Amme Cüzüne Kadar Geldim Ama…

“…Kuran’a Geçemedim Abi!!!”

Size “Jules Verne’in Balonla Beş Hafta’sını okudunuz mu” diye sorsam bana ne cevap verirsiniz? “Evet okudum” ya da “hayır okumadım” dersiniz bu klasiği doğal olarak. Peki “Tevrat’ı okudunuz mu?” diye sorsam! Ona da “evet okudum” ya da “hayır okumadım” dersiniz. Peki İncil’i? Aynı cevap; okudum ya da okumadım. Peki ben size “Kuran’ı okudunuz mu?” diye sorsam!!! Ki doğrusu ayırtedici olarak “ı” takısı atılarak ve şimdiki zamandan geniş zamana atfedilerek “Kuran okuyor musun?”dur. Çünkü bir Müslüman için devamlı okunması gereken bir kitaptır. Ama öyle sorunca algılar direkt “orijinal diliyle okuyor musun”a yönleniyor maalesef.

Neyse buyurun cevaplara…

“Okudum! Bi kere!” Böyle cevap verenlerin içlerinde okumuş olanlar varsa da çok samimi bir cevap gibi görülmez. Bir defa okuduğunu söyleyerek sorumluluğunu yerine getirmiş olduğu imajı vermeye çalıştığı düşünülebilir. Çünkü birçokları birkaç sayfadan öteye geçememiştir.

“Okumadım! Ama okuyacağım!” Samimidir. Okumadığını bilir ama hep erteler.

“Okudum ama abi bişey de anlamadım ben!” Daha samimidir. Ama roman gibi okumaya çalıştığı için anlayarak okuma eksikliği vardır ya da dine mesafelidir.

“Okuyordum ama korktum/sıkıldım bıraktım!” Daha da samimidir. Muhtemeldir ki kendini sorgulama ve günaha girme korkusundan okuduğuna odaklanamamıştır.

“Ben Kuran okumasını bilmiyorum!!!” Dan!!! İşte aranan adam! İşte aradığım en samimi ikinci cevap. Bunun yanında en saf, ama en mantıksız cevap!!!

Size “Dostoyeevski romanı okudunuz mu” diye sorsam bana “Ben roman okumasını bilmiyorum” der misiniz? Demezsiniz. Dostoyevski’yi Rusça okumuyorsunuz çünkü. Peki Tolstoy? Onun hikâyeleri bile bazı risalelere Türkçe olarak çevrilmiş değil mi! (ironi mi yaptım ne) Peki “Tevrat’ı okudunuz mu?” diye sorsam “Ben Tevrat okumasını bilmem” der misiniz? Peki İncil’i okumasını bilmem der misiniz? Ne aklınıza İbranicesi ne Latincesi ne İngilizcesi ne Çincesi gelir! Öyle bir şey düşünmezsiniz bile. Eğer Tevrat, Zebur, İncil okunacaksa (ki ona da pek kimse yanaşmaz ya) Türkçesinden bahsedildiği refleksen anlaşılır. (Sözüm meclisten dışarı) Peki ben sana “Kuran’ı okudun mu?” diye sorduğumda neden “Ben Kuran okumasını bilmiyorum” diyorsun a be kardeş!!!

Cevabını ben söyleyeyim. Çünkü sana hep “Kuran okumasını BİLİYOR MUSUN?” diye soruldu da ondan!!! Beynimiz bu soruyla yoğrulup durdu. Kuran okumasını bilmek! Ayrı bir okuma eğitimi gerektiren bir şey! Yanlış anlaşılmasın orijinalini okuyabilmek de elbette kötü bir şey değil. Ben de okuyorum. Fakat öncelik bu mu? Bize hiç “Filanca romanı okumayı biliyor musun?” şeklinde sorulmazken, hadi o kutsal kitap değil… Bize “okudun mu” demek yerine hiç “Tevratı, İncili okumayı biliyor musunuz?” şeklinde sorulmazken sıra Kuran’a gelince neden “Sen Kuran’ı okumayı BİLİYOR MUSUN” diye soruluyor? Yani Kuran okumayı bilenler ve bilmeyenler var!  Öyle mi?

Öyle insanlarımız var ki Kuran’ın çevirilerini okumaktan şeytandan, küfürden kaçar gibi kaçıyorlar. Ama anlamını bilmedikleri nice Arapça dualara hiç şeytan ve küfür akıllarına gelmeden ellerini açıp “amin” diyorlar. İnsan bilmediği duaya “amin” der mi a be düşüncesiz kardeşim!!!

