Dua, insanın Allah’a yönelip O’ndan bir şeyler isteme hali, durumunu O’na arz etmesidir. Acizliğini anlayan insanın, sonsuz güç ve kudret sahibi Allah’ı idrak etmesidir dua. Kuran’da pek çok ayette Allah’a gönülden teslim olan kullar olarak dua etmek ve Allah’ın yüceliğini ifade etmek emredilmiş ve Allah’ın duaya verdiği önem şu şekilde ifade edilmiştir: De ki: “Duanız/davetiniz yoksa Rabbim sizi
(daha&helliip;)
İslam’a inanmayan, ateist ya da diğer dinlerden insanların, dinimizi eleştirmek için kullandığı akla gelen ilk unsurları hepimiz tahmin edebiliriz: Çoğu müslüman ülkelerin ve insanların içler acısı hâli, İslam adı altında masumları öldürenler, dini alet ederek cinsiyet ve ırk ayrımcılığı yapanlar, Allah’ın yasası yerine kendi yasalarını uydurup adına “şeriat” diyenler… Bu tabloyu İslam karşıtlarının İslam’a karşı kullanması bekleyeceğimiz bir hareket,
(daha&helliip;)
İslamofobi biz Müslümanları çok yakından ilgilendiren ve doğal olarak üzerinde sıkça durduğumuz bir mefhum. Ortada “barış ve esenlik içinde Allah’a teslim olmak” temeliyle oluşturulan bir din var ve bu dinden, mensuplarının faaliyetleri sebebiyle “korkan, çekinen, nefret eden” kitleyi temsilen bir kavram bulunuyor. Çok eski olmayan bu kavram, 11 Eylül saldırılarıyla, 7 Temmuz Londra metro patlamalarıyla, terör örgütü El Kaide’nin
(daha&helliip;)
Ne zaman bir düşüncenin, inancın yanlışlığı belirtilse, “aman canım niyetleri güzeldir” diyerek geçiştirilir. Apaçık bir yanlış yapıldığında bile, çeşitli sebeplerden niyet savunmasına girişilir. Apaçık bir yanlış olsa bile, “Ameller niyetlere göre değil mi?” diyerek Allah’ın insanı affedeceği hatta bir de üstüne sevap vereceğini umanlar vardır. Sürekli yatan ve çalışmayan bir insan için “onun niyeti çalışmaktır” diyebilir miyiz? Sürekli insanların kalplerini
(daha&helliip;)
Günümüz İslam anlayışında, hadislerin önemi çok büyüktür. Hatta önemini daha iyi anlatabilmek için, bir Diyanet görevlisinin Cuma hutbesinde, hadisler konusunda söylediklerini sizlere nakletmek istiyorum. “Hadisler tıpkı Kur’an ayetleri gibidir, nasıl bir ayeti kabul etmediğimizde, gerçek iman etmiş olmuyorsak, peygamberimizin hadislerinden birisini dahi, ben bunu kabul etmiyorum dersek, gerçek iman etmemiş sayılırız.” Bu sözleri söyleyen herhangi cemaatin ya da tarikatın
(daha&helliip;)
“Gençliği iyiye yönelten, insanlığı iyiye yöneltir.” G. Wilhelm Leibniz Yaşadığımız dönem, Kur’an ahlâkının gerçek anlamda öğrenilmesine ve öğretilmesine en fazla ihtiyaç duyulan dönemdir. Özellikle îmânı kalbine yerleştirmiş gençler bu dönemde, Kur’an ahlâkına hizmette katkı sağlamak için cesaretle çaba göstermelidirler. Söz ettiğim cesaret, mâcerâcı rûha sahip kişilerin özelliği olan cesaretten farklıdır. Kur’ân’ın tarif ettiği cesaret, Allah’a güvenip dayanmaktan kaynaklanan, hayatın her
(daha&helliip;)
Uzun zamandan beri yanlızca Kur’an a tabi olan ve taklitçiliği reddedip akılcılık yoluyla, Kur’an ile amel etme gayretinde olan bir kardeşinizim. İnsan Kur’an’nın nuru ile aydınlanınca, el fenerinin karanlığı aydınlatması misali karanlıklara gömülmüş hurafeleri tek tek fark etmeye başlıyor. Sonra da etrafındaki insanları bu hurafelerden kurtarma sevdası alıyor başını gidiyor. Allah biz müslümanlara Kur’an ile öğüt ver diye emrederken,
(daha&helliip;)
`Sahabe’ kelimesi İslam literatüründe ünlü hadisçi Buhari tarafından, Peygamberimiz’le hiç konuşmasa bile -uzaktan dahi olsa- Müslüman olarak Peygamberimiz’i gören herkes için kullanılır. İslam literatüründe ve İslam tarihi eserlerinde Sahabelerin yaptıkları ve naklettiklerinin çok büyük yer tuttuğunu görürüz. Yine bir hadise göre Peygamberimiz’in Sababelerin her birinin yıldızlar gibi olduğunu, onların takip edilmesi gerektiğini söylediği nakledilir. Oysa Kuran’ı incelediğimizde Peygamber’i her
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- …
- 136
-