Helâl Et

Helâl Et

“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü; ‘Bu helâldir, bu haramdır’ demeyin. Böylece, Allah’a yalan yakıştırmış olursunuz. Allah’a yalan yakıştıranlar kurtuluşa eremezler.” (Nahl 116)

Ne yiyeceğimize karar vermesi gereken, bize o yiyeceği veren Tanrı’dır. Bu karârını da, Kur’an’da apaçık ve anlaşılır biçimde belirtmiştir. Âyetler, kuşkuya yer bırakmayacak kadar net ve sâdedir.

İnsanlık, belirtilen helâl-haram çerçevesinin dışına çıkılmaması ve bunların dışında hüküm verilmemesi konusunda sürekli îkâz edilmiştir. Tüm bu uyarılara rağmen, tanrılığa soyunmuş müşrikler, Allah’ın sınırlarını çiğnemiş, yok saymışlardır.

Yazının başında verdiğim âyet, geçmişten günümüze, bu sınırları aşan müşrikler için indirilmiş âyetir.

Birazdan…

* * *

Kur’an, yenmesi haram olan yiyecekleri, dört maddeyle sınırlamıştır.

1) Domuz eti

2) Leş

3) Akıtılmış kan

4) Allah’tan başkası adına kesilen hayvanın eti

Görüldüğü gibi, aslında, yalnızca bir hayvanın eti haramdır, o da domuzdur. Onun dışındaki haramlar, durumla ilgilidir. Helâl olan bir hayvan, kendiliğinden ölmüşse, o artık leştir ve yenmesi haramdır.

Âyette, kan yerine, akıtılmış kan denilmesinde, müthiş bir incelik vardır. Çünkü, yenilecek olan hayvanın etinde, ne kadar yıkanırsa yıkansın, damarlarında zerre miktârı da olsa kan kalmış olması muhtemeldir. Akıtılmış kan denilmesindeki sebep budur. Haram olan, hayvandan akan kanı içmektir.

Allah’tan başkası adına kesilen hayvan, ister geçmiş dönemin dikili taşları adına olsun, ister kendisinden medet umulan bâtıl tanrılar adına olsun. İsterse de, “Hoş gelişler ola!” diye, ayaklarının altına kurban kesilen devlet büyükleri ya da zengin kodamanlar adına olsun.

Şu iki husus birbirine karıştırılmasın; Allah’tan başkası adına kesilen hayvan demek, üstüne Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvan demek değildir. Allah, ehl-i kitâbın, yâni kendisine kitap verilen Yahudi ve Hristiyanların yiyeceğini müslümanlara, müslümanların yiyeceğini de ehl-i kitâba helâl kılmıştır. (Mâide 5)

* * *

Kendiliğinden ölmeden, yâni leş olmadan yetişilip kesilen yaralı hayvanın helâl olduğunu bildiren yüce Allah, (Mâide 3) leş konusunda akla gelen soruları cevapsız bırakmamıştır.

Örneğin; leşin haram olduğu, aynı anda tutulan yüzlerce, binlerce, onbinlerce balığın hepsini, kendiliğinden ölmeden önce tek tek kesmenin imkânı olmadığı ve bu yüzden balıkların leş olduğu sorunsalına, ayrı bir parantez açarak cevap vermiştir. Deniz ürünlerini avlamak ve yemek helâldir. (Mâide 96)

Ayrıca, kara avcılığı için de; av için yetiştirilen avcı hayvanların tutup getirdiği hayvanların etleri de, helâl kılınmıştır. (Mâide 4)

* * *

Haram olan bu dört madde dahi, zaruri hâllerde, açlıktan ölmemek için, saldırganlık ve taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak kaydıyla serbest bırakılmıştır. (En’âm 145)

Tanrı’nın büyük lütfu, her yönüyle sağladığı kolaylık ve geniş serbestisi, Müslümanlar için bir rahmettir. Bu rahmeti Müslümanlara çok gören müşrikler, her konuda olduğu gibi, bu konuda da inananların aklını karıştırmış, onları saptırmak için her yolu mübah görmüşlerdir.

