Mehdilik ve Deccaliyet Konusu Üzerine

Mehdilik ve Deccaliyet Konusu Üzerine

Mehdi, kıyamet alametleri içinde en popüler olan, hakkında en çok hadis uydurulan ve en çok istismar edilen karakterdir. Hadisler kullanılarak oluşturulan bu karakterin, sonuna yakın dünyaya geleceğine, herkesi yenip dünyaya hâkim olacağına, daha sonra gelecek Hz. İsa ile buluşup dünyayı yöneteceğine, bunları gerçekleştirirken ise Deccal ile savaşacağına inanılır. Hadislere göre Mehdi kadar, Mehdi’nin talebeleri de üstün yeteneklere sahip sıra dışı kişilerdir. Tüm bu yeteneklere sahip olabilmek, kendi şeyhinin veya kendi liderinin Mehdi olduğunu ispat edebilmek için binlerce hadis uydurulmuştur. Bu yüzden Mehdi’nin dış görünüşü hakkında, yapacakları hakkında, çıkacağı yer hakkında birbiriyle çelişen birçok hadis vardır. Mesela bir hadise göre Mehdi Şam’dan çıkacakken, diğerine göre Kufe’den, bir diğerine göre İstanbul’dan, bir başka hadise göreyse Medine’den çıkacaktır. İlk nesiller kendi şeyh veya liderlerini Mehdi ilan etmek için o kadar çok hadis uydurmuşlardır ki sonraki nesillerin hadis uydurmasına gerek kalmamıştır. Bu nesiller de kendi liderlerine uyan hadisleri doğru kabul etmiş, diğer hadisleri yorumla saptırmış veya yalanlamışlardır. Örneğin liderleri küçük burunluysa, “Mehdi küçük burunludur” hadisini kabul etmişler, Mehdi’nin gaga burunlu olduğuna dair hadisleri göz ardı veya inkâr etmişlerdir. İslam âleminde Mehdi enflasyonu yaşanmıştır. Şu anda Mehdi sanılan bir dini grup lideri var mı şeklindeki bir soruya vereceğimiz cevabımız “Acaba kaç grup kendi liderini Mehdi sanmıyor?” şeklindedir.

HER TARAF MEHDİ KAYNIYOR

Gerek Türkiye’deki, gerek İslam âlemindeki gelenekçi cemaatleri iyi tahlil etmemiz için Mehdilik olgusunu iyice kavramamız gerekmektedir. Biz, Türkiye’deki, bizce en büyük olan on geleneksel İslami cemaati bir kenara yazdık ve sonra bunların hangisinin şeyhini, liderini Mehdi zannettiğini araştırdık. Sonuçta çoğunluğun kendi şeyhini, liderini Mehdi sandığını gördük. Bu da gerçek manada İslami cemaatleri kavramak için Mehdiyet olayını bilmenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. (Unutmayın ki cemaatlerin büyük bir kısmı Mehdiyet konusunda açık konuşmaz. Bu konuyla ilgili bilgileri kendi içine girenlere bile hemen açıklamazlar. Birçok cemaatte bu bilgileri açıklayan, şeyhin kendisi değil, onun en yakın halkası olmaktadır.) Hadislerde Mehdi’nin kendisinin bile Mehdi olduğunu söylemeyeceği de nakledilir. Cemaatler bu hadisi, liderlerinin Mehdiyet’ini gizlice, kulaktan kulağa, basının ve diğer kuruluşların önünde belli etmeden yaymalarının daha iyi olduğuna işaret kabul ederler. Mehdiyet bir cemaate büyük bir kuvvet verir. Liderinin, 1400 yıl kadar önce tarif edilen, bazı Peygamberler ile eşit üstünlükte olan, dünyaya hâkim olacak kişi olması, bu liderin müritlerinde çok güçlü bir bağlılık oluşturur. Bu bağlılıkla müritler tüm enerjilerini, tüm paralarını, tüm olanaklarını şeyhin eline teslim ederler. Şeyhin hiçbir lafını tartışmayı bile düşünemezler. 1400 yıl önce hadislerle müjdelenmiş, “dünyayı fethedecek Mehdi”ye karşı gelmek kimin haddine düşmüştür? Liderini Mehdi diye yüceltenler, “Mehdi’nin değerli talebeleri” olarak 1400 yıl önceki hadislerde müjdelendikleriyle uyutulurlar. Mehdi’nin halife olacağına dair izahlar, bazı gruplarda, grup liderinin ayaklanma, darbe gibi organizasyonlarla halifeliğe oturtulması gerektiğine dair planları da düşündürmüştür. İslam tarihi, kendini Mehdi sanıp ayaklanmalar çıkartmış ve yüzlerce kişinin ölümüne sebep olmuş şizofrenlerin örnekleriyle doludur.

