Evrim teorisinin ilk ortaya konulduğu dönemde bu teoriye karşı dirençlerin en önemli kaynaklarından birisi evren ve dünyanın yaşıyla ilgili görüşler oldu. İrlanda Başpiskoposu James Usher’in (1581-1656) yaptığı hesaplar, bu teorinin ortaya konulduğu yer olan İngiltere’de yaygın olarak kabul ediliyordu. Protestan Hıristiyanların büyük bir kısmı, Usher’in hesabına dayanarak dünyanın MÖ 4004 yılında yaratıldığını kabul ettiler. Cambridge Üniversitesi Rektör Yardımcısı Lightfoot, yaratılış yılı olarak bu yılı kabul etti, günü ve saati ise kendisi hesapladı; dünya 23 Ekim günü sabah saat dokuzda yaratılmıştı! Usher’in saptadığı tarihler o kadar önemsendi ki Kitabı Mukaddes’in Kral James tarafından onaylanmış baskılarının sayfa kenarlarında bile bu tarihler basılmaya başlandı. Bu görüşle zihinlerin şekillenmiş olması uzun zaman dilimlerine yayıldığı söylenilen evrime karşı reaksiyonlarda önemli bir yer tuttu.
Kitabı Mukaddes’te böylesi bir tarih açıkça yer almaz, nitekim birçok Hıristiyan ilahiyatçı herhangi bir tarihlendirmenin Hıristiyanlığın resmi görüşü olamayacağını ifade etmişlerdir. Fakat buna karşın günümüzde de yaratılışın on bin yıldan eski olamayacağını savunan ve “Genç Dünya Yaratılışçılığı” (Young Earth Creationism) olarak isimlendirilen görüşü savunanlar vardır. Örneğin Amerika’da bu görüşü benimseyenlerin oldukça yüksek bir yüzdeyi oluşturdukları birçok ankette ortaya çıkmıştır. Birçok ateist, “yaratılışçıların” evrimcilerden farkını ifade ederken, “yaratılışçıların” genç bir dünya öngörmelerine karşı evrimcilerin yaşlı bir dünya öngördüğünü söylerler (Philip Kitcher, Abusing Science The Case Against Creationism, s. 41). Bu yaklaşım, “Genç Dünya Yaratılışçılığı” görüşünü benimseyenler için doğru olsa da 13,8 milyar yıllık evrenin ve 4,5 milyar yıllık dünyanın yaşıyla dini inançları arasında sorun görmeyen çok daha geniş bir kitle mevcuttur. “Genç Dünya Yaratılışçılığı”nı savunan günümüzdeki grupların çok önemsenmemesi gerektiğini ve evrim teorisini savunan bazı ateistlerin, bu grupları, sanki tek tanrılı dinlere inanan herkesi temsil ediyorlarmış gibi sunmalarının kasıtlı bir taktik yaklaşım olduğunu ve bu yaklaşımın tamamen hatalı olup, bu grupların hiçbir şekilde tek tanrılı dinlere inananları ve milyarlarca yılda oluşmuş bir evren ve dünyayı kabul eden geniş kitleleri temsil edemeyeceklerini düşünüyorum.
Evrim teorisi, Hıristiyan kültürünün hâkim olduğu bir bölgede ortaya konulmuş, geliştirilmiş ve yoğun şekilde tartışılmış olduğu için Hıristiyan ilahiyatıyla ilgili olarak dünyanın yaşı tartışması teorinin bilim-din ilişkisi bağlamında ele alındığında gündeme gelmektedir. Fakat burada bu konu İslam dini açısından ele alınmaktadır, kitabın odak noktası açısından sorulacak soru şöyle ifade edilebilir: Bir Müslüman modern bilimin gösterdiği şekilde evrenin 13,8 milyar, dünyanın ise 4,5 milyar yaşında olduğunu kabul edebilir mi? Bu tarihlerin kabulünde en ufacık bir sorun olmadığını, baştan ortaya koyduğum metodolojiye dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü Kuran’da evrenin ve dünyanın kaç yaşında olduğu ile ilgili bir iddia hatta ima olduğu söylenebilecek bir ifade mevcut olmadığı için bilimin ortaya koyduğu herhangi bir tarihin kabulünde İslami açıdan bir sorun bulunmamaktadır.
Bu konuyla ilgili olarak akla Kuran’da, evrenin ve dünyanın “altı dönemde (günde)” yaratıldığını ifade eden ayetler gelebilir (Kuran’da “altı dönem/gün” ifadesinin geçtiği ayetler: 7-Araf Suresi 54, 10-Yunus Suresi 3, 11-Hud Suresi 7; 25-Furkan Suresi 59, 32-Secde Suresi 4, 50-Kaf Suresi 38, 57-Hadid Suresi 4). Bunların evrenin ve dünyanın milyarlarca yıllık ömrüyle çelişkili olup olmadığı sorulabilir. Kuran’da geçen “altı dönem/gün” ifadesindeki “dönem/ gün” kelimesinin Arapçası “yevm”dir ve aynı dil ailesinden gelen Arapça ve İbranicede, bu kelime ortak bir kökene sahiptir; kelimenin İbranicesi “yovm”dur. “Altı dönemde/ günde” ifadesi Kitabı Mukaddes’in içindeki Tevrat’ta da geçmektedir. Birçok Yahudi ve Hıristiyan ilahiyatçı gibi Darwin de, Tevrat’taki “altı dönemde/günde yaratılış” ile ilgili ifadelerin, uzun zaman dilimlerinde yaratılışı kastettiğini savundu (Charles Darwin, Voyage of The Beagle, s. 404-405). “Yevm” kelimesinin 24 saatlik günle beraber dönemleri yani zaman dilimlerini de ifade ettiği İslam ilahiyatçılarınca da belirtilmiştir. Bazıları “yevm” kelimesine “dönem/gün” manasının verilmesinin modern bilimin verileri ortaya çıktıktan sonraki bir durum olduğunu zannedebilirler. Fakat durum hiç de öyle değildir. Birincisi modern bilimin verilerinin belli olmadığı dönemde kelimenin bu anlamı da olduğu belirtilmiştir. Daha da önemlisi bu kelimenin Kuran’daki kullanımları incelendiğinde; “yevm” kelimesinin elli bin yıllık bir süreç için de, bin yıllık bir süreç için de kullanıldığı görülecektir ve bu da kelimenin Kuran’da “dönem” anlamında kullanıldığını göstermektedir. Bu kullanımları şu Kuran ayetlerinde görmekteyiz:
Gökten yere her işi O çekip çevirir. Sonra sizin saymakta olduğunuz bin yıla denk bir günde O’na yükselir. (Secde Suresi 5. Ayet)
Melekler ve Ruh, süresi elli bin yıl olan bir günde O’na yükselirler. (Mearic Suresi 4. Ayet)
Usher’in kronolojisine ve ilk insanların yaşadığı dönemi gösteren bir takvime (Yahudilerin bir bölümünce kullanılan takvime göre şu anda 5700’lü yıllardayız) sahip olmayan İslam âleminde, yerbilimin dünyanın milyarlarca yaşta olduğuna dair verileri ve fosilbilimin bunu destekleyen delilleri, bir bilim-din çatışmasına sebep olmamıştır. “Yaşlı Dünya Yaratılışçılığı” (Old Earth Creationism) ve “Genç Dünya Yaratılışçılığı” şeklinde Hıristiyan âlemindekine benzer bir bölünmenin ve tartışmanın İslam âleminde yaşandığına rastlanmaz.
Not: Bu yazı, Prof. Dr. Caner Taslaman’ın Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? isimli kitabından alınmıştır.