Tanrı’nın gazâbı üzerlerine hak olan bu kâfir ordusu, Allah ve elçisi adına türlü türlü yalan ve iftirâyı pervasızca söylemekten çekinmemişlerdir.

“Ey iman edenler, Allah’ın sizin için helâl kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz, Allah haddi aşanları sevmez.”
(Mâide 87)

Tanrı’nın helâl saydığı şeyleri haram sayan kefereler, apaçık âyetler ve uyarılara rağmen, yüzlerce, binlerce haram uydurmuşlardır.

Bütün mezheplerin, uzun, haram listeleri vardır. Ayrıca, modern şirk baronları (Gavs, şeyh, seyyid, müçtehit) ve onların vekilleri olan sarıklı ve cübbeli şirk maymunları da, haram konusunda mezheplerin yardımcıları konumundadırlar.

Şöyle ki; birkaç yüzyıl önce, keşfedilmemiş olan, mezheplerin yetişemediği ama günümüzde popüler olan yiyecekleri haram saymak gibi. Meselâ suşi…

Bâzı mezheplerde midye haramdır, bâzılarında ise helâldir. Bâzılarında meselâ, ıstakoz ve timsah haramdır. Meselâ, vaşak, leopar ve kartal gibi yırtıcı hayvanların etleri, çoğu mezhepte haramdır. En yaygın mezhebin birinde, denizde, balık ve balığa benzer hayvanların dışındaki tüm canlılar haramdır. Eşek haramdır, köpek haramdır, çekirge helâldir. At, kimine göre helâl, kimine göre haramdır. Hamamböceği haram, ipek böceği helâldir. Tavus kuşu haram, tavuk kuşu helâldir. Hipopotam haram, kurbağa helâldir. Dağ keçisi helâl, dağ ayısı haramdır. Gergedan ihtilâflıdır. Boğa yılanı helâl, kobra yılanı haramdır. Güvercin helâl, karga haramdır.

Kısacası, helâl haramdır.

Bunları espri olsun diye yazdığımı düşünüyorsanız, mezheplere göre haram olan yiyeceklerin listesini inceleyiniz. Bu liste, buzdağının yalnızca görünen yüzüdür. Lütfen, mezheplerin bu mizâhî tablolarına bir göz atınız.

Tanrı, domuz etini yemeyi haram etmiş, müşrikler, domuz kılından tıraş fırçasını ve domuz insülinini de haram saymışlardır.

* * *

Allah, bizden, temiz ve helâl yiyecekleri yememizi istemiştir. Buradaki temiz ifâdesi, Kur’an’da birçok örneği verilen çiftlik hayvanlarıdır. Bunların dışında, bizim örf ve geleneklerimize ters diye, haram olmadığı açıkça belirtilmiş olan hayvanlara haram diyerek şirk bataklığına düşmek, bunu Allah ve elçisi adına söylemek, büyük bir ihânet ve zulümdür.

Ne maymun eti, ne akrep eti, ne de sinek eti… Yemediğimiz ve bize pis görünen hayvanlara haram demek, hiç kimsenin haddine değildir. Denilmemesi konusunda şiddetli uyarılar ve keskin sınırlar vardır.

Allah’ın helâl kıldığını kimse haram edemez, haramdır diyemez. Günümüz Müslümanlarının birçoğu, ağız alışkanlığıyla, ona buna haram demekte ve günaha girmektedir. Kimse bunları yemek zorunda değildir ama ısrarla söylüyorum, haram demek, tek kelimeyle şirktir ve şirkin affı yoktur.

Allah’ın lâneti, Kur’an’da bulamadıkları haramları, Tanrı’nın elçisi adına uydurulan hadis palavralarıyla, dînin içine sokuşturan zâlimlerin üzerine olsun.

* * *

“De ki: ‘Allah’ın, kendi kulları için yarattığı süsleri ve güzel rızıkları kim haram edebilir?’ De ki: ‘Onlar dünya hayâtında inananlar içindir, ahirette ise sadece onlar içindir.’ Bilen bir toplum için âyetlerimizi böyle detaylı açıklarız.” (A’râf 32)

Bu âyet de, altın ve ipek erkeğe haramdır diyen muhaddislere gelsin.


About the Author
Author

MaCBeTH

Leave a reply

Name (required)

Website