“Kuran Müslümanı” tabiri, yeni bir dini akım, hizip, tarikat ya da mezhep değildir; Allah’ın Kuran’da tarif ettiği gerçek Müslüman anlamına gelmektedir. Kuran Müslümanı, takısız “Müslüman”dır, Peygamberlerimizin Müslümanlığıdır. Din adamlarının görüşlerine, hurafelere, hadislere değil, sadece Kuran’a uyar; tıpkı Hz. Muhammed’in de sadece Kuran’a uyduğu gibi: Onlara şunu söyle: “Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir
(daha&helliip;)
Bu soru bana sevdiğim bir arkadaşımın annesi tarafından yöneltildiğinde, ona bir arkadaşa yanıt verir gibi yanıtlayamamıştım. İnsanların yaşı ve hayat tecrübeleri ne miktarda olursa olsun, inkâr için inatla sebep arama hastalığının tek tedavisi var, önyargıları bir kenara bırakmak. Siz de arkadaş çevresinde, inanan birisine “600 senesinin kitabı, artık aradan kaç yıl geçti, ben bu kitaptan, yahudileri anlatan sayfalarca kesitlerden ne
(daha&helliip;)
Değerli din kardeşlerim. Vakit geçiyor, emaneti teslim edeceğimiz o an, belki de çok yakın. Gelin hurafeden, batıldan uzak, elimizde Kur’an onu anlamaya çalışalım ki, kurtuluşa erebilelim. Allah elçisine bakın ne diyor. Tur 48: Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et. Ahzap 2: Rabbinden sana vahyedilene uy! Allah,
(daha&helliip;)
Dini sadece Kuran’dan anlama, hükümleri sadece Kuran’dan çıkarma olarak tanımlayabileceğimiz Kurandaki İslam ile ilgili olarak en çok tartışılan konulardan biri Kuran’ı tek başına dinin kaynağı olarak aldığımızda Kuran’da din adına her aradığımızı bulup bulamayacağımız, Kuran’ın yeterince detaylı olup olmadığıdır. Kuran’ın çeşitli ayetlerinde çok detay diyebileceğimiz durumlara değinildiğini görüyoruz. Bunlara örnek olarak namaz için abdest alırken su bulamama durumu, savaş sırasında
(daha&helliip;)
Vicdan, insana güzel davranışı ve güzel düşünceyi söyleyen, doğruyu ve yanlışı ayırt edebilmesini, yönünü bulabilmesini sağlayan içindeki sestir. Önemli bir özelliği tüm insanlarda ortak olmasıdır. Bir insanın vicdanına göre doğru olan, koşullar değişmedikçe diğer insanların vicdanlarına göre de aynıdır. Vicdanlar çatışmaz; çünkü vicdan Allah’ın ilhamıdır. Şuur sahibi olduğu andan itibaren her insan vicdanının söylediklerinden sorumludur. Çevresindeki olayları idrak edebilen insan,
(daha&helliip;)
İslam`ı yaşarken yaptığımız en büyük yanlış, Allah ın rehberinden zerre kadar haberdar olmayıp, onunla aramıza veliler ve onların kitaplarını koymamızdan kaynaklanmaktadır. Elbette Allah`ın rehberi anlaşılmaz ilan edilip, edindiğimiz velilerin kitapları ardı sıra gidersek, aşağıdaki hatayı da yapmamız kaçınılmaz olacaktır. Yazdığım yazılara cevap veren bazı din kardeşlerimizin, bana verdikleri cevaplardan, İslam`ı nasılda Kur’an`ın sınırlarını aşarak yaşadıklarını, daha açık görüyor ve
(daha&helliip;)
Günümüzde okuma yazma bilmeyen insan sayısı her geçen gün azalıyor. Artık hemen hemen herkes okuma yazma biliyor çok şükür. Peki, insan neler okuyor ve neden okuyor? Bunun cevabını saymakla bitiremeyiz aslında. Okul hayatında başarılı olmak, iyi bir üniversite kazanmak, iyi bir meslek sahibi olmak, kültürlü olmak, kendini geliştirmek, merak ettiğimiz konularda bilgi sahibi olmak,-mak, -mak,-mak… Birçok şey söyleyebiliriz yani.
(daha&helliip;)
Sessiz ÇIĞLIK: Allah’ın selamı üzerinize olsun… Muhittin ve Servet Hocaların yazının genel anlamının dışında -öyle zannediyorum ki- daha dar bir alan üzerine tartışmak istemektedirler. Onun için münazara/tartışma/münakaşa şeklinde devam eden diyalogda bir kaç noktaya soru şeklinde katılmak durumundayım: 1- Necm süresinde geçen “o (yani resul) kendi hevasından konuşmaz” ayeti Resulullah şahsında nasıl değerlendirmeliyiz? 2- Eğer Resullullah aleyhisselam vahiy dışında bize
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- …
- 136
-