“Ne Kadar da Benziyor Sözleri” Susmak geldi içinden. Susamadın. Anlatabilirim diye düşündün. Sen anladıysan herkes anlar ZANnettin. Anlatamadın. Göstermek istedin, bakın güneş orada. Avuç avuç balçıklarla koşuşturdular. O kadar meyilli ki insanoğlu hizipleşmeye, ne desen seni de hizipçi sandılar. O kadar benziyor ki sözleri birbirine, şaşırmamak elde değil… Ayetleri bir bir okuyorsun, sana ve birbirlerine karşı duruşlarındaki sözlerinde… Onlarsa
(daha&helliip;)
Bugün İslam dünyası zihni bir kargaşa, kavramsal bir karmaşa, epistemolojik bir sorun yaşıyor. Dinin kaynağı ve uygulaması alanında felsefi olarak çözmesi gereken birçok sorunla karşı karşıya. Bu sorunlar çözülmedikçe İslam ümmetinin birliği hayal gibi duruyor. Tarihten beri itikadi, felsefi, mezhepsel bölünmeler kaygan bir zeminde yuvarlanan bir kartopu gibi bütün sorunları iç içe koymuş, girift bir hale getirmiş, içinden çıkılmaz bir
(daha&helliip;)
“Sevan Nişanyan ve Suçu Hakkında” Dilbilimci ve yazar Sevan Nişanyan hakkında peygamberimize hakaret ettiği iddiasıyla “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan mahkûm edildiğini medyadan duymuşsunuzdur. Bu yazımda bu konuda oluşan fikirlerimi sunmaya çalışacağım. Fazıl Say’la ilgili söylemleri de hemen hemen bu kapsamda görüyorum. Mahkeme kararından haberim olduğunda her Müslüman gibi ben de “Nişanyan acaba nasıl hakaret etmiş”
(daha&helliip;)
“Yoksa Halen Üretim Tezgâhında mıyız?” Kuran’da Allah bize bu dünyada nasıl olmamız, nasıl davranmamız gerektiğini enine boyuna ve açık seçik anlatıyor. Doğru olun, dürüst olun, yardım edin, bağışlayın, sizinle savaşanlarla savaşın ama vazgeçerlerse affedin, okuyun, öğrenin, bilenle bilmeyen bir değildir bilen olun, lütuf sonsuzdur malı yığmayın, ilmi ve hikmeti öğrenin öğretin, koruyucu olun, gelip geçici dünya hayatını değil ebedi hayatı
(daha&helliip;)
“Makul Sorulara Makul Cevaplar Vardır” Yeryüzünde her yerde bir din olgusu vardır. Ateistlerin bile! Hatta benim anlayabildiğim kadarıyla ateistlerin asıl sorunu tanrının varlığıyla yokluğuyla değil, algıladıkları tanrının niteliğiyle, bir anlamda din adına yapılan işlerin iyi olması gereken bir tanrıya yakıştırılamaması ile ilgilidir. Ateistler ve yakın görüşlere sahip azınlıklar hariç hemen herkes Allah’ın dininin esaslarını gönderdiğine ikna halindedir. Ama alelade dindarlar
(daha&helliip;)
Son günlerde yine her yerde gül dağıtılıyor ve “salavat-ı şerife” getirilmesi tavsiye ediliyor. Gül dağıtılması, Muhammed Nebi’nin hatırlanması güzel bir şeydir, ama ondan önce hatırlanması gereken Muhammed Nebi’nin getirdiği vahiy/öğretilerdir. Onu ağızla Arapça söylenen ve anlamı bilinmeyen birkaç kez tekrarlanarak, bazen hep bir ağızdan bağırılarak anılmasından önce onu anlamak, onun dünyaya, eşyaya, insana bakışını, Kur’an’ın onu nasıl inşa ettiğini anlamak
(daha&helliip;)
Kişi ve olaylar gerçek değildir ama bu tip durumlar hep yaşanıyor sadece bir örnek vermek istedim.. Günlerden Cumadır ve bir grup kişi toplanıp o gün birkaç saat Kur’an okumak ister: Muhakkak ki Allah bir sivrisineği, hatta onun üstünde olanı da misal vermekten çekinmez. Fakat âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), onun Rab’lerinden bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler (Allah’a ulaşmayı
(daha&helliip;)
Türkçe’de temel dil bilgisi kuralıdır ekleri ikiye ayırırız: yapım ekleri ve çekim ekleri olarak. Mesela, “-cık, -lik, -siz, -ki, -daş” en çok kullanılan yapım eklerindendir. Ayrıca pek bilindik bir yapım eki daha vardır: ‘-cı, -ci’. Bu ek dahil edildiği kelimeye “bir işi yapan”, “bir şeyle uğraşan”, “bir metayı satan” yani “bir şeyin pazarlamasını yapan kişi” manâlarını katar. Bir kaç örnek
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- …
- 79
-