İslam dinini öğrenmek için Allah tarafından indirilmiş kitabı değil de din adına konuşan insanların eserlerini ya da sözlerini dikkate alanlar çok önemli hatalar yapıyorlar. Hatta zaman zaman Allah’ın sözleri ile çelişir hale geliyorlar. Buna en önemli örneklerden biri Yahudilik ve Hristiyanlık’a karşı takınılan tutumdur. Örneğin bu dinlerin tahrif edildiğini söylemek, Hristiyanlık’ta ortaya çıkan üçleme –Tanrı’nın baba, oğul ve kutsal ruh
(daha&helliip;)
Kur’an kendisini en güzel şekilde tanıtır: “yemin olsun, eğer insanlar ve cinler şu kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere bir araya toplansalar, birbirlerine de destek olsalar, onun bir benzerini yine de ortaya getiremezler.” isra 88 “allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir kitap halinde indirmiştir. rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. sonra da hem derileri hem
(daha&helliip;)
(Yekpare günlüğümden bir pare… Kasım 2011) Bugün meryem suresinde Hz Meryem ile ilgili okuduğum pasaj beni gerçekten etkiledi. Bu yüzden pasajın bana hissettirdiklerini paylaşmak istiyorum. Hani İsa’yı (as) ihbar eden havari kralın askerinin İsa’yı tanıyamaması nedeniyle : “Bunların hangisi İsa?” diye yönelttiği soruya “İşte insan!” diyordu ya, “İşte insan!”… Bende asrın modernite kıskacında sıkışmış kadınını sorgulayan vicdanıma dönüyor ve bana
(daha&helliip;)
İslam dinine ve onun kaynağı Kuran’a bilhassa kadınlar tarafından yöneltilen bir eleştiri Kuran’ın cenneti anlatırken erkeklere yönelik bir anlatımı benimsediği dolayısıyla da kadınlardan çok erkekleri dikkate aldığı hatta erkekler ile kadınlar arasında bir eşitsizlik yarattığıdır. Tahmin edebileceğiniz üzere bu kişileri bu tip bir düşünceye yönelten esas faktör Kuran’da yalnızca üç ayette bahsi geçen cennette yer alacağı söylenen hurilerdir. Önce
(daha&helliip;)
Ateistlerin ya da dine inanmayanların Kuran’a veya Allah’ın peygamberleri aracılığıyla indirdiği dinlere getirdiği itirazlardan biri de “Allah’ın insanların kulluğuna mı ihtiyacı var ki bizlerden bunu istiyor?” düşüncesidir. Öncelikle Allah insanlarla vahiy yani peygamberleri ve peygamber döneminde yaşamayan insanlarla da peygamberler aracılığıyla gelen ilahi kitaplar aracılığıyla iletişim kuruyor. Allah, evrenin ve insanların ve evrendeki diğer canlıların bir Yaratıcısı olduğunu, insanların bu dünyada
(daha&helliip;)
Gece okumasının bereketinden bahseder âlemlerin Rabbi olan Allah hitapların en güzelinde. O en güzel, hep güzel ve tek güzel olan Allah şöyle seslenir alemlere, nebisinin nefesinden: Sen ağır yük yüklenen! Kalk gecenin ilerleyen bir vaktinde! Gece yarısı, ondan biraz önce ve de sonra; Ve oku Kur’an’ı sindire sindire! Çünkü Biz, sana ağır biz söz indireceğiz; elbet (şu) gece dirilişi var
(daha&helliip;)
Kanalizasyon kanallarının birleştirilmesi değil, Tek kaynaktan suyun dağıtılması umudu ile. İnsan başı boş değildir. Yaratıldığı andan itibaren bir takım kelimelerle Rabbi tarafından bilgilendirilmiştir. Ancak zamanla bu bilgiler yine kendisine emanet edilen insanlar tarafından yozlaştırılarak ya da gündemden düşürülerek tahrifata gidilmiştir. Bu yüzdendir ki Allah’ın her defasında peygamber seçerek insanlara hitap edişi bu yanlışlıkların tekrar düzeltilmesi içindir. İnsan hiçbir zaman başı
(daha&helliip;)
Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık elli ayette tesbih kelimesi geçer. Bu ayetlerle ilgili yaptığım bir tasnifi burada aktarmak isitiyorum: “Allah’ın tesbih edilmesi” Kur’an’da beş kategoriye ayrılıyor, bunlar: 1) Meleklerin Allah’ı tesbihi (msl: 2:30, 13:13, 39:75) 2) İnsanların Allah’ı tesbihe davet edilmesi (“Rabbini an!”vb formda, msl: 19:11, 20:33, 25:58, 30:17, 87:1, 110:3 vb) 3) Gökdekilerin ve yerdekilerin Allah’ı tesbih etmesi: (msl: 57:1, 59:1,
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- …
- 108
-