Rahata Erdiğimizde Sağlam ve Kararlı Duralım

Rahata Erdiğimizde Sağlam ve Kararlı Duralım

Allah, kulluğumuzdaki samimiyetimizin ortaya çıkması için çeşitli sınavlardan geçirir bizi. Bazen zorluklarla karşılaşır, ne yapacağımızı bilemez ve işin içinden çıkamayız. Güç yetiremediğimizi anladığımızdaysa içtenlikle Allah’ın destek ve yardımına sığınırız. O an öyle hissiyatı güçlü bir şekilde teslimiyet duyarız ki Allah’a, neredeyse içinde bulunduğumuz durumdan memnun olacak hale geliriz. Bazen sözlerimiz boğazımıza düğümlenir, bazen de gözyaşı dökeriz. Allah, kullarına olan rahmet ve sevgisinin bir yansıması olarak her zorlukla beraber bir kolaylık ve ferahlık yaratmıştır. Bu gerçek, sözlerin en güzeli olan Kuran’da şu şekilde yer almıştır:

“Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, her zorlukla beraber tarife sığmaz bir kolaylık vardır. Öyleyse (sıkıntıdan) kurtulduğun zaman da sağlam dur ve (özünü) yalnız Rabb’ine dön ve artık hep (O’na) yönelip meylet.” (İnşirah Suresi 5-8)

Gerçek iman ve erdem sahipleri, zorluk anında olduğu gibi rahatlık ve ferahlık zamanında da içten ve kararlı bir şekilde Allah’a yönelir ve rahata erdiklerinde gevşeklik göstermeyerek sağlam duruşlarına devam ederler.

Biz çoğu zaman zorluk ve sıkıntı anında Allah’a yönelip yakarır, Allah bizi rahatlığa kavuşturduğunda ise O’na olan kulluk ve vefa borcumuzu unutarak dünya hayatına dalarız. Bu gerçek ayetlerde şu şekilde ifade bulur:

“İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabb’ine dua eder. Sonra ona kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O’na dua ettiğini unutur.” (Zümer Suresi 8)

Unutanlardan ve yanılanlardan olmamak için her an Allah’a ihtiyaç içinde olduğumuzu hatırlamamız, rahatlık zamanında da en az zorluk zamanında olduğu kadar içtenlikle O’na yönelmemiz, zorluk anında sabrederek, ferahlık zamanında da şükrederek kulluğumuzdaki samimiyetimizi ortaya koymamız gerekir:

“Eğer insana katımızdan bir rahmet tattırsak, sonra da onu kendisinden çekip alsak, hemen (önceki rahmetimizi) nankörce unutup umutsuzluğa düşer. Yine, başına gelen bir darlıktan, sıkıntıdan sonra bir bolluk, bir genişlik tattıracak olsak hemen ‘Tüm sıkıntı ve kötülükler benden uzaklaştı’ der (ve bunu kendinden bilir). Bu durumda o, bir sevinç şımarığı, bir kendini beğenmiş olur. Ancak sabreden, erdemli ve iyi işler yapan kimseler (bu tavrı takınmazlar); işte onlar için, ilahi bir bağış ve muhteşem bir karşılık vardır.” (Hud Suresi 9-11)

Ey nefsim! Her defasında ümitsizliğe düşüp çaresiz kalınca mı Allah’a yöneleceksin? Her an O’na muhtaç olduğunu ne zaman öğreneceksin?

Not: Bu yazı, Dr. Emre Dorman’ın “Kendini Kınayan Nefis” isimli kitabından alınmıştır.


About the Author
Author

Editor 3

Leave a reply

Name (required)

Website