Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 27) Düşünüyorum da bir tükenmez kalemi sonuna kadar kullanarak ufak bir defteri bile doldurmam mümkün değil. Sadece Akdeniz’in yaklaşık 3 milyon km² yüzölçümü olduğunu ve bütün
(daha&helliip;)
Dünya tarihine bakınca insan şaşırıp kalıyor. Dünya tarihi sanki ayrımcılığın tarihi gibi. Hep dışlananlar, hep ezilenler var. Zaman içerisinde kimin ezildiği, daha doğrusu insanların hangi kritere göre ayrıştığı, dolayısıyla da kimin gücü ele geçirdiği değişiyor ancak bu gerçek hiç değişmiyor. Bazen bir grup insan etnik üstünlüğü olduğunu iddia ediyor, bazen mezhepsel üstünlük mevzu oluyor bazen de cinsiyet üstünlüğü. Tarihe şöyle
(daha&helliip;)
Kuran’da pek çok kıssa anlatılır. Peygamberlerin hayatlarından bahsederken, Peygamberler zamanında yaşamış inanan ya da inanmayı reddeden kişilerden de bu kıssalarda bahsedilir. Pek çoğumuz Kuran’ı okurken bu kıssaları çok da dikkatimizi vermeden hızlıca okuyup geçiyoruz sanki. Hani eskilerden anlatılan bir destan, bir masalmış gibi. Oysa bu kıssalardan Kuran’da bahsedilmesinin bir hikmeti muhakkak ki vardır. Allah bu kıssalardaki kişileri, davranışlarını, düşünme biçimlerini,
(daha&helliip;)
ALLAH insanları yaratıp, kendine kulluk konusunda bu dünyadaki hayatları boyunca sınarken Kuran’ın çeşitli ayetlerinde Allah’ın insanlara taşıyamayacağından fazla yük yüklemeyeceği, inananları sevdiği, onlara zor anlarında yardım ettiği ve Allah’ın tüm insanlara adil davrandığı, zulmetmediği belirtilir. Aşağıdaki ayetin de bu konuyla ilgili olup üzerinde düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. 49 – Hucurat Suresi – 7. Ve bilin ki Allah’ın Resûlü içinizdedir. Eğer o,
(daha&helliip;)
İnsan, doğası gereği midir nedir bilmem, hep mutlu olmak istiyor. Hep istedikleri gerçekleşsin, üzüntü, sıkıntı olmasın istiyor. Ama hayat öyle değil. Allah’ın İnşirah Suresi’nde belirttiği gibi “zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka vardır”. Yani hayat zorluklar ve kolaylıklardan oluşuyor. Ne sadece zorluk ne de sadece kolaylık oluyor. Ama dedim ya insan hep kolaylık, güzellik olsun istiyor. Olmayınca da tepki gösteriyor, üzülüyor.
(daha&helliip;)
Uydurulan dinin hayatımıza soktuğu kısıtlamalar saymakla bitmez. Allah’ın koymadığı sınırları hem de din adına koyma yetkisini kendinde görenlerin buna nasıl cesaret edebildiğini anlamak gerçekten zor. Kafalarındaki kültürel ve sosyal sınırlara, kısıtlamalara öylesine esir olmuşlar ki bu kişiler, bu sınırları kimse aşmasın istiyorlar. Tabi bu yolda da atılacak en sağlam adım işi dine bağlamak. Allah böyle emrediyor dediniz mi size inanacak
(daha&helliip;)
“FÂSIK” (kelime anlamı) : Allah’ın emirlerine (Kur-ân’a) karşı zıt hareket eden, günahkar. “MÜ’MİN” (kelime anlamı) : Allah’ın emirlerine (Kur-ân’a) uyan, imanlı kişi. “İnsanlar, sadece “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?” (ANKEBUT Suresi/2) İnsanlar yalnızca “imân ettik , “biz müslümanız” diyerek ve Kur-ân’a uymadan bir şekilde kurtuluşa ereceklerini sanırlar. Oysa ki Allah (c.c) onları FÂSIK olarak nitelendirmekte ve çok net
(daha&helliip;)
Rahman ve rahim Allah`ın adı ile Övme ve övülme alemlerin Rabbi din gününün maliki olan Allah ım sana mahsustur Yanlız sana kulluk eder yanlız senden yardım isteriz Bizi dostdoğru yoluna ulaştır kendisine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayan ve sapmışlarınkine değil Hergün bu duayı okurken, günlük yaşam da yaptığımız işlerde takdir-övgü beklemek, ne derece doğru düşünmeli, yanlız Allah`tan yardım istediğimizi söyleyip
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- …
- 108
-