Kadın Sünneti ve İslam

Kadın Sünneti ve İslam

Kadın sünneti, özellikle Afrika ve Ortadoğu bölgesinde görülen bir uygulamadır ve Mısır, Etiyopya, Kenya, Somali gibi ülkelerde oldukça yaygındır. Dünyada 100 ile 200 milyon arasında kadının sünnetli olduğu tahmin edilmektedir. Sünnet işlemi, genellikle bıçak veya jilet gibi aletlerle, bebeklik ile ergenlik arası dönemde yapılır. Bu işlem sırasında doğan komplikasyonlar yüzünden ölen veya zarar gören birçok kadın olduğu bilinmektedir. Fakat bu işlemin en hijyenik koşullarda ve hiçbir komplikasyon olmadan yapıldığında bile kadın sağlığı için büyük zararlar oluşturduğu Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation) ve diğer birçok sağlık uzmanı tarafından defalarca açıklanmıştır ve hala bu konuda uyarılar yapılmaktadır.

Kadın sünneti, kadın cinsel organının ne kadarının alındığına bağlı olarak birkaç ayrı şekilde yapılmaktadır. Kadın organından ne kadar çok bölüm alınırsa kadının sağlığına o kadar zararı artan bu işlemin her türlüsü kadınlar için zorluk oluşturmakta ve sağlıklarını tehdit etmektedir. Zira bu uygulamaya maruz kalan kadınlar tuvaletlerini yaparken, aybaşılı iken, çocuk doğururken, cinsel ilişki yaşarken acı çekmektedirler. Ayrıca kadın sünnetinin bedene verdiği zararlar yanında ciddi psikolojik sorunlara yol açtığı da saptanmıştır.

Afrika’daki Müslümanların yanında Hıristiyanlar ve başka din mensubu kadınların da sünnet edilmesi bu adetin Müslümanlıkla değil yörenin kültür ve gelenekleri ile alakalı olduğunun en önemli göstergesidir. Örneğin mumyalar incelendiğinde bu uygulamanın Antik Mısır’da da yapıldığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca günümüzden bir örnek vermek gerekirse, Nijer’de Hristiyan kadınların %55’i sünnet edilmişken Müslüman kadınların ancak %2’sinin sünnet edilmiş olduğu ortaya çıkmaktadır. (https://www.unicef.org/cbsc/files/UNICEF_FGM_report_July_2013_Hi_res.pdf)

Peki, kadınlara ciddi zarar veren, yaşayan 100 milyondan fazla kadını sakatlayan binlerce yıllık bu uygulamadan neden bahsediyoruz? Ne yazık ki kadınlara ciddi zararı olan bu Afrika adetini, İslam’la ilişkilendirmek isteyenler, bu konuda da hadis uydurarak bu uygulamayı “İslamileştirmeye” çalışmışlardır. Meşhur altı hadis kitabından biri olan Ebu Davud’da, bu konuyla ilgili geçen hadise göre, Peygamberimiz Medine’deki kadın sünnetçisi Ümmü Atiyye’ye şöyle demiştir: Fazla derin kesme, çünkü derin kesmemen, hem kadın için hem de kocası için daha hoştur. (Ebu Davud, “Edeb”, 179. Ebu Davud’un bizzat kendisi bu hadisi naklettikten sonra söz konusu hadisin zayıf olduğunu söylemektedir. Hadis tarihi ve usulü ile az çok meşgul olan herkesin malumudur ki Ebu Davud, Sünen adlı eserini tanıtmak için yazdığı Risale ila ehli Mekke fi vasfi Sünenih’te, sahih hadisleri bulmadığı zaman konuyla ilgili zayıf hadisleri tercih ettiğini belirtmektedir.)

“İslam’da Kadının Eşine Karşı Vazifeleri” adlı kitabın yazarı Abdulhalim Hamid’e göre kadının sünnet olması onun ziynetlerindendir çünkü bu işlem yüzünün güzelleşmesine neden olur ve içgüdülerini terbiye eder! (Sayfa 12) Görüldüğü gibi, uydurma hadislerin kadınların hayatına getirdiği olumsuzluklar için bu uygulama somut bir örnek oluşturmaktadır.

Kadın sünnetinin hemen hiç görülmediği birçok İslam ülkesi vardır. Oysa bu ülkelerdeki birçok ilahiyatçı, Ebu Davud’da ve başka kaynaklarda geçen bu uygulamaya atıf yapan hadislerin uydurma olduğunu söyleyememekte, hatta savunmaktadırlar. Diğer yandan, birçok İslam düşmanı, gerek yaptıkları belgesellerde gerek sosyal medya gibi ortamlarda, bu uygulamayla ilgili hadisleri ve İslam adına bu uygulamayı savunanları gündeme getirmek suretiyle İslam’a saldırmaktadırlar. Kuran’ı merkeze alıp da uydurmaları ayıklamayan İslam anlayışlarının yol açtığı felaket bu konuda da kendini göstermektedir.


About the Author
Author

Editor 4

Leave a reply

Name (required)

Website