah dedi ki: “Kurtuluş Kuran’dadır. Çünkü sizden öncekilerin haberleri de sizden sonrakilerin haberleri de aranızdakilerin hükmü de Ondadır. O, gerçek ile yalanı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, şaka ve boş söz değildir. Onu terk eden her zorbanın Allah boynunu kırar. Hidayeti, doğru yolu Ondan başkasında arayanı Allah sapkınlığa düşürür. O, Allah’ın en sağlam urganıdır. O, hikmetle dolu Kuran’dır. O en doğru yoldur. O, boş arzuların haktan saptıramayacağı, dillerin, karıştırıp belirsiz edemeyeceği, ilim adamlarının doyamayacağı, çok tekrarlanılmasından bıkılmayan, ilginç özellikleri bitip tükenmeyen bir kitaptır.” (Tirmizi; Darimi)

  • Diğer Meşhur Sahabeler de Hadis Nakliyle Savaştı

Ayrıca, dört halifenin dışında Peygamberimiz’i gören birçok değerli sahabe, gerek dört halife döneminde, gerekse dört halifeden sonra arkadaşlarının hadislere karşı takındıkları tavrı benimsemişlerdir. Bu konuda İbni Abbas ve Abdullah bin Mesud adlı meşhur sahabeleri görelim:

Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı?” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı.” cevabını verdi. (Buhari, K. Fezailul Kuran; Müslim, K Fezailus Sahabe; Ebu Davud, K. Fiten; Tırmizi K. Fiten)

İbni Abbas hadis yazmayı yasaklar ve şöyle derdi: “Sizden önceki ümmetlerin sapmaları bu şekilde kitaplar vücuda getirmek yüzünden olmuştur.” (İbn Abdül Berr, Camiul Beyanil İlm 1)

Abdullah bin Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek yazıları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: “Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar ederse, Allah’a yemin ederim ki, Hindistan’da dahi olsa o hadisi arar bulur ve yok ederdim.” (Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetinin Aydınlatılması)

  • SONUÇ

Eğer hadisler dinin kaynağı olsa yazılması, korunması ve bu faaliyetlerin emredilmesi gerekirdi. Oysa görüyoruz ki ünlü sahabeler, tam tersine, hadis yazımını yasaklamışlar, yazılı hadisleri yakmışlar ve Kuran’la yetinilmesini söylemişlerdir. “Sahabe sahabe” diye isimlerini sürekli ananların, ünlü sahabelerin bu hareketi ile çelişmeleri, birçok çelişkilerine şahit olanlar için hiç de sürpriz değildir. Kuran’ın yeterliliğine dair açık ayetlerle çelişenler, Peygamber’in hadislerin yazımını yasaklayan emrine muhalefet edenler, sahabenin bu tavrıyla çelişirlerken tevil veya görmezlikten gelme gibi mekanizmalara sarılmaktadırlar. Fakat tüm bu mekanizmalar ve sahabelere atfedilen yalanlar, dört halife döneminden “yazılı tek bir hadis sayfasının” bile bize ulaşmadığı gerçeğini yok edemez. Dört halifenin ve ünlü sahabelerin aktardığımız sözleri, bundan daha önemlisi bu sözlerle uyumlu bir şekilde hiçbir hadis kitabı oluşturmadıkları gerçeği, hadisleri Kuran gibi dinin kaynağı yapanlar için önemli bir ders içermektedir.


About the Author
Author

Editor 1

Leave a reply

Name (required)

Website