‘Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim. ’ (Bakara Suresi, 160)
İnsanı Allah’ın yolundan alıkoymak için elinden geleni yapan şeytan, insanlar için çok büyük bir tehlikedir. Ona karşı uyanık olmak ve bu sinsi varlığın oyununa gelmemek için sürekli teyakkuz halinde olmak gerekir. Şeytan çoğu zaman ‘Allah affeder’ telkiniyle insanları günaha yönlendirir. Kuşkusuz Allah merhametlilerin en merhametlisidir ve tevbe eden kullarını bağışlayandır. Ancak sonunda bağışlanma dileriz mantığıyla günah işlemek oldukça samimiyetsiz bir durumdur. Şeytanın Allah’ın adını kullanarak insanları kandırması bir ayette şu şekilde geçer:
Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah`ın va`di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah`ın adını kullanarak) aldatmasın. (Fatır Suresi, 5)
Bir başka Kuran ayetinde ise nasılsa bağışlanırız mantığı ile rahatça günah işleyenlerin değil, cehalet nedeniyle hata yapıp hemen pişman olup tevbe edenlerin tevbelerinin kabul edileceği gerçeği şöyle açıklanmıştır:
‘Allah`ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. ’ (Nisa Suresi, 17)
Günümüzde bazı insanların, gençliklerini Allah rızasından uzak yaşamaları ve ibadetlerini yaşlılık dönemine ertelemelerinin sebebi, Allah’ın bağışlayıcı sıfatını bilmeleri ve buna güvenmelerindendir. İleriki yaşlarda hac ibadetini yaparak tüm günahlarından arınacaklarına inanırlar. Bu oldukça samimiyetsiz ve riskli bir durumdur. Çünkü ölüm meleklerinin bizleri ne zaman bulacağını bilmemiz mümkün değildir. Gençliğimizi doya doya yaşadığımız bir anda kendimizi Allah’ın huzurunda sorgulanırken bulabiliriz. Ertelediğimiz ibadetleri yapmaya fırsatımız kalmayabilir ve o büyük pişmanlığı yaşayabiliriz. İşte o anda yapılan tevbeler ve bağışlanma dilekleri kabul edilmeyecektir.
‘Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: “Ben şimdi gerçekten tevbe ettim” diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır. ’ (Nisa Suresi, 18)
Şeytanın yöntemlerinden biri de insanları artık affedilemeyeceğine inandırmak ve günahkar olarak hayata devam etmelerini sağlamaktır. Oysa büyük günahlar işlemiş ya da sayısız hata yapmış da olsa insan, samimi olarak Allah’a yönelip tevbe ettiği takdirde tevbesi kabul edilecektir. Bu gerçek Kuran’da şöyle bildirilir:
‘Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. ’ (Maide Suresi, 39)
Örneğin Hz. Musa bir adam öldürmüş ancak yaptığından dolayı bağışlanma dilemiştir.
‘(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da: ) “Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır” dedi. ’
‘Dedi ki: “Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla. ” Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir. ’ (Kasas Suresi, 15-16)
Adam öldürmek gibi büyük bir günah işlemesine rağmen Allah Hz. Musa’yı affetmiş ve onu peygamber yapmıştır.
Yine işlediği günahtan dolayı Allah, Hz. Yunus’u da affederek onu seçilmiş kulları arasına katmıştır.
‘Balık sahibi (Yunus`u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: “Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum” diye çağrıda bulunmuştu. ’ (Enbiya Suresi, 87)
‘Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı. ’ (Kalem Suresi, 50)
Görüldüğü gibi Allah’ın sonsuz merhameti ve bağışlayıcılığı tüm insanlar için çok büyük bir nimettir. İnsanın yaptığı hatayı fark etmesi ve çok geç olmadan bağışlanma dilemesi sonsuz cehennem azabından kurtulmasını sağlayabilir.
‘Ve Allah`tan bağışlanma dile. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. ’ (Nisa Suresi, 106)
Ve unutulmamalıdır ki “ertelemek ancak inkarda bir artıştır” (Tevbe Suresi, 37).
Dünya hayatını ahirete tercih edenlerden olmamak dileğiyle…
Yazar : Altuğ Öztürk