Bir Takva Göstergesi Olarak Yemin

Bir Takva Göstergesi Olarak Yemin

Yemin diyoruz üstüne şarkılar, şiirler, ilişkiler, şahitlikler, samimiyet inşa ediyoruz ama hakikatken samimi, içten, Allah’ı şahit kılıp verdiğimiz sözün, akitin altını dolduruyor muyuz, yoksa anı kurtarmak için maddi veya manevi, küçük ya da büyük fark etmeksizin bir menfaat elde etmek için Rabbimizi mi dünyevi çıkarlarımıza konu ediniyoruz! 

Yemin-Şahitlik bir elmanın iki yarısı gibi, Ahiretle Dünyevi bir bütünlük gibi, gücü oradan alıp dünyaya indiriyoruz. Dünyadan ahirete bir devinim için varlığımızı sürdürdüğümüze göre ilahi olana ait bir aktin önemi daha da anlamlı. Yemin, sadece dünya hayatını düşünenler için ya da sadece ahiret hayatını düşünenler için hiçbir derinliği olmayan lafzen bir retorik. Allah’a karşı sorumluluğunu bilen, takva sahibi, hem dünyevi hem ahirete göre yaşayan bir Müslüman için ise sözlerin, akitlerin en büyüğü, en önemlisi. 

Yemin kelimesi etimolojisine bakarsak günümüzde yemin eş anlamlısı ahit, ant, kasem kelimeleri olmakla beraber arapça ymn kökünden gelen yamīn “sağ taraf, sağ el, sağ elini kaldırarak verilen ant” sözcüğünden alıntıdır. 

Benzer, türeyen ve kardeş kelime ve kavramlar olarak; Ahd; 1.tanıma, 2. yükümlülük, yemin, söz verme” sözcüğünden alıntıdır. Eyvallah; “yeminle evet, evet” deyiminden alıntıdır. İstisna; 1. bir yemin veya sözleşmeyi hukuken geçersiz kılacak şekilde bir şart ileri sürme, 2. dışlama, hariç tutma” sözcüğünden alıntıdır. Kasem; 1. pay etme, bölme, ölçü ve değer tayin etme, 2. yemin, ant” sözcüğünden alıntıdır. Muhaede; “karşılıklı kabullenme, antlaşma, sözleşme” sözcüğünden alıntıdır. Şehadet; 1. şahitlik, 2. şehitlik” sözcüğünden alıntıdır. (etimolojiturkce.com)

Kur’an’ı Kerim’de doğrudan ve dolaylı olarak ‘yemin’ 53 ayette geçiyor ki; tüm ayetlerde bağlayıcılığı ve öneminden bahsediliyor. Bu ayetlerden bağımsız olarak başka ayetlerde Allah, bazen kendine yemin ediyor, yarattıkları üstüne yemin ediyor. Subanallah demek gerekiyor, daha dikkatli düşünmek gerekiyor.  

Nahl 16/91 Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir.

İman etmiş, gerçekten samimi bir mümin için bu konu çok önemli ve hassas olmalı. Yemini eylemlerimize karşı Allah’ı şahit tutmak ne kadar karşımızdakini ikna etmek için kullanıyor gibi düşünsek de aslında nasıl büyük bir sorumluluk altına girdiğimizin farkında mıyız! 

‘’Yeminler olsun ki bu bir gerçek, hakikatin ta kendisi’’ cümlesini kurarken söylediğimiz şeyin gerçek olduğunu karşımızdakini ikna etmek için, pekiştirmek için daha da vurgulamak adına Allah’ı da bak şahit tutuyorum derken aslında ne yaptığımızın bilincin dimiyiz? Rabbimizin aşkınlığını düşünürsek bu üstünde düşünülmesi gereken bir konu.

İçimizi dışımızı bilen Rabbimiz bizim yeminlerimizle tatmin olmayacağına göre, burada esas olan bizim ne kadar samimi ne kadar Rabbimize karşı sorumluluk sahibi olduğumuzu ve daha da önemlisi tam yaşantımızın Diriliş Gününde tüm organlarımızın şahitliğine mazhar olacağı o zaman da bu yeminlerin de büyük hesabı, kıymet ve önemi olacağını düşünmek gerekiyor.

