Ateist İmamlara

Ateist İmamlara

Ateistlerin, uzay boşluğunda yüzüp giden ve toz zerresi kadar olan dünyadaki insanlardan Allah’ın ne istediği ve bu kadar büyük bir evrende Tanrı’nın nokta kadar şeyle mi uğraşacağı sorusuna kendimce yorum yapmak istedim.

“Evren niye bu kadar büyük?”

Teknoloji geliştikçe evren büyüyor. Artık daha uzak uçları gözlemleyebiliyoruz. Eskiden de büyüktü ama bizim teknolojimiz yoktu. Teleskobu icat edip elimize alana kadar daha da büyüdü.

Uzayı keşfetmeye başladığımızda dünyamızın bir portakal büyüklüğünde olduğunu öğrendik. Bu bizi oldukça şaşırtmıştı. Çünkü bir zamanlar dünyamız uzayda dünya kadardı.

Zaman geçtikçe portakal, yerini eriğe, ardından kum tanesine bıraktı.

Bugün bilim, bize bir kum tanesi kadar devasa boyutlarda olamayacağımızı ıspatladı ve dünyamızın uzayda kapladığı alanı örneklendirmek için yeryüzünden ayrılıp bizden bir buçuk milyon kat büyük olan güneşe yolculuk etmek zorunda kaldı.

Son tahminlere göre güneşte bir virüs kadarız.

Dünyamız küçüldükçe insanların kafasındaki soru işaretleri büyüyor. Bu kadar minik bir gezegende, mini minnacık insanların önemi ne? Tanrı ne yapmak istiyor?

Yarın daha da küçüleceğiz bu kesin. Bir noktadan sonra uzaklık ve büyüklük kavramı kaybı yaşıyoruz. Ölçüler işe yaramıyor. Kainat korkunç boyutlarda. Aşağısı yukarısı, doğusu batısı alabildiğine uzayıp gidiyor.

Yok denecek kadar küçüğüz. Ama yok değiliz. Varız…

Kainat ne kadar büyürse büyüsün biz buradayız.

Şimdi kendimize bakıp hücrelerimize bir yolculuk yapalım. Bizi oluşturan atom ve moleküllere göre biz hangi boyutlardayız?

Vücudumuzda bulunan trilyonlarca hücrelere ve her bir hücredeki milyarlarca atomlara göre biz neyiz?

(Bir atom, mekiğe binip kirpiğimizden kaşımıza kaç milyon ışık yılında gider?)

Bu tanım, milyarlarca galaksiye ve her galakside bulunan milyarlarca yıldız tanımıyla bir hayli uyum içinde.

Aslında bir insan tüm varlık alemi içinde ortalarda bir yerde ve tam da olması gerektiği boyutlarda.

Evrenin niye bu kadar büyük olduğu sorusuna, yaratıcıya inanan birisi olarak kendimce şu cevabı verebilirim;

Benim inandığım Tanrı, sonsuz bir kaynağa, ezeli ve ebedi bir ilme ve yenilmez bir güce sahip. Bunun yanında yaptığı işi tüm duyu organlarımızla hissedeceğimiz hazla sunan bir sanatçı.

Allah, göğe uzanıp uzay boşluğunun bittiği yere dokunmak isteyen insanoğluna, evreni gözlerin görebileceği son uzakların ötesine kadar genişleterek cevap verdi. Çünkü geleceği bilen yaratıcı, tüm yarınlarda bizim nereleri keşfedip görebileceğimizden hakkıyla haberdardı.

Kaynağı sonsuz olan mutlak güç sahibi bir yaratıcı, neden daha fazlasını yaratmasın?

Bizim havsalamızın alamayacağı evren O’ndan hiçbir şey eksiltmez. O’nun için bir de aynıdır milyar da. Bu sayı O’nun için değil bizim için anlamlıdır.

Bir ressamı düşünün, resmini en iyi biçimde yapmaya uğraşır. Tüm hünerini göstermeye çabalar. Bu fazlasıyla iyi olacak gibi, bu kadar yeter daha iyi yapabilirim ama gerek yok demez. Sanatını en iyi şekilde icra eder.

Şu soruyu ikinci kez sormakta fayda var. Sonsuz kaynak sahibi bir Tanrı, neden daha fazlasını yaratmasın?

Ateistlerin evrenin niye bu kadar büyük olduğu sorusuna karşılık cevap niteliğindeki bu soru yerinde olacaktır.

Allah, burada hem gücünü, hem sanatını hemde neyle karşı karşıya olduğumuzu görmemizi ister.

Ve bence en önemlisi evrenin bu denli büyük olması, Allah’ın insanoğluna verdiği değeri çok iyi özetler.


About the Author
Author

MaCBeTH

Leave a reply

Name (required)

Website