Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki Müslümanlar asla bilimden korkmamalı, bilimi ötelememeli, aksine bilimsel faaliyetlere yönelmeli, bilimi sahiplenmeli ve bilimsel bulguları yaratanın ayetleri olarak görmelidir. Zira inananları bilime; evreni, yeri göğü, insanı, hayvanı, bitkileri, varoluşu, yaratılışı araştırıp incelemeye yönelten zaten Kur’an’ın kendisidir. Bunu yapmamak ilahi bir buyruğa karşı gelmenin yanında Allah’ın insanlara bahşettiği en değerli hediyelerden olan “aklı” kullanmamak anlamında da
(daha&helliip;)
Kuran’ın indirilişinden bu yana yaklaşık 1400 sene geçti. Bu süre zarfında Kuran hakkında çok yoğun tartışmalar yaşandı ve günümüzde de yaşanmaya devam ediyor. Görünen o ki kıyamete kadar da devam edecek… Maalesef Kur’an’ı yanlış anlayan ya da yanlış yorumlayanlar sadece ona inanmayanlar olmadılar. Kuran’a ve islama inandıklarını söyleyen pek çok kimse de bilerek ya da bilmeyerek, şuurlu ya da şuursuzca
(daha&helliip;)
KUR’AN’DA YARATILIŞ VE EVRİM-2 Bir önceki yazımda “evrim”, “evrim teorisi” ve Kur’an konusuna kısa bir giriş yapmış ve Allah’ın, yaratışı, imtihan gereği “sünnetullah” denilen ve insanların yanlışlıkla kudret ve ilim gibi ilahi vasıflar atfederek “tabiat, tabiat kuralları ya da doğa ana” vb. isimlerle isimlendirdikleri sebepler silsilesine bağlamış olduğundan bahsetmiştim. Fakat yanlış anlaşılmasın bu yazım hali hazırdaki “evrim teorisinin” doğruluğunu ya da Kur’an’ın
(daha&helliip;)
KUR’AN’A GÖRE YARATILIŞ VE EVRİM-1 Belki birkaç yazıdan oluşacak bu uzun konuyu ele almadan önce şu hususları belirtmekte yarar görüyorum. Birincisi; “evrim teorisi” adı üzerinde, bir teoridir ve bilimsel bir teoridir. Kendi alanında kalıp bu teori üzerinden dine karşı bir felsefe yapılmadığı müddetçe teorinin varlığının ve doğruluğunun ispatlanmaya çalışılmasının inanç adına hiçbir negatif yönü yoktur. Sorun “bilim” den değil “bilimci”
(daha&helliip;)
Boşlukların Tanrısı “God of the gaps” Argümanı Sünnetullah ve Evrenin işleyişi Bu argüman İngilizce’de “God of the gaps” (Boşlukların Tanrısı) diye bilinir. Argümana göre, insanlar bilim yoluyla açıklayamadıkları, yani “boşlukta” kalan doğa olayları için “Allah’ın işi” demekte, ancak bilim ilerledikçe boşluklar dolmaktadır. Bilim bir gün her şeyi açıklayacak, böylece hiç boşluk kalmayacak, ateizm tam egemen olacaktır.” Ateizmin iddiasına göre eskiden
(daha&helliip;)
Bir önceki yazımızda Kur’an’da Âdem konusuna değinmiş ve onun yeryüzünde halife oluşunun “bilmek ve öğrenebilmek” kavramları ile olan ilişkisinden bahs etmiştik. Şimdi gelelim Kur’an’da bilgi ve bilginin kaynakları konusuna: Aşağıdaki ayetler Allah’ın sorumluluk sahibi olan insanların öğrenme yeteneğine vurgu yapmaktadır. Zira potansiyelinde anlama, kavrama, öğrenme kabiliyeti olmayan bir canlı hiçbir şey öğrenemez. … İnsana bilmediğini öğretti. 96/3-5 Ve Âdem’e isimlerin
(daha&helliip;)
Kur’an’a göre; ilahi teklife muhatap olma sonucunu doğuracak olan “benlik, akıl, zekâ, duygular ve özgür irade” potansiyeline sahip “insan” bilgi sahibi olabilecek, öğrenebilecek[1], kavrayabilecek, konuşabilecek, kendini ifade edebilecek[2] şekilde donatılıp, geliştirilip tekâmülünü/gelişimini tamamladıktan sonra[3]; ona araştırma, inceleme eğilimi verilmiş ve bu öğrenebilme/zeka/kavrama/anlama/beyan etme/konuşma yeteneğine binaen yaşayan diğer canlı türlerinden ve önceki ümmetlerden sıyrılıp[4], seçilerek[5] halife olarak yeryüzüne tayin edilmiştir. [6] Bu
(daha&helliip;)
Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen/akletmeyen/aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir. (Enfal suresi 22. ayet) …Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. (Yunus suresi 100. ayet) Akla, ilme, düşünmeye Kur’an kadar vurgu yapan hiçbir semavi kitap yoktur. Kur’an taklidi bir imanı değil bilakis akla dayanan, düşünerek, bilinçli bir eylem olarak edinilen imanı kabul eder. Bu nedenle zaten imanın olmazsa olmaz
(daha&helliip;)