“Domuzu da Allah yarattı. O zaman neden onu yememiz yasak? ” Bu tür bir iddia ne yazık ki iddia sahibinin ibadetlerin ve kulluğun ne için yapıldığını anlayamadığını gösteriyor. Allah`ın bizden yapmamızı ya da yapmamamızı istediği şeyler tek başlarına bir öneme sahip olmayabilirler (mesela domuz etinin haram olması için sağlığa zararlı olması gerekmez). Mesela Yahudilere getirilen Cumartesi avlanma yasağı tek başına
(daha&helliip;)
“… İcadettikleri ruhbanlığı, biz onlara yazmamıştık, yalnız Allah`ın rızasını kazanmak için kendiliklerinden uyguladılar ama ona gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da yoldan çıkmıştır. “(57/27) Tarikat sisteminin Peygamber zamanında olmadığını, ondan çok sonraları ortaya çıktığını herkes kabul eder. Tarikatlar İslam ile birlikte gelmeyip daha sonra Allah`ın rızasını kazanmak için sistemleştirilmiş, zamanla da çığrından
(daha&helliip;)
Kur`an, İslam`ın önemli prensiplerinden birini Kasas Suresi`nin ilk 14 ayetinde ilgi çekici bir şekilde ortaya koyuyor: Rahman Rahim olan Allah`ın adıyla 1- Ta, Sin, Mim. 2- Bunlar, apaçık Kitab`ın ayetleridir. 3- Mü`min olan bir kavim için hak olmak üzere, Musa ve Firavun`un haberinden (bir bölümünü) sana okuyacağız. 4- Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır`da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara
(daha&helliip;)
Kasas Suresi`nin 76 ve 77. ayetleri Kur`an`ın dünyevi hayata bakış açısını yansıtıyor: 76- Gerçek şu ki, Karun, Musa`nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: “Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez. ” 77- “Allah`ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, DÜNYADAN
(daha&helliip;)
“Tesettür” arapça bir kelime olup “örtünme” anlamına gelir. Örtünmenin İslam`ın emri olduğu aşikardır. Tartışılan konu, bu örtünmenin boyutlarıdır. İstersen örtünmenin geçmişine kısa bir göz atalım: İnsanlık tarihinde, uzun zamandır, toplumların sosyal statüyü belirlemek adına kıyafet düzenlemeleri getirdiği görülür. Örneğin; Osmanlı devletinde halk tek songuçlu sarık giyebilirken, iki sorguçlu sarık sadrazama, üç sorguçlu sarık ise padişaha özgüydü. Aynı şekilde serbest ve
(daha&helliip;)
Kur`an, getirdiği dininin en temel direği olan ve Türkçe`de “birlemek” anlamına gelen “tevhid”in karşılığı olarak “şirk”i göstermektedir. Şirk, Allah`a ortak koşmak, Allah`tan beri dostlar edinmek, yedek ilahlar icad etmek ve bazı kimselerin ya da nesnelerin kendisini Allah`a yaklaştıracağını iddia etmektir. Kur`an`da bahsi geçen şirk kavramının muhataplarını putlarla sınırlayamayız. Günümüzde; yedek ilah ilan edilen, bizi takvaya ve imana yaklaştıracağı iddia edilen
(daha&helliip;)
Biz hür düşünceli müslümanlar olarak oldukça azız. Bizimle aynı dilden konuşan insana rastlamak oldukça ZOR. Ben şahsen çevremde bu tip insana hemen hemen hiç rastlamıyorum. Çoğu insan, geleneğin kölesi olmuş. Ezberine aykırı birşey söylendiğinde düşman kesiliyor ve dinsizlikle suçluyor. Bir bakıma körler pazarında ayna satmaya çalışmak gibi bir şey. Aslında insanlarda din kaygısı gibi bir şey de yok. Bildikleri yeterli
(daha&helliip;)
Aziz mümin, Bu yaklaşım tam da “İmam Şafii kişinin öz kızıyla zinasının caiz olduğuna fetva veriyor” demek kadar kendini bilmezce, alçakça ve artniyetlidir. Evet, Şafii, kişinin zinadan olma kızıyla nikahlanmasına cevaz verir. Bu cevaz bizce de yanlıştır. Fakat Şafii`nin usulünden kaynaklanır. Şimdi biri kalkıp “Şafii kişinin kızıyla evlenmesi caizdir diyen bir adamdır” derse terbiyesizlik etmiş olmaz mı? (http: //www. mustafaislamoglu.
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- …
- 76
-