Oturanlardan Değil Mücadele Edenlerden Olmak !

Geleneksel “İslam”, dine, hadisler ve ilmihaller aracılığıyla yeni kurallar, yeni emir ya da yasaklar getirirken, Allah’ın üzerimize açıkça yazdığı birtakım emirleri de göz ardı eder. Bunların en önemlilerinden biri müminin sorumlu tutulduğu cihad, yani Allah yolunda mücadeledir. Allah, Kuran’da çeşitli ayetlerde müminlere Allah yolunda mücadele etmeleri gerektiğini söylemiştir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki burada bahsi edilen mücadele yalnızca silahlarla savaşa çıkmayı değil, Allah yolunda farklı şekillerde uğraşılmasını da içermektedir. Çevremizdeki insanlara dini anlatmak, bu amaçla bir kitap yazmak, bu kitabın basılması, dağıtılması yani daha çok kişiye ulaşması için para harcamak hep bu mücadele yöntemleri arasında sayılabilir. Gerek okuyup, öğrenip edinilen bilgilerin gerekse çok çalışıp kazanılan paranın insanları Allah’ın dinine yönlendirmek için kullanılması Allah yolunda mücadele kapsamında ele alınmalıdır.

Allah aşağıdaki ayetinde canlarını (eğer bir savaş durumu yoksa bunu enerji ve vakit harcamak olarak değerlendirebiliriz) ve mallarını Allah yolunda harcayanların cennet ile ödüllendirileceklerini açıkça belirtmektedir.

 

Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır.
(9 Tevbe Suresi -111)

 

Bu ayeti okuyunca her defasında benim aklıma gelen ilk tepki; “daha karlı bir ticaret olabilir mi?” oluyor. Şu geçici dünyada canını, vaktini, enerjini, sahip olduklarını Allah yolunda hizmet etmek için harcıyorsun ve sonrasında sonsuz yurtta, yani ahirette cennet ile ödüllendiriliyorsun. Bu şekilde Allah yolunda uğraşan kişilerin diğerlerinden Allah katında farklı olduğunu ise Allah şu ayet ile açıkça ortaya koyuyor;

 

İnananların; özür sahibi olmaksızın oturanlarıyla, Allah yolunda malları ve canlarıyla didinip gayret gösterenleri aynı değildir. Allah, malları ve canlarıyla gayret gösterenleri oturanlara derece bakımından üstün kılmıştır. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir ama cihat edenleri, çok büyük bir ödülle, oturanlardan üstün kılmıştır.
(4 Nisa Suresi- 95)

 

Allah’ın ifadeleri son derece açık. Öyleyse iyi mümin olmak gündelik, dünya eksenli hayatı yaşarken, günde toplamda 15 dakika namaz kılmak, yılda bir ay oruç tutmak ve ömürde bir kez de hacca gitmek değildir. Gerçek müminler ibadetler ile yetinmezler. Onlar tüm hayatlarını Allah yolunda mücadele etme amacıyla şekillendirirler. Her an akıllarında İslam dini adına bugün ne yapabilirim sorusu ile bu amaca hizmet etmeye çalışırlar.

Oysa ülkemizde en muhafazakar, en dindar görünen kişiler bile ibadetler ile yetinilmesi gerektiğini, özel hayatımızda dindarlığı yaşayıp bunu dışarıya pek de yansıtmamamız gerektiğini söyleyip durular. Bilhassa aileler çocuklarını bu konularda ciddi bir şekilde uyarırlar; “sen kendi işine bak oğlum, namazını kıl tabi ama kimseye de bir şey deme”. Yani pek çok pratik konuda sert sınırlar çizen, gereksiz detaylar veren, dini zor hatta yaşanmaz hale getiren geleneksel “İslam”ın birçok savunucusu bir yandan da Allah’ın son derece önemli, Kuran’da çeşitli şekillerde bahsettiği bir emrini kolayca göz ardı edebilmiştir.

 


About the Author
Author

Comments (3)
Leave a reply

Name (required)

Website