Sevgili Arkadaşlar İnanın bu siteyi hazırlayarak çok yerinde ve büyük bir hizmette bulunmuşsunuz. Yazıların her biri birbirinden güzel ve değerli. Bende sizlerle kısa bir konuyu paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz dünyamızın pek çok yerinde açlık sınırında yaşayan suya ulaşamadığı için hastalıklarla uğraşan yüz milyonlarca insan bulunmakta. Yahu nasıl oluyorda bunca zengin ülke bunca zengin insan bu sahip olduklarından utanmadan rahat bir şekilde
(daha&helliip;)
Ey Yüce Allah`ım, beni de ermiş evliyalarından kıl. Milyonlarca ermiş evliya sana ulaşmayı diledi ve sen onların ruhlarını kendine ulaştırdın. İşte bende öyle bir evliya olmak istiyorum. Bunu Kuran-ı Kerim`de son derece kolaylaştırmışsın. ” Bir tek talebiniz kafidir, bunun için yapacağınız şey sadece bunu benden dilemektir” diyorsun Yarabbi! İşte diliyorum Yüce Allah`ım. Ben ruhumu sana ulaştırmak ve senin ermiş Evliyan
(daha&helliip;)
DİLİ İLE söyleyemediğini işaret diliyle anlatan on yaşında küçük bir kız çocuğu; adı Sàre. Sàre… Barışın rüyasını görür her gece, telefon direklerinden duyulmayan umudun türküsünü duyar, hüzün selinde boğulur küçük yüreği. Güçlü ve derinden sözleri vardır. Beden dili ile söyler acısını, konuşamaz süslü cümleler de kuramaz, anlamaz bizim dilimizi, aynı gözlerle bakamaz hayata, aynı tatları alamaz, gülmeyi hiç bilmez, kıştadır
(daha&helliip;)
Zaman Gazetesi yazarı Sayın Hekimoğlu İsmail in 31 Ocak tarihli köşe yazısını okuduktan sonra, günümüz de İslam inancının kimler tarafından ve ne şekilde yönlendirildiği geldi aklıma. Yazının başlığı Müstakiller yani hiçbir yere bağlı olmayanlar anlamını taşıyordu. Yazının tamamını okuduğumda bir yere bağlı olmayan tabiri caizse tahsilli, eğitimli bazı kişilerin yalnız tenkitten başka bir şey bilmedikleri, fayda yerine yalnız tenkitte bulundukları
(daha&helliip;)
Son Davos zirvesi, İsrail`in Filistin`de yaptığı zulüm karşısında tepkilerin dile getirildiği bir buluşma oldu. Çocukların öldürülmesi, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamadıkları şartlarda yaşamak zorunda kalması tepki gösterilmesi gereken bir durum gerçekten. Ancak şunu da hatırlamak gerektiğini düşünüyorum: Zayıfların ezilmesi, güçlülerin sadece daha iyi koşullar elde etmek için onların imkanlarını, kaynaklarını haksız yere tüketmesi sadece Gazze`de değil, dünyanın her yerinde yaşanagelen bir
(daha&helliip;)
Yeni Şafak Gazetesinin köşe yazarlarından Sayın Hayrettin Karaman`ın 25 Ocak tarihli yazısını okuyunca doğrusu nasılda bazen, iyice düşünülmediğinde sanıya iman ederek, inanç temellerimizin ne derece yanlış yönlendirildiğini daha da iyi anladım. Rahman doğruya ulaşmak isteyenleri Kuranın ipine sarılın diye bizleri davet eder, ama bizler ne yazık ki bu kitabı okusanız da anlayamazsınız diyenlere inanıp, okumadığımızdan o kurtarıcının da ipine böylelikle
(daha&helliip;)
RAHMAN VE RAHİM ALLAH ADIYLA İmanlı vatanlar, sünnetullah gereği zaman zaman samimiyet imtihanına tabi olmuşlardır. Bu konuda tarih, ilahi hükümleri tahrif etme, ortadan kaldırma amacı güden birçok soykırım, zulüm ve işkencenin kanlı sayfalarını taşır. Mushafların Özbekistan’da toplatılıp yok edilmesi, Irak’ta tank paletleri ve Haman (zalimin zulüm emrine itaatkar zalim ve isyankar komutan, memur vb) postalları altında ezilmesi, Hindistanlı Müslümanlara küfürle
(daha&helliip;)
dostlara selam olsun! eykardeşim Allahla konuş onun seni duyduğuna iman etmişsen zaten sana cevap vermiştir yaradılış olarak ottan fakın yok ama yaradılış gayene melekler bile secde etmekte dağı kaldırmaya kalkma dağın altında kalırsın alemlerin Allahın katında zerre bile olmadığına iman etmişsen dağları serçe parmağınla kaldırırsın ey materyalist Allah rakamları akıl hazinene ürün eyledi çadırını iyi kurasın diye sen ne yaptın
(daha&helliip;)