Rabbimizin, kılavuz ve rahmet olması için peygamberimiz aracılığıyla biz kullarına göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerim, Allah’ın varlığı, birliği, her an her şeye olan hâkimiyeti, eşsiz yaratışı, sanatı ile beraber âlem üzerindeki lütfu ve rahmeti üzerine eğitici ve öğretici ayetler içermektedir. Kur’an hidayet kaynağı ve rehberdir. Rabbimizin bizden isteklerini ve nasıl bir kul olmamız gerektiğini Kur’an’dan öğreniriz. Kişi Rabbinin terbiye ediciliği altında
(daha&helliip;)
Allah’ın en büyük mucizelerinden biri, insan müdahalesinden korunmuş, tutarlı, derin ve eşsiz bir hazine, insanlığa kılavuz, rahmet ve en büyük hediye olarak gönderilmiş bir nurdur Kur’an-ı Kerim. Varlığa, ölüme ve ölüm sonrasına anlam kazandırır. Neden var olduğumuzu ve varlığımızı nasıl sürdürmemiz gerektiğini öğretir. Hak ile batılı, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, birbirinden ayırır, doğruya ve hayra iletir. Hatırlatıcıdır, uyarıcıdır,
(daha&helliip;)
Sonsuzca yaşamak, hep var olmak ister insan. Bir anlamda yaratılışında kodludur bu arzu. Oysaki dünya hayatındaki varlığı diğer tüm yaratılmış varlıklarda olduğu gibi ölümlüdür. Peki, bir gün öleceğini bilen insanoğlu neden hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar. Herhalde bunun en büyük sebebi insanın sonsuzca var olma tutkusudur. Oysaki yüce Yaratıcımız, insanoğlunun bu arzusunu bu dünya hayatı için değil ahiret yurdu için var
(daha&helliip;)
Her canlı ölümü tadacaktır. Hak ettiğiniz karşılıklar size, kıyamet günü, eksiksiz bir biçimde verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kesinlikle kurtulmuş olacaktır. Geçici dünya hayat aldatıcı bir yararlanmadan başka şey değildir. Ali İmran Suresi Ayet 185 Etrafımızdaki insanların pek çoğunun Allah’ın varlığını kabul ettiği ancak yaşantısına bakıldığında adeta Allah yokmuş gibi davrandığı gözlemlenmektedir. Ne zaman dini konular açılsa ve dolayısıyla konuşma
(daha&helliip;)
İnsan genellikle sahip olduğu herhangi bir nimet ya da özellikten yoksun kaldığı zaman bu nimet ve özelliğin kıymetini anlayıp kavrar. Sahip olduğu zamanlarda bunların şükrünü gereğince yerine getiremez, bunlardan yoksun olanları çoğu zaman düşünemez. Örneğin Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim ayetlerinin indirilmeye başlandığı ve belirlenen vakitler içinde oruç ibadeti ile mükellef kılındığımız bir aydır. Bu ayda insanların dini ve manevi duyguları
(daha&helliip;)
Hayra ve barışa yönelik işler yapmak, insanlara doğru ve güzeli göstererek tavsiyelerde bulunmak, güzel sözle öğüt vererek hatırlatmak, Kur’an-ı Kerim ayetlerini öğrenmek, peygamberimizin ve tüm peygamberlerin güzel ahlaklarından ve üstün davranışlarından feyiz alarak insanlara örnek olmak her müminin üzerine düşen önemli görevlerdendir. En başta nefislerimizi terbiye etmeli, dosdoğru olmalı ve insanlara da doğruyu göstermeye çalışmalıyız. Bunu yaparken çeşitli zorluk ve
(daha&helliip;)
Tatilde arkadaşlarımla din üzerine konuştuğumuz bir akşam, aslında dini inancı, en azından Allah inancı olan bir arkadaşımız: “Kuran okumadığını, çünkü onun hayatında herşeyin siyah ve beyaz gibi belirli olması gerektiğini, eğer Kuran okursa her soruya verilecek cevabın olmadığını göreceğini, bu yüzden okumayı gereksiz bulduğunu, kendisinin zaten iyi bir insan olduğunu, işlerinin yolunda gittiğini demek ki Allah’ın onu sevdiğini” söyledi. Çok
(daha&helliip;)
Dinin doğru anlaşılması için zihinlerimizi iki tane önemli etkiden kurtarmamız gerekiyor: 1-Geleneklerin etkisi: Gelenekler tarih boyunca uzun bir süre uygulanmaktan gücünü alırlar. Peygamberimize “Biz atalarımızın yolunu takip edeceğiz” (Bakınız 43. sure, 22-24. ayetler) diyerek meydan okuyanlar; dinin otoritesine geleneklerin otoritesiyle karşı çıkanlardır. Bunların hatası; bir görüşün veya uygulamanın tarihsel bir süreçte uygulanmış olmasıyla, bu görüşün doğru olması arasındaki farkı ayırt
(daha&helliip;)
- ‹
- 1
- …
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- …
- 76
- ›