Kuran okumasını biliyor musun? Hayır bilmiyorum! İyi o zaman senin okumana gerek yok!!! Bilenler okusun!… Sana anlatırlar! Aklını peynir ekmekle mi yedin sen!!! Birisi sana “film seyretmeyi biliyor musun” diye sordu mu hiç? Ya da birisi sana “filanca filmi seyrettin mi” diye sorduğunda “ben film seyretmeyi bilmem” diye cevap verdin mi hiç? Ve yahut da “filmi başkaları seyretsin de bana anlatır” mı dedin? Birisi sana “müzik dinleyebiliyor musun” diye sordu mu hiç? Ya da birisi “5. Senfoniyi dinledin mi” diye sorduğunda “ben senfoni dinlemeyi bilmiyorum, başkası dinlesin bana o tıngırdatır” mı diyeceksin? Her neyse, örnekleri ağırlaştırmayayım! Malum soruya yukarıdakilerin dışında verilen çok yaygın bir cevaba geliyorum şimdi :) Sıkı durun!

“Amme cüzüne kadar geldim ama Kuran’a geçemedim abi!!! Hoca geçirmedi!!!”

En samimisi de işte budur. Merak etme kardeş, yalnız değilsin. Çoğumuz yazları camide aynı yollardan geçtik. Ya senin gibi amme cüzüne kadar geldik ya da Kuran’a geçip Fatiha’yı ezbere okuduk. Ama Bakara 1’de “Elif, Lam, Mim” deyince tatil bitti!!! Bakara 2’ye geçemedik bir türlü.

2-Bakara 2 “İşte bu içinde kuşku olmayan kitap’tır, takva sahipleri için bir yol göstericidir.”

 

“Amme cüzüne kadar geldim ama Kuran’a geçemedim abi!!!”

Geçemezsin tabi! Daha Kuran’dan haberin bile yok ki senin. “Zalikel kitabu lareybe fihi. Hüdenlil müttekin.” demekle iş bitmiyormuş. Yol göstericiymiş meğer Kuran, bak! Haberin var mıydı? Rehbermiş, kılavuzmuş. “Sağı kır, solu kır, ortala, topla gel” diyormuş ama sen söyleneni anlamadığın için tamponu duvara vuruyormuşsun ha bire! Nasıl geçeceksin!

Ama meraklanma yalnız değilsin. Bırak herhangi bir ayetini Kur’an ne demek onu bile bilmiyoruz biz! Kur’an kelimesinin “kıraat”ten gelen ve “anlayarak okumak” demek olan kökünden haberimiz bile yok hiçbirimizin. Kelime olarak, “toplamak, okumak, bir araya getirmek” manalarına gelen Kuran’dan haberi olanımız yok. Neticede “okunan” demek olan Kuran’ı okuyanımız yok! Merak etme yalnız değilsin. Hatta çoğunluklasın!!! Kuran’a inandığını söylediği halde kuşkularıyla yüzleşemeyen, kendini vahiy kâtibi zanneden ya da onu okurken yanlış yaparım veya yoldan saparım diye korkan çoğunlukla berabersin.

Oysa Kuran’ı rehber alan kişi aklına gelen kuşkulardan kaçar mı? Onların cevabının Kuran’da olduğunu bilip bulmaya çalışmaz mı? Çözmek, anlamak için Kuran’ı okumaz mı? Oysa Kuran ayetleri okunup üzerinde derin derin düşünmek gerektirmez mi? Haftada bir ezbere okunup hatmedilmek değil. İnsan (eğer varsa) o şüphelerle (nefsiyle) cihat eder. Kalbi mutmain olur. İnsan devekuşu değildir ki korkularından kaçmak için kafasını kuma gömsün! Aman kâfir olmayayım diye Kuran’ı okumaktan korksun! Devekuşu musun sen?

“Amme cüzüne kadar geldim ama Kuran’a geçemedim abi!!!”

Hmm… Kuran’a geçemedin ha! Merak etme kardeş, asla yalnız yürümüyorsun! Uyduruk hadisler anladığın dile çevrilip herkes tarafından rahat rahat okunurken, Kuran anlamaksızın Arapça okunmaya devam ediliyor. Birçokları Kuran’ı defalarca hatmettiği halde hala Kuran’a geçemiyor!

kalemzade.net


About the Author
Author

Kalemzade Kamil

Comments (4)
Leave a reply

Name (required)

Website