NİSA SURESİ 3. AYETİ NASIL ANLAMALIYIZ?

Günümüzde Kuranın dört evliliğe kadar izin verdiği söylenir. Delil olarak da Nisa suresi 3. ayet gösterilir. Bu ayetle ilgili birçok Kuran mealini inceledim doğrusu birbiriyle çok farklı anlamları çevirdiklerini gördüm. Parantez içinde kendi düşüncelerini de yansıtarak meallerine almışlar bir kısım yazar. Gerçekten çok daha dikkatli ve daha titiz bir çalışma yaparak bir Kuran mealinin ortaya çıkarılmasının önemini, bu ayeti anlamaya çalışırken daha çok hissettim. Bu ayeti gelin kuranın bütünlüğünde birlikte anlamaya çalışalım, Rabbim yanıltmasın, acaba Rabbim Nisa suresi 3. ayetinde bizlere ne anlatmak istemiş olabilir? Önce bu ayetin öncesinde geçen ayeti de yazalım ki konu daha iyi anlaşılsın.


Nisa 2: Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir.

Nisa 3: Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur.

Yukarıdaki sözleri önce anlamaya çalışalım. Nisa suresi 2. ayette emrimizdeki yetimlerin mallarını korumamızı, kendi mallarımızla karıştırmamamızı emrediyor Allah. Devamında yine emrimizdeki yetimler konusunda adaleti koruyamayacağımız sözünü ediyor, peki burada bu sözüyle ne demek istiyor olabilir Rabbim? Günümüzde bu konudaki düşüncelerden biri; ayetin, onların mallarını çalıştırırken adaletsiz davranabileceğiniz kuşkunuz varsa onlarla evlenin ki mallarını istediğiniz gibi kullanabilesiniz dediğini ileri sürüyor. Bu mantık ne kadar doğru olabilir önce onu düşünelim. Çok malı ve mülkü olan yetimlerin malında gözümüz olacak, nefsimize sahip olamayıp onların mallarını yemek için onları nikâhlamanın yolunu Rabbim in gösterdiğini düşünmemiz doğru olabilir mi sizce? Rabbim yetimin malını yemenin yolunu mu gösteriyor dersiniz bizlere? Bunu aklımdan bile geçirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Ayetin devamına bakalım.

Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin.

Birkaç değişik çeviri mealin alıntısını da yapalım ki konuyu daha iyi anlayalım;

Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın.

Bir başka mealde; Eğer yetimlere karşı adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman, size helal olan [diğer] kadınlardan biri ile evlenin –[hatta] ikisi, üçü veya dördü [ile].

Yine bir başka mealde; Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.

Ayetin başında da dikkat ederseniz yine adaleti koruyamayacağımız şartını getirmiştir. Yine adaleti koruyamayacağınızı düşünüyorsanız o zaman tek bir kadınla yetinin yani evlenin diyor. Şimdi tam burada birlikte düşünelim. Ayetin başında yetimlerle birlikte yaşarken içimize düşen bir korku var, çünkü önce ikişer, üçer, dörder nikâhlayın diyor, daha sonra bunu yaptığınızda yine adaleti sağlayamıyorsanız tek bir tane alın diyor. Fakat diğer meallere baktığınızda emrimizdeki yetim kızlarla evlendiğinizde onların malları ya da herhangi bir konuda adaleti koruyamama kuşkusundaysanız başka temiz kadınlardan ikişer üçer dörder evlenin diyor. Ayete dikkat edin başka kadınlarla derken adalet bakımından şüphemiz olmayacak sorun olmayacak kadınlardan bahsediyor, illaki yetimlerin haricinde olsun demiyor. Buna lütfen özenle dikkat edelim. Bazı mealler parantez içinde başka kadınlar sözünü ilave etmiş, ama Kuran böyle bir net açıklama yapmamış. Size helal olan başka kadınlar sözünden, ben, örneğin, malı mülkü çok olup da onların malları konusunda adaletsiz davranılabileceğinizden şüphelendikleriniz dışındaki kadınlar diye anlıyorum ayetten, yoksa neden malı mülkü konusunda sorun yaşamayacağım yetim kızlardan da olmasın? Neden Rabbim onları ayırsın?

Peki, burada adaleti gözetmemek sözünden ne anlamalıyız? Şimdi düşünelim o devirde çok eşlilik her ailede var. Hatta bundan 100 yıl öncesine kadar toplumlarda yaygın desek yanlış olmaz. Tüm bunları düşünerek ayeti anlamaya çalışalım. Emrimizin altındaki yetimlerle hoşumuza giden olursa evlenebileceğimiz ama onlar hakkında, özellikle malları konusunda adaletsizlik yapma korkusu içindeysek, böyle bir sorun yaşamayacağımız diğer kadınlardan ikişer üçer dörder alabileceğimiz söyleniyor, dikkat edin illaki yetimler dışından alın diye açıkça söylenmiyor.

