Nefsin İnsanla Mücadelesi

Kurtuluş Sürecinde Nefis!!!


Genellikle kişinin, canı, özü, düşünce ve istekleri anlamlarında kullanılan nefsin ne olduğu, çeşitleri, işlevleri vb. konularda farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre, bir insanda cemadi, nebati, hayvani ve insani olmak üzere dört çeşit nefis vardır. İnsan, hayvani nefsi denetimi altında tuttuğu nispette hayra yakın, onun denetimi altına girdiği nispette şerre yakın olur. Hayvani nefse tabi olmak nefsin kirlenmesine, insani nefse tabi olmak da arınmasına sebep olur. Hayvani nefis kötülüğü emrederken, insani nefis, yapılan kötülüğü kınar, daha ileri aşamada da itminana erer. Riyazet ve mücadele ile terbiye edilen hayvani nefisten kötülük gelmez, aksine kulluk görevlerini yerine getirme hususunda insani nefse hizmet eder.

Yüce Allah, insanı yaratmış onun fıtratına iyi ile kötüyü ve doğru ile yanlışı ayırt ederek dilediğini özgürce seçme yeteneği yerleştirmiştir. Bu özellikleri insanın doğasına yerleştirmekle kalmamış, ona seçtiğini yapabilme gücü ve imkanı da vermiştir. İnsan doğruyu seçerek uyguladığı takdirde kazanacağını ve yanlışa takıldığı durumlarda ise kaybedeceğini bilir. Doğru ile yanlışı ve iyi ile kötüyü belirlemede temel ölçü akıldır. Allah, sadece insana değil, yarattığı her varlığa, varlığını devam ettirmesi için gerekli maddi ve manevi imkanları vermiş ve bunun için gerekli şartları ve ortamı hazırlamıştır. Ancak, nefsini arıtıp yücelten, kendini kötülüklerden alıkoyup iyilikleri yapan ve nefsinin boş arzu ve isteklerine uymayanlar ahirette kurtuluşu elde edeceklerdir diyerek ölçüyü belirlemiştir.

Kişinin nefsini arındırıp yüceltmesinden maksat, kendisini kötü düşünce, söz ve eylemlerden uzaklaştırmasıdır. Yüce Allah, nefsini arındırıp, yücelten kişilerin ahirette felaha ereceklerinden Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:

“Nefse ve onu şekillendirene, sonra da ona kötülüğünü ve sakınmasını bildirene yemin olsun ki, nefsini arındıran felaha ermiştir. Onu alçaltıp karanlığa gömen ise kaybetmiştir. ”
(Şems, 91/7-10. )

Bu ayette, nefs kavramının “benlik, şahsiyet, karakter” gibi anlamlara geldiğini söylemek mümkündür. Yüce Allah, “nefsi” yani insan benliğini, şahsiyetini, karakterini yaratırken ona şekil vermiştir. Ruh ile bedenin buluşmasını gelişigüzel yapmamış, bu buluşmadan pek çok karakter özellikleri ortaya çıkmıştır. Akıl, kabiliyet, yetenek, sevgi, inanç, zeka, iffet ve cesaret gibi unsurlar bu ruh-beden buluşmasında insan karakterine kazandırılmıştır.

İnsan, birbirine zıt kutuplar olan fücur ve takva özelliğine sahip çift yönlü bir varlıktır. Fücur, kötülüğü bilme ve seçme yeteneği, kötülüğe eğilim duyma, bir anlamda da kötülüğün kendisidir. Takva ise iyiliği bilme ve seçme, kötülükten sakınıp korunma yeteneği, iyiliğe eğilim duyma, bir anlamda da iyiliğin kendisidir. Bunları, insana ilham eden Allah’tır, ama nefsini arındırma veya kirletme fiilini yapan insanın kendisidir.

Fücur, insana, günaha, yanlışa ve kötüye açık olma özelliği vermiştir. Şeytan, işte bu özelliğin eşiğinden insana yaklaşmaktadır. Öte yandan Allah, nefse “takvasını” yani korunma sistemini koymuştur. Her canlının kendini koruma sistemi olduğu gibi insanın da bir korunma sistemi vardır. Böyle bir korunmayı gerçekleştiren sistem kişinin takvası olmaktadır

Sonuç olarak, böyle bir korunma sistemini faaliyete geçirebilenler, kurtuluşa, zafere, mutluluğa ve umduklarına ulaşmış olacaklardır. Buna, kurtuluş denilmesinin sebebi, şeytana karşı verilmiş en büyük mücadelenin kazanılmış olmasındandır. Cehalet, düşüncesizlik, günah ve imansızlığın korkunç zincirinden kurtuluşun zaferi olmaktadır. Bu sebeple, kurtuluşu sağlayan bir bakıma Allah değil, insanın kendisidir diyebiliriz.

NURULLAH DAĞ
İstanbul/Çamlıca

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website