Kur’an’ın Tevrat ve İncil’i Bilgi Olarak Aşması 2

Kur’an’ın Tevrat ve İncil’i Bilgi Olarak Aşması 2

Bir diğer konu da İsrailoğullarının Buzağıyı tanrı edinmesiyle ilgili. Kur’an şöyle diyor

51﴿
Mûsâ’ya kırk gece için söz vermiştik. Sonra siz, haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz.

Bu konudaki problemse Hz Musa kavminin arasında değilken buzağıyı kimin yaptığı konusudur, Bu konuyla ilgili detaylı bilgiyi Tâ-hâ sûresinde bulabilirsiniz. Tevrat’a göre (çıkış kitabı 32. bölüm) Buzağıyı Hz Harun yapmıştır buzağıyı yapmakla kalmamış ona bir de sunak yapmıştır:

32 Bu arada halk uzun süre geçtiği halde Musa’nın dağdan inmediğini görünce,+ Harun’un yanına toplandı; “Kalk, bize önümüzden gidecek bir ilah yap,+ çünkü Musa’ya, bizi Mısır diyarından çıkaran adama+ ne olduğunu bilmiyoruz” dediler. 2 Bunun üzerine Harun onlara “Karılarınızın, oğullarınızın ve kızlarınızın kulaklarındaki altın küpeleri+ çıkarıp bana getirin” dedi. 3 Ve kulaklarındaki altın küpeleri çıkarıp Harun’a getirdiler. 4 Harun altınları onlardan aldı; oymacı aletiyle şekil verip+ dökme bir buzağı heykeli yaptı.+ Ve halk “Ey İsrail, seni Mısır diyarından çıkaran Tanrın bu!”+ demeye başladı.
5 Harun bunu görünce onun önünde bir sunak yapmaya girişti.

Kur’an’a göre ise buzağıyı Samîrî isimli biri yapmıştır.

﴾83﴿
(Allah buyurdu ki:) “Seni halkından aceleyle ayrılmaya sevkeden neydi ey Mûsâ!”

﴾84﴿
Şöyle cevap verdi: “Onlar da benim izimdeler; benden hoşnut olasın diye sana gelmekte acele ettim ey rabbim.”

﴾85﴿
Allah, “Fakat” dedi, “Biz senden sonra kavmini sınadık ve Sâmirî onları yoldan çıkardı.”

Kur’an aynı zamanda Hz Harun’un da suçsuzluğunu da ortaya koymuştur :

﴾90﴿
Gerçek şu ki daha önce Hârûn onlara, “Ey kavmim! Siz bununla sınanmaktasınız; kuşkusuz sizin rabbiniz o rahmândır. O halde bana uyun ve emrime itaat edin” demişti.

﴾91﴿
Şöyle cevap verdiler: “Mûsâ yanımıza dönünceye kadar ona tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.”

Kur’an yine burada Tevrat’ı düzeltmek durumunda kalmıştır.

***

Tevrat’ta bulunmayan bir konu da Hz İbrahim’in Kâbe’yi inşâ etmesi mes’elesidir.

﴾127﴿
İbrâhim İsmâil’le birlikte beytin temellerini yükseltiyordu: “Ey rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.

Böylesine önemli bir konu da Tevrat’ta bulunmuyor.

***

Kur’an’ın diğer kitaptaları ilke olarak doğrulaması ve onlar üzerinde ”muheymin” olmasıysa daha önemli bir tefsir konusudur. Bu konuda Muhammed abduh’un ”Tefsir’ül Menâr”ına bakabilirsiniz. Bu konuyu Muhammed esed tefsirinde buluyoruz :

64 – Muheymin ortacı, heymene, “[bir şeyi] gözetledi” veya “[onu] kontrol etti” rubâ‘î fiilinden türetilmiştir ve burada Kur’an’ı geçmiş kitaplarda neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğuna karar vermenin belirleyici ölçüsü olarak tanımlamak için kullanılmıştır (bkz. Menâr VI, 410 vd.).

Maide suresinin 48. ayetinin tefsiridir.

Kur’an’ın tevrat ve incil üzerinde müheymin olması kendi bünyesinde düzeltilmiş hallerini duyurması olabilir. Bu arada bir sonraki yazımda incilde ve kurandaki benzer ayetleri göstermeye çalışacağım. Kur’an neredeyse tevrat ve incildeki tüm önemli konuları bünyesinde toplamıştır yani Kur’an onları hem ilkesel olarak doğrular hem de düzeltilmiş hallerini müheymin sıfatı gereği koruyarak bünyesine alır.

Kur’an Tevrat’ı hiçbir şekilde olduğu gibi kopya etmemiştir. Yukarıdaki bilgiler buna delildir. Elbette Kur’an içinde eski kitaplarda da olan bilgiler vardır Kur’an bunu kendisi kabul etmektedir. Şuarâ sûresi 196-197 :

﴾196﴿
O Kur’an, şüphesiz öncekilerin kitaplarında da vardır.

﴾197﴿
İsrâiloğulları bilginlerinin bunu bilmesi onlar için bir delil değil midir?

Bir diğer ayet grubundaysa yine aynı konuya değinilir, Mâide 15-16 :

﴾15﴿

Ey Ehl-i kitap! Resulümüz kitapta bulunup da gizlemekte olduğunuz birçok şeyi size açıklamak üzere geldi; birçoğunu da açığa vurmuyor. Şüphe yok ki size Allah’tan bir ışık, apaçık bir kitap geldi.

﴾16﴿
Allah, kendisinin izniyle rızâsını arayanları o kitapla kurtuluş yollarına erdirir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları dosdoğru bir yola iletir.

Kopya konusunun aslında baştan temeli bozuktur. Hz peygamber okuma yazma bilmiyordu. Bu konuyu da ”Ümmi” konusu üzerinden tartışmak doğru değildir çünkü bir konuda daha açık bir delil varken daha karmaşığına başvurmak doğru olmaz. Ankebût sûresi 48. ayet bu konuda çok açık :

﴾48﴿
Sen bundan önce ne bir kitap okuyabiliyor ne de onu kendi elinle yazabiliyordun; öyle olsaydı gerçeği çürütmeye çalışanlar kuşkuya düşerlerdi.

bundan sonraki ayetlerde de bu konunun mucizesine atıf vardır.

﴾50﴿
Onlar hâlâ, “Rabbinden ona bazı mûcizeler indirilmeli değil miydi?” diyorlar. De ki: “Mûcizeler yalnız Allah’ın katındadır; ben sadece bir uyarıcıyım.”

﴾51﴿
Kendilerine okunan bu kitabı sana göndermiş olmamız onlara yetmiyor mu? Elbette inanan bir topluluk için onda rahmet ve ibret vardır.

Kur’an ayetleri insanlar içinde okunuyordu eğer peygamber okuma yazma bilseydi elbette insanlar ona itiraz edeceklerdi.

*Kur’an aramice ”koryan”dan alıntıdır ve esasen okuma/okuma parçası anlamına gelmektedir.

Kaynakça :

https://www.islamic-awareness.org/

Bu da yazımın ikinci kısmı.


About the Author
Author

akrhn

Leave a reply

Name (required)

Website