Fussilet 41/20-22 Nihayet oraya geldikleri zaman, yapmış oldukları şeylere; işitme, görme duyuları ve bedenleri kendi aleyhlerine tanıklık ederler. Bedenlerine, “Niçin aleyhimize tanıklık ettiniz? Dediler. Bedenleri de: “Bizi, her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi ilk defa O yarattı ve O’na döndürülüyorsunuz.” İşitme ve görme duyunuz ve bedeniniz aleyhinize tanıklık eder diye sakınmıyordunuz. Yapmakta olduğunuz birçok şeyi Allah’ın bilmediğini zannediyordunuz. İşte Rabb’iniz hakkındaki bu zannınız, sizi helake sürükledi. Böylece hüsrana uğrayanlardan oldunuz.

Allah her şeyi bilen (Alim, Latif) her şeyi gören (Müheymin, Basir, Rakib), her şeyden haberdar (Habir) olandır. 

Yine Rab olan Eğiten, Öğreten Allah, kendimizi bilmemiz adına bize mesajlarını iletiyor. Ama günümüzde aslında, ne kadar retorik, geleneksel ve ritüel bir eylem! Gerçekten iman eden birisinin yeminiyle gerçekten iman ettiğini söyleyip içinde başka dışında başka olan yani bir nevi münafık olan bir insanı hiçbir beşer ayırt edemez ki. Kalplerdekini yalnız Allah bilir. O zaman bu yeminin kime şahitliği var!

En kutsal akitlerin başında olan evlilik müessesinde adaylar birbirlerine toplum huzurunda ve Allah huzurunda sesli olarak yeminlerini dile getirirken, yine bir mahkeme, dava, şahitlik konusunda hüküm vermek adına da yine yemin mekanizması kullanılıyor. Bağlayıcılığı ne kadar önemli ve değerli. 

Kimi zaman kendi çıkarımız için yemin mekanizmasını ‘’bak yeminim var diye’’ sımsıkı tutunuyoruz kimi zaman ‘’yeminimi bozdum’’ diyerek yine işimize gelmeyen bir durumda keyfe keder bunu kullanıyoruz. 

İşin ilginç tarafı ne biliyor musunuz? Allah tasavvuru kalplere ve akıllara tam oturmamış bireyler için bundan uzak olan zihinler için ‘Yemin Et’ denildiği zaman düşünmeden durumu kurtarmak adına yemin eden, bunu duyan karşı taraf peki annenin babanın üstüne de yemin et denildiğinde, yemin ettim ya işte diyip onun vicdanı yükümlülüğünü almayarak kendini rahatlatan birisi, aslında ne kadar büyük bir çelişkinin ve günahın içinde olduğunu fark etmeksizin durumu kurtardığını düşünebiliyor.

Hayatımızdaki öncelik listemize göre Allah tasavvurumuz samimi ve gerçekçi olmadığı her an şeytanın tuzaklarına açık bir hedef haline geldiğimizin bilincinde olmamız gerekiyor. Biz mümin iddiasındaysak Yeminlerimiz de mümin olmalı.

Allah’ın huzurunda söylemle perçinlediğimiz her sözümüzün bilincinde farkındalığında öneminde olmamız gerekiyor. Rahim Rahman olan Rabbimiz bize her türlü konuda kolaylık sağladığı gibi bu konuda da yine kolaylıklar sağlıyor (Mevla’m). Bazı durumlara istinaden kefareti mukabilinde bizi dünya hayatında affediyor. Büyük sonuçlara sebep olacak durumlarda bunun çok büyük vebali olacağını vicdanen ve fıtraten bilmemek anlamamak cahillik olur.

Ali İmran 3/77 Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar… İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır. 

Neye, nasıl ve ne için yemin ettiğimize aklımıza düştüğünde, dilimizin ucuna geldiğinde daha dikkatli davranalım, daha teyakkuzda olalım, iki kere düşünelim.

Kelime-i Şehadetin ne büyük bir yemin olduğunu tekrar hatırlayalım ve bunun sorumluluğunda ve bilincinde, Allah’ın bizden razı olduğu kullar olalım inşallah.

Teşekkürler

Yazar: Okan Gücün


About the Author
Author

Editor 3

Leave a reply

Name (required)

Website