Nuh`un gemisinin mekanı olan “Cudi” neresidir?

Hz. Nuh`un Gemisinin yerine ilişkin Müslümanlar ile Yahudi ve Hıristiyanlar arasında bir ihtilaf vardır. Yahudi ve Hıristiyanlar Eski Ahitte (Tekvin, Bap 8: 4) aktarılan, Geminin Ararat’ta karaya oturduğu bilgisine dayanarak onun Ağrı dağında olduğuna inanmaktadırlar. Müslümanlar ise Hud suresinin 44. ayetinde geçen و َ ا س ْ ت َ و َ ت ْ ع َ ل َ ى ا ل (daha&helliip;)

Kuran`da bahsedilen ateistler

Kuran`da sadece ortak koşanlardan bahsedildiği, Allah`a inanmayanlara hiç değinilmediği iddiasında bulunanlar var. Durumun böyle olmadığını gösteren ayetlere örnekler: HAKKA 33. Çünkü o, Yüce ALLAH`a inanmıyordu. NİSÂ (38) Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah`a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır. TEVBE (45) Ancak Allah`a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri (daha&helliip;)

AYAĞI YERE SAĞLAM BASMAYAN KONULAR

Ayağı yere sağlam basmayan konular ….. geçmiş Ezoterik(mistik) bilgiler herkesin mertebesine göre anlayacağı konularmış(!) Bana göre de öyle ! Bu ezoterik(mistik) bilgilerin Kabalayla hortlatılan Felsefeyle harmanlanan. Evrenin yaratılış hakikatinin gerçek bilgileriymiş gibi kabullenen Üstaddan üstada aktarılan gizli(!) bilgiler. Oysa haktan gelenlerle harmanlanmış sığ insan düşünceleri. Kendini hapsetmeye mahkum bakış açıları. Kim ne kadar uzağa gidebilirse oraya kadar sınırlamış HAKİKATİNİ. Bu (daha&helliip;)

RÜYA DÜNYA AHİRET

Yaşadığımız dünyaya ait bütün bilgileri, duyularımız vasıtası ile öğreniriz. Duyu organlarımız aracılığı ile bize ulaşan bilgiler, bir dizi işlem sonucunda elektrik sinyallerine dönüşür ve bu sinyaller beynimizdeki ilgili noktalarca yorumlanır. Beynimizdeki bu yorumlamalar sonucunda bizler yediğimiz yemekten tat alır, bir kuşun ötüşünü duyar, gülün kokusunu hisseder, dikenin acısını bilir, çizdiği derimizi de görebiliriz. Oysa yıllardır aldığımız telkinlerle, bedenimizin dışında gerçek (daha&helliip;)

İNSAN VE DİĞER CANLILARIN YARATILMASI

Eski dönemlerde insanlar sıklıkla insanın ve diğer canlıların basit varlıklar olduğunu, dahası dünyanın ve evrenin de basit, sabit bir düzeni olduğunu düşünüyorlardı. Bu düşünce zaman zaman insanları evrenin ve evrendeki canlıların kendi kendilerine var olduklarını ve varlıklarını kendi kendilerine sürdürebileceklerini düşünmeye sevk etmiştir. Pozitivizmin; yani bilim vasıtasıyla bütün doğruların kesin olarak bulunacağı, bilim dışı kaldığı düşünülen alanın ise yok sayılacağı (daha&helliip;)

İNANIP; İYİ, GÜZEL, FAYDALI VE KALICI İŞLER YAPANLAR

İNANIP; İYİ, GÜZEL, FAYDALI VE KALICI İŞLER YAPANLARA RABLERİ KATINDA CENNETLER VAADEDİLMİŞTİR. 12-İNŞİRAH SURESİ 7, 8 – O halde, işlerinden boşaldığın zaman ibadete dur. Rabbine niyaz et ve yalvar. 13-ASR SURESİ 1. 2. 3-Asra andolsun ki, İnsan ziyandadır. Ancak inanıp iyi işler yapanlar, birbirine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler ziyanda değildir. 27-BÜRUC SURESİ 11-İnanan ve iyi işler (daha&helliip;)

Kadın ve Erkeğin Hiçbir Farkı Yoktur

Kadının erkekden hiçbir farkı yoktur. Allah katında üstünlük takva bakımındandır. Yobaz anlayış yüzünden tıpkı arap cahiliye devrine benzer uygulamaların ve bakış açılarının etkisinde değerlendirilen kadınlar ikinci sınıf insan muamelesi görmüştür. Günümüzde bile bu tür örnekleri görmek mümkün. Örnegin “erkek adamın erkek oğlu olur” gibi tabirlerin kullanılması, ya da çocuğu kız doğduğu zaman üzülen; anne ve babalar, kız çocuklarının okutulmaması, zorla (daha&helliip;)

KURAN’DA İSTİŞARENİN ÖNEMİ

Kuran ahlakı ile ahlaklanan müminler, her hangi bir konuda karar almaları gerektiğinde mutlaka birbirleriyle fikir alışverişinde bulunur ve ortak karar alırlar. Rabbimiz, Şura Suresi’nin 38. ayetinde istişareye, namaz ve infak ibadetinin yanında yer vererek, Müslümanlar için bu konunun önemine dikkat çekmiştir. “Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler. (daha&helliip;)