Şimdi de bu ayeti Kuran`ın bütünlüğünde düşünelim. Nisa suresi 3. ayette geçen (bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız) sözü bana Kuran`da bu konuyu hatırlatan başka bir ayeti aklıma getirdi, bakın Rabbim birden fazla evlilik yapanlar için neler söylüyor ve uyarıyor.

Nisa 129; Tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. O halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Barışı esas alıp sakınırsanız, ALLAH çok affedici, çok merhametli olacaktır.

Yukarıdaki ayeti dikkatlice düşünelim. Rabbim istediğiniz kadar çalışın çok eşler arasında adaleti sağlamak için güç yetiremezsiniz diyor. Bu durumda olanları da uyarıyor ve birisi üzerinde özen gösterip diğerlerini ihmal etmeyin diyor. Hatırlayınız Nisa suresi 3. ayette ne diyordu? İkişer, üçer, dörder aldığınız “eşleriniz arasında adaleti sağlayamazsanız…”, ki bunun asla mümkün olmayacağını da yukarıdaki Nisa 129. ayette söylemişti, o zaman tek bir kadınla evlenme önerisinde bulunuyor Rabbim. Sizlere sormak isterim tüm bu ayetleri gördükten sonra Allah birden fazla evlenmemizi mi öneriyor, yoksa tam tersini bu yol asla adaletin sağlanmadığı bir yol olup en güzel adaletli yol bir evliliktir, bir eşle evlenmektir mi diyor? Birazcık aklı olan, Rabbin emrettiği doğru yolu bulacaktır.

Şimdide Nisa suresi 3. ayette geçen ikişer, üçer, dörder evlenin sözlerinden ne anlamalıyız onu düşünelim, önce ayetten alıntı yapalım.

Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın.

Peki, ikişer, üçer, dörder sözleriyle Allah en fazla dört tane mi alabilirsiniz diyor sizce? Daha önce hatırlayınız Allah bizleri adaleti sağlayamayacağımız için tek eşliliğe yönlendiriyordu, fakat burada özel bir durum var yetim kızlar, yani kimsesi olmayan toplumda yalnız kalmış, tehlike altında bulunan kadınlardan bahsediliyor. Demek ki bu ayetin anlatmak istediği ortam çok özel bir ortam ki bir başka ayetinde hiç önermediği, adaleti asla sağlayamazsınız dediği birden fazla evlilik için, yine özel bir durumda izin veriyor ama burada bile adaletsiz bir durumda bunu yapmaya kalkma diye de ikaz ediyor bizleri. Sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bir gurup çocuğun önüne ceviz tabağı koysak, çocuklar hadi üçer, beşer tane ceviz yeğin bakalım demiş olsak, burada en fazla beş tane yenmesini mi söylemiş oluruz? Bir konuda kesin sınır konmak istenirse, böyle esnek bir cümleyle mi anlatılır bu konu? Örneğin çocukların en fazla beş tane ceviz yemesini istiyorsanız, üçer beşer yeğin mi dersiniz, yoksa herkese beş tane ceviz düşüyor, isteyen bir kısım hakkını arkadaşına verir mi dersiniz? Gelelim ayete, eğer Rabbim en fazla dört kadınla evlenebilirsiniz demek isteseydi, ikişer, üçer, dörder evlenin mi derdi, yoksa dördü geçmemek şartıyla evlenin mi derdi? Beni bu düşünceye iten bazı ayetleri hatırlatmak istiyorum, acaba Rabbim kesin emrettiği ve sınırlar koyduğu ayetler için böyle mi açıklamalar yapmıştır, yoksa açıkça belirterek, birçok örneklerle mi izah etmiştir, şimdi de ona bakalım.

Nisa 174: Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.

