İnsanlar –başkasına hakaret içermediği ve suça teşvik amaçlı olmadığı sürece- fikirlerini, düşüncelerini açıklamakta ve kendini ifade etmekte özgürdürler ve özgür olmalıdırlar. Aynı ilke din ve inanç konusunda da geçerlidir. Kimse bir başkasını herhangi bir dine, inanışa, görüşe inanmaya zorlayamaz. Bu zorlama şiddet yoluyla olamayacağı gibi fikirsel şiddet, çarpıtma, yanlış yönlendirme ve baskı yoluyla da olmamalıdır. Zaten zorlama yoluyla meydana gelen
(daha&helliip;)
KÖTÜLÜK PROBLEMİ ÜZERİNE-3 Kötülük problemi üzerine önceki iki yazımı okuyanların şöyle bir itirazda bulunacaklarını biliyorum. “Teist düşüncedeki cennette kötülük adına hiçbir şey olmadığını iddia ettiğinize göre burada ileriye sürülen mantık geçersiz olur. Zira ileri sürülen argümana göre mademki insanın, hayatın değerini ve kıymetini anlayabilmesi ve gerçek anlamda özgür iradeli bir birey/kişilik olabilmesi göreceli hakikatlerin ortaya çıkmasına; göreceli hakikatlerin ortaya çıkması
(daha&helliip;)
Bu söz kısa haliyle Carl Sagan’ın, uzunca açıklamalı bir paragraf olan versiyonu ise Lawrence Krauss’un sözü olarak internette pek çok yerde karşımıza çıkabiliyor. Ateizmi şiddetle destekleyen bu iki ismin bahsettiği “yıldız tozu olma” konusunu benim gözümde tekrar öne çıkaran ise, ülkem ateistlerinin bu cümleyi İslam’a aykırı zannederek “Hepimiz yıldız tozuyuz, hani topraktık” tandanslı sorular sorması, ve daha trajikomik olan bu
(daha&helliip;)
KÖTÜLÜK PROBLEMİ ÜZERİNE-2 Son yazımızda “evrendeki kötülük problemi” üzrerine “insan-akıl-bilgi-Allah’ın özellikleri” kavramları üzerinden kısa bir giriş yapmıştık. Girişte özetle şu sonuçlara varmıştık. – Evrende görünen kötülükten yola çıkılarak Allah’ın olmadığına dair akıl yürütülemez. Zira aksi taktirde bunun tersi olan –Ateizm tarafından tamamen tesadüfi ve mekaniksel işlevler statüsüne indirgenen- evrende “rahmet, şefkat, merhamet, yardımseverlik” gibi iyiliklerin bulunması da bunları irade eden
(daha&helliip;)
KÖTÜLÜK PROBLEMİ ÜZERİNE-1 Kökü çok derin, anlaşılması zor, daha çok duyguları ilgilendirdiğinden kabul edilmesi teslimiyete bağlı ince bir mesele… Ateizmin teizme karşı kullandığı en önemli argümanlardan biri “evrendeki kötülük problemi” argümanıdır. Bu konu sadece ateistlerin değil bazı teistlerin de zaman zaman akıllarına takılan ve izah etmekte zorlandıkları bir konudur. Konunun zorluğu yaratılışın amacı ve gizemi, kader, ceza-mükafat, cennet/cehennem, sorumluluk,
(daha&helliip;)
Ateizmin belki de en önemli yanılgısı dinin bilimle çatışma halinde olduğunu iddia etmesidir. Üzülerek söylemeliyim ki bu yanılgıya teist dünya görüşüne sahip bazı kesimlerin düştükleri de olmuştur. Oysa– islamın tarif ettiği- Allah inancı ve bilimle, yani diğer bir deyişle din ve bilim arasında herhangi bir çatışma söz konusu olmadığı gibi aksine -buraya kadar yazdıklarımı okuyanların da rahatlıkla göreceği gibi
(daha&helliip;)
ATEİZM YANILGISI-4 Daha önceki yazılarımda kaldığım yerden başlayarak Allah’ın varlığına işaret eden delilleri incelemeye devam edelim. Entropi Yasası ve Yaratılış Termodinamiğin İkinci Kanunu ya da diğer adıyla Entropi Kanunu, doğruluğu teorik ve deneysel olarak kesin biçimde kanıtlanmış bir kanundur. Öyle ki yüzyılımızın en büyük bilim adamı kabul edilen Albert Einstein, bu kanunu “bütün bilimlerin birinci kanunu” olarak tanımlamıştır. Bu
(daha&helliip;)
Önceki iki yazımı okuyan okuyucularım da rahatlıkla göreceklerdir ki evreni/kâinatı belli bir amaç doğrultusunda, ortak bir gayeye yönelik, ilkesel bir birlikle, bilinçli ve tutarlı bir şekilde var eden bir Allah’ın varlığına sayılamayacak kadar çok işaret varken bunun tersi olan “Allah’ın olmadığı” fikrine işaret eden hiçbir kanıt, bilimsel veri, mantıklı ve tutarlı bilgi yoktur. İnançsızların sard ettikleri fikirlerin ana çatısı
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- …
- 39
-