Bizleri doğru yola ileten ve çok merhametli olan Allah’a hamd olsun.
İçindekileri çok da iyi ifade edemeyen ama söylemek istediği çok şeyi olan biri olarak yazmaya çalışacağım bu yazıyı.
Son zamanlarda Ortadoğu ülkelerinde yaşanan olaylar, çıkan isyanlar ve korkunç katliamlar, İslam’a düşman olanların, “işte Müslümanların hali ortada, şeriatla yönetiliyordu zaten bunlar” gibi cümleler kurmalarına sebep oldu. Onlara içinde bulundukları çıkmazı, gafleti, körlüklerini nasıl anlatsak, Rabbimizin bizler için seçtiği bu mükemmel dine atılan iftiraları nasıl düzeltsek, nerden başlasak bilmiyorum. Bütün bu yaşananların haşa yüce Allah’ın değil, Allah’ın kitabını hakkıyla okumayan, anlamayan, anlamak için de çaba göstermeyen sözde Müslümanların hatası olduğunu nasıl anlatsak onlara ve bütün dünyaya…?
Kur’an’ı HAKKIYLA ve ÖZÜ TEMİZ OLARAK yani iyi bir niyetle okuyan her insan bilir ki, yüce Allah inananları nitelerken “onlar bir iş yapacakları zaman istişare ederler, birbirlerine danışırlar” diye buyurur. Peki gerçekten Allah’ın hükmüyle yöneten bir lider, halkın düşüncesini, onayını almadan, “ben dedim oldu” gibi bir söylemde bulunabilir mi? Diktatörlüğün asla Allah’ın emri olmadığını gayet iyi bilmez mi? Peki böyle bir lider, Allah’ın “adaletli davranmayı emrettiğini ve adaletli olanları sevdiğini” nasıl gözardı edebilir? Bir liderde, en önemlisi bir Müslümanda bulunması gereken en önemli özelliğin “adaletli davranmak” olduğunu nasıl bilmez? Peki ya Allah’ın “dinde zorlama yoktur” hükmü bu ülkelerde olan baskının kesinlikle İslam kaynaklı olmadığını ispatlamaya yetmez mi? Kısacası Allah’ın hükmüyle hareket ettiğini iddia eden her “insan” (lider olması şart değil), Allah’ın kitabını hakkıyla okuyan her Müslüman yüce Allah’ın kullarına en iyiyi ve güzeli emrettiğini ve bu emirleri hakkıyla uygulayan her insanın huzur ve refah içinde yaşayacağını pekala bilir. Sonuçta bugün yaşanan huzursuzlukların, katliamların, isyanların sebebinin en mükemmel din olan İslam değil, aksine, bu dine muhatap olan insanoğlunun dini kendi nefsi doğrultusunda anlaması ve uygulaması olduğunu bütün dünya bilmeli. Müslümanların bugünkü durumunun, Allah sevgisini ve korkusunu içselleştirememiş olmaları ve İslam dinini ya kendi çıkarları doğrultusunda ya da tek kaynağı olan Kur’an’ı okumadan yaşamalarından kaynaklandığını herkes görmeli. Ama elbette gerçeğe karşı kör olan, biz ne söylersek söyleyelim yine de görmeyecektir. Doğruya kılavuzlayan yalnız Allah’tır.
Son olarak bu olaylara Türkiye açısından bakacak olursak, zulüm gören Müslüman halka sahip çıkmanın ve onların yanında yer almanın yapılması gereken, doğru bir davranış olduğunu düşünüyorum. Bunu kesinlikle onların içişlerine karışmak gibi görmüyorum. Eğer gerçekten Müslüman olduğumuzu iddia ediyorsak zulme sessiz kalmanın ve “neme lazımcılığın” İslam’la bağdaşmadığını da unutmayalım. Bir olay her birey ve ülke için imtihan vesilesi olabilir. Bir Müslümana düşen en önemli görev de zulüm gören kardeşine sahip çıkmak ve onu korumaktır.
“Allah inanan bütün kullarına yolunu hakkıyla anlamayı ve o yolda dosdoğru yürümeyi nasip eylesin.”