İsra 89; Yemin olsun, biz bu Kur`an`da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kur’an`da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

Yukarıdaki sözleri lütfen iyice düşünelim ve ondan sonrada Nisa 3. ayette geçen ikişer, üçer, dörder sözlerinden Rabbin en fazla dört kadınla evlenebilirsiniz dediği sonucunu çıkarabilir miyiz onu düşünelim. Daha doğrusu bu ayetten Allah bizlere dört kadına kadar evlenin önerisini mi yapıyor, yoksa çok özel durumlarda başvurulacak bir yolun kapısını aralık mı bırakıyor? Rabbim Kuran için apaçık bir nur diyor. Her benzetmeden nice örnekleri değişik ifadelerle gözler önüne koyduk diyor. Her benzetmeden nice örnekler verdik dediği halde bizler, nasıl olurda net bir emir olmayan ikişer, üçer, dörder sözlerinden dört kadınla evlenebilirsiniz hükmünü, önerisinin olduğunu çıkarabiliriz? Hatırlayınız bu izin, arzu edilen istenen bir olayla birlikte anılmayıp, özellikle yetimler konusunda bahsedilmiştir ki özel bir durum hâsıl olduğunda kullanılabilsin. Kuranın asla ve asla hiçbir yerinde dört kadınla evlenin emri yoktur. Tabi tam tersini düşünürsek zaruri durumlarda birden fazla evlenmenin sayısı konusunda da sınır konmamıştır. Rabbin kesin bir şekilde emretmediği, açıklama yapmadığı hüküm vermediği hiçbir konuda bizler hüküm veremeyiz. Rabbim madem ben emirlerimi açık ve net verir, birçok konularda örneklerle açıklarım diyor, bu durumda bizlerin Allah dört kadına kadar sınırlama koymuş, izin vermiş herkes evlenebilir diyemeyiz. Burada bahsedilen özel bir konu olup, aslında bu istenmeyen durumla karşılaşıldığında yapılması gereken yol hakkında bizlere yapılan bir açıklamadır. Allah dört kadınla evlenin demiyor. Ayetin sonunda tek kadınla evlenmenin en adaletli yol olduğunu söylemesi bunun apaçık kanıtıdır. Ne diyor Rabbim ( Bu haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur. ) neymiş bu önerilen yol? Adaleti gözetemeyeceğimizden korktuğumuzda başvuracağımız tek bir kadınla evlenmek. Zaten birden fazla evlilikte asla adaleti sağlayamazsınız diyordu hatırlayalım. Adaletin olmadığı bir yolu Rabbin izin verdiğini, önerdiğini söylemek Kuranı hiç anlamamışız demektir. Sizce bu sözleri söyleyen Rabbim dört kadınla herkes evlensin mi diyor? Burada bile Rabbim bizleri ikaz ederek, adaleti sağlayamayacaksanız tek kadınla evlenin demektedir. Yetimler konusunu anlatırken bundan bahsederken, bunun haricinde Kuranın hiçbir yerinde Allah`ın çok eşliliği özendirici ya da bir erkek dört kadına kadar evlenebilir diye bir açıklamasını bulamazsınız. Tam tersine o devrin geleneği olan çok eşlilikten toplumu, tek eşliliğe özendirmiş ve yönlendirmiştir ve istediğiniz kadar arzu edin eşler arasında adaleti sağlayamazsınız demiştir. Adaletin olmadığı bir düzeni de Rabbim önermeyeceğine göre, nasıl olur Allah çok eşliliği önerir. Şunu da söylemeliyim ki, birden fazla evliliği de yasaklamamış, sınır koymamış günah saymamıştır. Bunu Rabbin topluma koşulların gerektirdiği zamanlarda kullanılması için bıraktığı, açık bir kapı olarak düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu çok özel durumunda izahı, yine ayetin içinde, düşünen insana ipuçları verdiğine inanıyorum. Yetimlerin bol olduğu zaman ne zamanlar olabilir diye düşündüğümde, geçmişte olan savaşlar geliyor aklıma. Erkeklerin savaşlarda ölmesi ve kadınların evlenecek erkek bulamaması, bakıma muhtaç birçok yetimin ortada kalmasında kullanılabilecek bir ruhsat, bir izin olduğunu ben ayetten anlıyorum, Rabbim yanıltmasın.

Biz erkekler ne yazık ki nefsimizin esiri olmuş, kadınları bir cinsel objeden öteye görememiş, Kuran`a uymak yerine, Kuran`ı kendimize, nefsimize uydurmak yoluna giderek kendimizce hükümler çıkarmışız onlar hakkında. Hatırlayınız kuranda hiç bahsedilmeyen birçok hükümler kadınlar için verilmiş ve onlar üzerinde hükümranlık sağlanmıştır. Günümüzün aydın kadınlarına düşen görev, Kuranı çok iyi anlayarak bu zinciri kırmalarıdır. Ne kadının erkeğe, ne erkeğin kadına bir üstünlüğünün olmadığını söyleyen Rabbimi, kurandan anlamaya çalışmak yerine, beşerin ciltlerce dolusu kitaplarından anlamaya çalışırsak, asla doğruyu güzeli ve mutluluğu bulamayacağımızı bilmeliyiz. Kadınlarımız kendi haklarını arama becerisini, kabiliyetini göstermeyip batıla boyun büküyorlarsa, şunu bilmelidirler ki asla ezilmekten ve haksızlıklardan kurtulamayacaklardır. Durup dururken kimse kimseye hakkını vermez, çünkü insan tartışmacı, aceleci ve kendi nefsine düşkün yaratılmıştır, bunun için kadınlarımız Kuranın gerçek haklarına sahip olmak istiyorsa, kendi haklarını istemeli ve kendilerini savunmasını öğrenmelidirler. Öğretileni değil, Rabbin emrettiğini bilmelidirler ki kendi haklarını savunabilsinler.

