Bizler yaşantımıza, Kur’an ın eğitiminden, rehberliğinden uzak, beşeri inançlarla yön verdiğimiz için, elbette karşımıza çıkan zorluklarla da, mücadele etmesini ne yazık ki beceremiyoruz. Kur’an biz insanların kullanma kılavuzudur. Eğer bizler bu kılavuzdan uzak yaşayarak anlayamıyorsak, olaylar karşısında da, doğru tepkiler vermemiz, çözümler bulmamız mümkün olmayacaktır. Bir aracı kullanırken, onun kullanma kılavuzunda yazdığı şekliyle kullanmadığımız takdir de, araç zamanından önce bozulacağı
(daha&helliip;)
İnsanlar doğaları gereği mutlu olmak ister ama sadece bu dünyada mutlu olmayı hedefleyerek her iki dünyada da mutsuz olacaklarını göremezler ne yazik ki. Hele dünyevi hedefleri için ahiretlerini unutup her yolu mübah görmeye başlarlarsa sonuç kaçınılmaz olur. 2.200 – İnsanlardan bazısı şöyle der: Ey Rabb’imiz, bize dünyada ver. Böylesi için âhirette bir nasip yoktur. 2.201 – Onlardan kimi de şöyle yakarır:
(daha&helliip;)
Bu yazımda Kur’ an da geçen, MİRAS konusunu konuşmak ve sizleri bu konuda düşünmeye davet etmek istiyorum. Bildiğiniz gibi bu konu, çok farklı şekillerde anlatılır. Konuyu Kur’an dan detaylı bilmeyen toplumumuz, erkeğin kadından bir pay daha fazla alması gerektiği, Kur’an ın asıl emri olarak gösterilir. Gerçektende mirasın dağıtımında Kur’an birinci öncelikle, erkek kadından bir pay fazla almalı mıdır diyor, yoksa
(daha&helliip;)
Sizlere ders alacağımız, güzel bir öykü aktarmak istiyorum. Kıssadan hisse düşer diye, sizlerle paylaşmak istedim. ( ÖYKÜ bu ya, dünyadaki her türlü kötülüğün sorumlusu olarak gösterilen şeytan, üstüne yüklenen bu ağır suçlamadan bıkmış, Bir gün bir fırsat yaratayım da insanlar ne kadar iyiliksever olduğumu anlasınlar demiş. Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan, sırtını bir
(daha&helliip;)
Adem yakıştırmaz kendini cehenneme. O ademdir, o özeldir. Dünyaya halife olarak gelmiştir ve sonsuza değin öyle kalacağını zanneder… Tuhaf değil mi? Ne yazık ki büyük bir bölümümüz cehennemin en dibini boylayacağız. Biz nasıl insanlara dönüştük böyle; Allah bizi affetsin. Ellerimizde tesbihler, dilimizde anlamını bilmeden söyleyip durduğumuz “eyvallah”lar, “inşallah”lar, “maşallah”lar… Allah’ı dillerden düşürmeyip düz bakan yan gözlüler… Kafalarda bilmem ne marka eşarp
(daha&helliip;)
Kur’an bizler için bir rehberdir, gönül gözüdür. Eğer onun rehberliğine hurafe ve sanı karıştırarak anlamaya çalışırsak, doğru anlamamız mümkün olmayacaktır. Allah ayetlerin üzerinde düşünmemizi ve Kur’an ı bir bütün olarak anlamamızı emreder. Bir başka deyişle, bir kısmına inanıp bir kısmının hükmü kalkmıştır dersek, ayetleri anlamamızda mutlaka kopukluklar olacaktır. Çünkü Allah Kur’an ın tümüne iman etmemizi ister. Kur’an bizlere yol gösterirken,
(daha&helliip;)
Yobaz: Dini bağlamda; bağnazlığı aşırılığa taşıyan, diğerlerini baskı altına alıp fikirlerini empoze eden. Mecazen; bir fikre, bir inanca aşırı derecede bağlı kalan. Halk ağzıyla; kaba saba, inceliksiz. Sözlüğün “yobaz” kelimesine yüklediği anlamlar böyle. Ben bu yazıda kavramın sadece dini bağlamını işlemeye çalışacağım. 28 Şubat süreciyle oluşturulan medya algısından olsa gerek “yobaz” denince bir çok kimsenin aklına sarıklı, sakallı, cübbeli, tesbihli
(daha&helliip;)
Düşlüyorum. Bembeyaz bir yer. Sigara da yok. Çay da. Sonsuz bir sükut kaplamış yüreğini. Tedirginliğin emaresi yok. Kaygı kilometreleri sıfırlanmış. Zaman ölmüş. Öyle bir mefhum yok. Altından ırmaklar akan bir yer burası. Her bir meyve, her bir yerde. Burada zalim yok. Zulüm de yok. Hasedin cesedi çürüyeli, artırma hırsının köküne kibrit suyu döküleli bin yıl olmuş. Ama zaman yok. Karşılıksızca
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- …
- 35
-