Hikmetimizi Neden Kaybettik?

Hikmetimizi neden kaybettik? Hikmetle gelen Nebi-Elçimiz olduğu halde, Hikmeti neden Antik Yunan da yada Antik Mısırda, Uzak doğu da aradık?!! Neden, Nebi-Elçilerin hikmetli davetine icabet edenler az bir topluluk olmuş? Ayrıca, Vahiy kaynaklarına, Kitap’lara neden farklı bakış açılarıyla yaklaşıyoruz?Kitap’ları, kaç türlü bakış açısıyla okumak mümkün?

Vardığım sonuç: ALLAHIN VARLIĞINI DELLİLENDİRMEYE ÇALIŞANLAR- ALLAH/EVREN/İNSAN  İLŞİKİSİNİ “ÖZ”DEŞ- VAHDET- VUCUT BAKIŞ AÇISIYLA YAKLAŞANLAR –SADECE SEZGİSELCİLİĞİ YADA AKLI ÖNE ALANLAR KÂİNATI-VAHYİ-AYETLERİ NASIL OKURLAR? İnsanoğlu, “somut” ELLE TUTULUR  varlıklara daha çabuk inandığı ve “Somutlaştıramadığı bir şeye inanma güçlülüğü çektiği için elle dokunup, duymadığı, , koklamadığı bir İLAH’a inanma güçlüğünü sürekli çekmiş… Bu sebeple farklı, “İNANÇLAR/felsefeler” … Türetmiş.

Beşer olan Neb-Elçileri, yada kendilerini “elle tutulur “bedenlenen “ilah” formunda görmek istemiş/göstermiş, Allah’ın, kendileriyle de konuşmasını istemiş vs. “Soyut-somut ” nesneleri –kavramları somutlaştırarak ” Allah- Varlık- Evren-Resul – İnsan, ilişkisini gerçek mana da veya mecazlaştırarak semboller türetmiş, GÜL, GÜNEŞ, AY, TAKIMYILDIZ, OKYANUS, ATEŞ” “AŞK- SEVGİ, HAVA, GÜÇ” ,” US/AKIL/MATEMATİK(SAYILAR, GEOMETRİ) “İLE VARLIĞI ANLAMAYA -ANLAMLANDIRMAYA bu nesneleri sembolleştirerek manalar yükleyerek Kendilerini veya Nesneleri  İlahlaştırmış nesilden nesile sır bilgisi olarak aktarmış…

Nihilizm/Yokluk/Hiççilik felsefeleri de aynı de mantığın ürünü….Somutlaşan İlah/lar…Nur/IŞIK, RUH/ /ENERJİ gibi Kavramlarla türlü felsefeler türetmiş, Allahın İnsanda hulul edebileceğini yada Kendinden bir parçayı insana verdiğini savunabilmiş… Bu sebeple, Allah’ın varlığını somutlaştırmak isteyen insanlar için,”Put”ların, varlığı çok önemli ve gerekli. Kimse, bizim bildiğimiz manada o putlara taş, tahta, yıldız, gezegen,vs, diye bakmamış-tapmamış onlara yüklenilen misyona- sembole- anlama tapmışlar, inanmışlar bu saye de Mezarlardan , ağaçlardan, yıdızlardan, taşlardan, gezegenlerden – vs. medet ummuşuz….Bu sebeple, “Tevhid”, inancı oturmamış -Görünmeyen bir İlaha inanma zorluluğu çeken – teslimiyetin önemini kendinde tam olarak oturtamayan kişi / lerin yaradılışı-Kainatı okuması farklı olacaktır… –

Sınava tabi tutulduğunu bilerek, Allah’ın EMİRLERİNİ titizlikle yerine getirmeye çalışarak yaradılışı varlığı, kâinatı farklı okuyacaktır.

Hiç kimse onun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz!
(İhlas-4)

Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır, Fâtır’dır O. Size, benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde üretiyor sizi. O’nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince görendir O.
(Şura/11)

Kısaca,

1-Vahdeti- vucut bakış açısıyla Kainatı-Kitabı okuyanlar, kainatı -kitabı okuyacak fakat kendilerine göre yorumlayacaklardır….
2-Allahı, kâinatı yaratan sonra tahtına oturan bir varlık olarak algılayanlar kişiler. Sisteme – Astrolojiye ULÛHİYET VEREREK – HERŞEYİN SEBEBİNİ –KADERİNİ (siryusyenler gibi) ulu varlıklara görev yükleyerek, Yönetimde hak sahibi olduklarını iddia ederek, yaşanan tüm olayları, uğurlu-uğursuz günleri, Karakter tahlillerini vs hepsinin bağını astrolojiyle ilişkilendirecek bu sayede sistemde kendine yer edinecektir.
3-Bilim insanları “yasalar”a bu misyonu yükleyerek , yasaları genelleştirerek, Allah’ın sanatını okurken, yasaları yüceltecektir. Yasalardan yola çıkarak insan davranışlarına müdahale edecek onları yönetecek bu dünyada çıkar sağlayacaktır….Sadece bir yasayı örneklendireyim: Herşeyi kudret elinde dağılmadan tutan Allahtır. Bilim insanlarına göre,” Pauli dışlama etkisiyle” kâinat dağılmadan ayakta durmaktadır.

Herkes, Monoblok/vahdet bir yapıya inanmış fakat Monoblok yapıya kendi istediği gibi bir anlam yüklemiş ve sisteme uyarlamış…Tekelciler-sistemi tekellerine alan ve anlatan kişiler için görmedikleri bir Allaha inanma ve güvenme zorunluluğu doğacağı için üstelik her şeyin yaratıcısı-idarecisi Allah olduğunu kabul etme zorunluluğu doğacağı için üstelik sistemde kendilerine verdikleri makam-saltanat sallanacağı için sürekli davete kulaklarını kapatmışlar…Nebi- Elçileri- ya öldürmüşler yada yalanlamışlar/red etmişler…Tekelciler, Halkın, dugularıyla oynamışlar-sömürmüşler onları gütmüşler hala gütmeye devam ediyorlar…Sınavın varlığının , emir ve yasakların anlamının üstü örtülmüşler, kendilerince “Haram”lar belirlemişler…Bu sebeple, Görmediği, Allaha teslim olan kişi vahyi-sistemi farklı okur….


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Leave a reply

Name (required)

Website