Allah bütün insanları İslam fıtratı üzerine yaratmıştır. Ancak şeytan, bu onurlu fıtratı bozarak insanların basitleşmelerine ve dünyaya meyilli yaşam sürmelerine vesile olmuştur. Bu dünyevi esaretten kurtulmanın tek yolu hak dini yaşamaktır. İnsanlar yalnızca İslam’ı yaşayarak sağlıklı bir akıl, ruh ve bedene sahip olabilirler. Cahiliye karakterinin görüş, düşünce ve yaşam tarzını red ederek bütün dünyevi zincirlerden kurtulan insan, hür düşünüp doğruyu
(daha&helliip;)
İşte sana O kitap, şüphe, kuşku-çelişki-tutarsızlık yok O’nda. Bir klavuzdur O. (Bakara-2) Biz bu kitapta-Kur’an’da herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık, ne fazla yaptık.. (En’am-38) Yemin olsun, biz sana açık-seçik ayetler indirdik.. (Bakara-99) Yemin olsun, biz açık-seçik bilgiler veren ayetler indirdik.. (Nur-46) Bu kitab’ı indirdik ki her şey- herkes için açık açık- ayrıntılı–anlaşılır bir klavuz, bir rahmet, müslümanlara bir müjde
(daha&helliip;)
Bizler hayatımızı nasıl sorgusuz, düşüncesiz ve hesapsız yaşıyorsak, inancımızı ve dinimizi de ne yazık ki genelde aynı düşünceyle yaşıyoruz. Hayata atıldığımız, ailemizi kurduğumuz günden itibaren kurulmuş bir çalar saat gibi yaşıyoruz ömrümüzü. Beş yıl sonra arabam olmalı, on yıl sonra evim der; her beşer onar yılın planını yaparız kendimizce. Unuttuğumuz şey ise, sanki birisinden o yıllara ulaşacağımızın garantisini almışız gibi
(daha&helliip;)
Son yüzyıllarda bilim dünyasında din – bilim ilişkisi konusunda sıkça rastladığımız yaklaşımlardan biri de gerek evrendeki makro oluşumlar konusunda olsun gerekse mikro düzeydeki oluşumlarda olsun gerekse canlı organizmaların işleyişi konusunda bilgimiz arttıkça Tanrı’ya ya da bir Yaratıcı’ya olan ihtiyacın azalacağı yönündeki görüştür. Bu yaklaşıma göre örneğin; Güneş sistemindeki gezegenlerin ve gezegenlerin etrafında döndüğü yıldız olan Güneş’in hareket kanunlarını matematiksel olarak
(daha&helliip;)
Kuran’da dünyamızın da bir sonu olduğu söylenir. Dünyamızın sonu ve bundan sonra başlayan süreç “saat” veya “kıyamet” olarak tarif edilir. Kıyamet alametlerinden kasıt da bu oluşuma yakın zaman diliminde olacak olaylardır. Dolayısıyla bu olayları görmek kıyametin yakın olduğunun habercisi olacaktır. Kuran’da olmayan izahların halka nasıl yutturulduğunu ve din adına uydurulan hurafeleri gösterebilmek için bu bölümde “Kıyamet Alametlerini” işleyeceğiz. Kıyamet alametlerini
(daha&helliip;)
Çevremizde dinle ilgilenen insanlarla konuştuğumuzda haramlar, helaller ve bunların nasıl belirleneceği yani haramların, helallerin kaynağının ne olması gerektiği konusunda bazı insanların görüşlerinde bir muğlâklık bazılarında ise keyfiyetçi bir tavır görüyoruz. Yani bahsettiğimiz kişilerden bazıları haramların, helallerin, yani aslında dinin, kaynağı konusunda tam bir fikir sahibi değiller. Haram ya da helal olarak bildikleri pek çok şeyin gerçekte kaynağının ne olduğunu bilmemekteler.
(daha&helliip;)
Namaz, Allah CC nun tüm müslümanlara buluğ çağından ölünceye kadar yapılmasını emrettiği bir ibadettir. Bu ibadeti diğerlerinden ayıran birçok özelliğin yanında en önemli özelliği günde belirli vakitlerde ve ölünceye kadar tekrar edilen kesintisiz bir ibadet olmasıdır. Bunun hikmeti vardır diyerek kenara çekilmek akıllı bir müslümanın söyleyeceği söz değildir. Allah CC herşeyi ama herşeyi bir sebep sonuç ilişkisi içinde yaratmıştır. Anlamsız
(daha&helliip;)
Değerli arkadaşlarım günümüzde söylenilen ve inanılan bir inanç var ki, ne yazık ki buna inandığımızda Kur’anın birçok ayeti neredeyse devre dışı kalmakta ve anlatılan anlamların dışına çıkartılmaktadır. Bu düşünce ayetlerin nüzul (iniş) sebebini bilmeden ayetin ne söylediği anlaşılmaz düşüncesidir. Şimdi lütfen Rabbin Kur’andaki onlarca ayetini hatırlayalım ve bunlar üzerine düşünelim. Rabbim “ben her şeyden nice örnekler verdim ve sizlere apaçık
(daha&helliip;)