HUMEYNİ’NİN MEHDİLİKTEN GELEN GÜCÜ

Şiilikte Mehdilik konusu imanın şartlarındandır. Şiilikteki bu konuya atfedilen önem Sünniliktekinin de üstündedir. Mehdi’nin hicri 256’da doğan Hasan Askeri’nin oğlu Muhammed olduğu, ortadan kaybolduğu ve günü gelince meydana çıkıp vazifeyi alacağı inancı Şiiliğin temel inançlarındandır. Şu anda hicri 1400’lü yıllarda olduğumuz düşünülürse; Şiilerin temel inancına göre Mehdi, 1100 yıldan fazla bir süredir bizimle saklambaç oynayan bir kişidir. Şii yönetimleri ve İran devrimini tahlil etmek için de Mehdilik konusunun bilinmesi çok önemlidir. Şiilere göre Mehdi ortaya çıkıncaya kadar onun vekilleri hüküm sürecektir ve vekillere itaatsizlik, Mehdi’ye itaatsizliktir, Mehdi’ye itaatsizlik ise Allah’a isyandır. Ayetullah Humeyni de Mehdi’nin bir dönemdeki vekili kabul edilmekteydi. Böylece Ayetullah Humeyni, halkı kontrol edecek ve yönlendirecek kuvveti Mehdi vekilliğinden aldı. Humeyni’ye -Mehdi’nin vekiline- itaat Şii inancında farzdı. İran devriminde, halkın bölünmeden, tek kaynaktan, büyük bir bağlılıkla idare edilip ayaklanmasının altında da Mehdiyet inancı vardır. Yani yakın tarihte önemli yeri olan Şii-İran devrimini iyi anlamanın yolu da Mehdiyet konusunu iyi analiz etmekten geçmektedir. Şiilikte, Sünnilikteki binlerce Mehdi’ye karşı tek bir saklambaç oynayan Mehdi vardır fakat bu Mehdi’nin Humeyni gibi vekilleri bile sırf bu vekâletten dolayı ihtilal yapacak gücü ellerinde bulundurmuşlardır.

ÖLÜ DİRİLTEN DECCAL

Deccal ise Mehdi’nin savaşacağı kişidir. Şeyhlerini Mehdi ilan edenler, şeyhlerine karşı çıkan veya şeyhlerinin yaşadığı devirde karşı fikirlere sahip olan kişileri Deccal ilan edivermişlerdir. Mehdi’ye hizmeti ibadet sananlar, Deccal’in ordu veya fikir sistemiyle savaşı da ibadet sayarlar. Hadislerde bir Mehdi, bir Deccal tarifi varken; on binlerce kişinin Mehdi ve onlara karşı on binlerce kişinin Deccal ilan edilmesi, konunun nasıl zıvanadan çıktığını gösterir. Deccal hakkındaki hadislerde Deccal’in sahte cenneti ve cehennemi olduğu, ölüleri dirilttiği, alnında kâfir yazdığı, kör olduğu, yeryüzünde gelmiş geçmiş en büyük fitne olduğu anlatılır.

Kuran’ın Mehdi ve Deccal hakkında ne dediğinin cevabı koca bir hiçtir. Yani Kuran’da tek bir ayette bile geçmeyen bu karakterler yüzünden binlerce Mehdi’nin peşine düşülmüş ve bunların düşmanları Deccal diye lanetlenmiştir. Binlerce kişinin kanı dökülmüş, adeta bir “İslam mitolojisi” oluşturulmaya çalışılmıştır. Her devirde gelecekmiş gibi beklenen Mehdi, kişileri tembelliğe itmiş, birçok Mehdi bekleyicisi kendi ürettikleriyle kurtuluşu arayacaklarına, kurtuluşu gelecek Mehdiler’den ummuşlardır. Ayrıca mezhepçiler, içinde bulundukları zayıf, hükmedilen, bilimsel olarak geri durumun günahını da kendilerinde arayıp kendilerini düzelteceklerine, uydurma Deccaller’e suçu yükleyip kurtulmuşlardır.


About the Author
Author

Editor 1

Leave a reply

Name (required)

Website