Rabbim adaleti emreder, adaletle yaşamanın yolunu gösterir bizlere. Herkesin yaptıklarından kendilerinin sorumlu olacağı örneğini verir. Peygamber eşlerinin bile iman etmediği örnekler hatırlatılır. Acaba neden verilir bu örnekler hiç düşündük mü? Biz erkekler kadınlarımızın yerine düşünür, onlara neyin doğru neyin yanlış olduğunu kendimizce anlatırız, sanki onların akılları yokmuş gibi. Onları kendi arzu ve mantıklarımızla yönlendiririz. Onların da bir özgür iradesi olduğunu, yaptıklarından kendilerinin sorumlu olacağını hiç düşünmeyiz, erkek egolarımızın baskısıyla hareket ederiz. Böyle bir durumda peygamberimizin yaptığı inanmayan eşinden ayrılmak, uzaklaşmak olmuştur. Onu bir şeye zorlamak değil. İslam toplumunda öyle bir erkek hükümranlığı kurmuşuz ki, adeta robot kadın yetiştirmişiz eşlerimizi, sanki onların bizzat yaptığı yanlışlardan Allah katında biz sorumluymuşuz gibi. Düşünebiliyor musunuz Allahın görevlendirdiği elçisinin bile eşi iman etmiyor, batıla yönlenip bir günahkâr olabiliyor. Hele Lut peygamberin eşini düşünün, anlatmak istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız o zaman.

Rabbin yemin ederek kolaylaştırdım dediği Kuranı lütfen zorlaştırma çabasına girmeyelim. Bakın Rabbim apaçık ne diyor?

Furkan 72: Onlar yalan söze kulak vermezler. Boş lakırdıya rastladıklarında soylu bir tavırla geçip giderler. 73. Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.

Sizce onlar yalan sözlere kulak vermezler, boş lakırdının peşine düşmezler derken, kimlerden ve nelerden bahsediyor olabilir Rabbim? Yalan olmayan, boş lakırdı olmayan en emin olduğumuz sözler sizce nelerdir? Elbette Kuran. Bakın Rabbim iman eden gerçek insanlar Rabbin ayetlerini hatırlattığında bu sözlere sağırlık ve körlük yapmazlar, onları dinler ve hiçbir sözü onların üstünde tutmazlar diyor. Benim yaptığımda yalnız Rabbin sözlerini hatırlatmaktır o kadar. Rabbim kuranın bir yerinde apaçık bir söz söylemişse, bir başka yerinde bunun tersini söylemez bunu unutmayalım.

Rabbim Kuranda şefaat tümden bana ait diyorsa, birilerinin başka şefaatçiler de vardır demesine inanmak, Allah ın ayetlerine karşı sağırlık ve körlük yapmaktır diyor Rabbim. Rahman karşınızda okunan kuran sizlere yetmiyor mu, biz kuranda her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyor da, biz Kuranda her şey yoktur açıklanmamıştır diyenlere inanıyorsak, Allahın ayetlerine sağır ve kör davranıyoruz demektir. Rabbim sizleri bu kitaptan sorumlu tutacağım, imtihanınız bu kitaptan olacaktır diye apaçık söylüyor da, bizler hala birilerinin bizleri ciltlerce dolusu kitaplara yönlendirip bu kitaplardan da sorumlu olduğumuzu söylediklerinde inanıyorsak, bizler Rabbin ayetlerine hem kör, hem sağır davranıyoruz demektir.

Rabbim bizleri Kuran ayetlerine karşı, sağır ve kör olmaktan korusun inşallah. Dilerim Rabbim gözlerimizdeki perdeyi, kulaklarımızdaki ve gönlümüzdeki mührü kaldırır, yoksa ne kadar çırpınırsak çırpınalım bataklığa iyice batmaktan, Rabbin ayetlerine kör ve sağır olmaktan asla kurtulamayız.

SAYGILARIMLA

Yazar : Haluk GÜMÜŞTABAK

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website