Kur’an öyle bir kitap ki, aklıyla ondan istifade etmeye çalışanlara, bir şifa, yol gösterici, rehber, aklını kullanmayıp, beşerin sözlerine delil aramak adına, hurafeleri geçerli kılmak için, kelimelerin ardına saklanıp bakanlara da, adeta yoldan çıkarıcı, saptırıcı daha açıkçası niyete, amaca, gönlüne göre hitabeden bir nur, eşi benzeri olmayan bir imtihanın rehberidir. Şimdi sizlere bir ayeti hatırlatmak, daha sonrada bu ayet üzerinde
(daha&helliip;)
Reenkarnasyon (dünyaya bir defadan fazla gelmek) var mıdır? Bunu savunanlar, tek bir yaşamın insanın kurtuluşuna yetmeyeceğini iddia ederek reenkarnasyonun var olması zorunlu bir şey olduğunu söylüyorlar. Kişinin ektikleri bir sonraki yaşamında karşısına ödül veya bedel olarak çıkar. Bu şekilde, örneğin sakat doğan bebekleri de açıklamış olmaktadırlar. Bunlar bir önceki yaşamlarındaki kötülüklerin bedelini ödemektedirler. Buradan da her şeyin adil olduğu sonucuna
(daha&helliip;)
Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Enfal /33 ve daha birçok ayette azap kelimesi geçer. Ve Helak kelimesi Azap kelimesiyle eşdeşmiş /özdeşmiş gibi ele alınır.. İzin verirseniz benim ‘’Helak’’tan anladığımı sizinle paylaşayım. Lütfen konu bütünlüğü netleştirmek amacıyla eksiğim varsa ekleyin yanlışım varsa düzeltin. İLK ÖNCE Helak kelimesini ECELLE-VEFATLA birlikte değerlendirdim. Her toplumun bir eceli vardır. Kesinleşmiş
(daha&helliip;)
Bu ayet ise çok önemlidir ve çok açıktır ki Allahu Teala meleklerine ben “bir halife” yaratacağım buyurmakta ve hiçbirşeye itiraz etmediklerini bildiğimiz melekler bunu anlayamamakta ve “yeryüzünde fesad çıkaracak ve orda kan dökecek birini mi yaratacaksın” demektedirler. Burda değinmemiz gereken başka önemli hususlarda vardır. Allahu Teala “arz”da yani Dünya’da bir halife yaratacağını buyurmaktadır, halbuki Hz. Adem(A. S. ) daha Cennetten
(daha&helliip;)
Hz. Adem(A. S. ) ile ilgili bir yazı yazmak hem Hz. Adem(A. S. )dan öncesiyle ilgili hem Hz. Adem(A. S. )’in yaratılışını ve hemde Hz. Adem(A. S. )dan sonrasını yazmayı gerektirdi. Yüzeysel bir yazı bile yazılsa Hz. Adem(A. S. )ın önemi ve farklılığından dolayı bu hususlara yine de kısa bile olsa değinilmesi gerekir, çünkü bu konular Hz. Adem(A. S. )
(daha&helliip;)
İslam dini, yaratan ile yaratılanların arasındaki ilişkinin doğruluk, hak ve adalet üzerine kurulmasına dayanır. Kur’an’a göre hak ve adalet kişisel ilişkilerden, devlet yönetimine kadar her alanda hassasiyetle gözetilmesi gereken bir ilkedir. Adil olmak, adaletten ayrılmamak, adaleti korumak Allah’ın emridir. Adeletin olmadığı yerde barış, güven, huzur, başarı, mutluluk olmaz, yani; İslam olmaz. Adil olmayana iman sahibi, adaletten uzak bir topluluğa İslam
(daha&helliip;)
Bugün sizleri üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim ayet ise, Aliimran suresi 79. ayet olacaktır. Bu ayeti özellikle seçmemin bir nedeni var. Çünkü Allah da çok önemli bir konuda, hatta günümüzde yaptığımız büyük bir yanlışa işaret ederek, elçisinin görev ve sorumluluğu hakkında dikkatimizi çekiyor ve bakın bizlere neler söylüyor. Aliimran 79: Allah`ın vahiy, sağlam muhakeme ve peygamberlik bağışladığı hiç kimsenin bundan
(daha&helliip;)
İbadetlerimizi yapmamız, Kur’an hükümlerine uygun yaşamamız bazı beşeri kuralları, kabülleri yerine getirmemize bağlı olamaz. “Dinimizi yaşamamız ancak bazı beşeri kurallar aracılığıyla mümkündür” düşüncesi asla kabul edilemez. Dinin uygulanmasını, yaşanmasını bir takım beşeri kuralları yerine getirme şartına bağlamak, “ancak bu kurallar aracılığıyla dindar olunabilir” demek, o kuralları koyanları ve o kurallara uyanları şirke batırır. Yaratanla, yaratılanın arasına giren veya konulmaya çalışılan
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- …
- 108
-