ÖLÜM

İnsan dediğin şey çok garip duyguların trafiği içinde stresi dinmeyen potansiyele sahip bir varlıktır. Bazen kendini dünyanın en masum insanıymış gibi görüp, bazen de en acımasız varlığı olarak düşünebilmiştir. İçinde bulunduğu toplumla uyum gösterirken, kendi içinde çatışmalar yaşamıştır. Egolarını tatmin etmiş, menfaatine ters düşenlerle savaşmış, zulmedenlere karşı sesini haykırmış ve bazen de senin göremediğin pislikerin bataklığında yüzmüştür. Bu buhran, girdap ve karmaşaklıkta kendini unutmuştur. Kendi aklını bırakarak hazların esiri, toplumun kanaatine üye olmuştur.

Aklını hayatı boyunca çıkarlara göre çalıştıran insanoğlu, bir nebze olsun ciddi mesele olan ‘ölüm’ hakkında düşünmemiştir. Düşünenlerin çoğu ise ‘ölüm’ün edebiyatını yaparak herşeyden olduğu gibi bundan da prim elde etmiştir. Ölüm çoğu kez ciddiye alınmış gibi göründü. Ciddiye alanlar is ‘ölümsüzlük iksiri’ peşinde hayatlarını sonlandırdılar.

Oysa ölüm denilen şey, bize hayatı anlamlandıran, evreni düşündüren, aklı çalıştıran ve “Neden varız? nerden geliyoruz? nereye gideceğiz? hakikat nedir?” gibi soruları sorduran bir araçtır. Ölüm üzerine düşündüğümüzde, yukarıda belirtilen tüm karmaşıklığın sebebi anlaşılacak ve insan üstündeki stresi ve tansiyonu azaltacaktır.

“O, amel  (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını  denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok  bağışlayandır.” Mülk Süresi 2. Ayet


About the Author
Author

Alkenuta

Comments (1)
Leave a reply

Reply to prenszuko78 Cancel reply

Name (required)

Website