Dine yöneltilen eleştirilerden biri, “Bu kocaman evrende Tanrı, bir nokta bile etmeyen insanı neden dikkate alsın, o halde din yalandır” şeklindedir. Oysa evrenin büyüklüğü ile insanın küçüklüğü arasında kurulan bu mantığın dayandığı bir temel yoktur. Yani “Eğer Tanrı kocaman bir evren yaratmışsa, insanı dikkate almaz, insana din göndermez” diyemeyeceğimiz gibi “Eğer Tanrı kocaman olmayan bir evren yaratmışsa, insanı dikkate alır,
(daha&helliip;)
Birçok işin içinde döner dururuz ve birçok zaman içinde olduğumuz kargaşa adeta zihnimizi uyuşturur ve gafletle dolu başımızı iki elimizin arasına alıp da kısa bir süre bile hayatımız üzerine düşünmeye vakit ayırmayız. Hayatımızın üzerine düşündüğümüzde ise gerçekten ne yaparsak anlamlı olacağı sorusu karşımıza çıkar. Ölüm korkusu, acı çekme korkusu gibi diğer bir korku da anlamsız bir hayat yaşama korkusudur. “Ne
(daha&helliip;)
İnsan hiç düşünmez mi? İnsan hiç düşünmez mi neyi vardı ki kaybedip üzülüyor? İnsan hiç düşünmez mi ne getirdi ki kaybediyor? İnsan hiç düşünmez mi ne yarattı ki yok oldu? İnsan hiç düşünmez mi ne aldıysa buradaydı. Ve insan hiç düşünmez mi ki ne verdiyse buradaydı. “İnsan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi düşünmez mi?” (Meryem Suresi,
(daha&helliip;)
Şöyle iki soru soralım: Birincisi, Kuran’da en özel yeri olan hayvan hangisidir? İkincisi, dünyamızda en özel yeri olan hayvan hangisidir? Bu iki soruya cevap vermek için, öncelikle, hangi kriterle Kuran’da “en özel yeri olan hayvanı” seçtiğimizi ve daha da zor olarak dünyadaki milyondan fazla sayıdaki hayvan türünden hangi kriterle “en özel yeri olan hayvanı” seçtiğimizi ortaya koymamız gerekir. Elbette ortaya
(daha&helliip;)
Bu yazıda, Kuran’ın cahiliye şiirinden (Kuran vahyedilmeden önceki Arapların şiirlerinden) etkiler aldığına dair iddialara cevap verilecektir. Bunun cevabı öncelikle şudur: Kuran’ın vahyedildiği dönemde, Kuran’ın muhataplarının önemli bir bölümü cahiliye şiirini çok iyi bilen kişilerdi. Bunlardan birçoğu Peygamberimizin Allah’ın elçisi olduğu iddiasına itirazlar getirmeye çalıştılar; Peygamberimize “deli” veya “sihirbaz” denmesi gibi suçlamaları ve bunların cevaplarını Kuran’da görüyoruz. Eğer Kuran’la cahiliye şiiri
(daha&helliip;)
Kuran’ın evren hakkındaki öğretisi üç temel esasa dayanır. Birincisi, onun bir düzen olması (4 İnfitar 82/7-8, Ra’d 13/4, Enbiyâ 21/22-23.); İkincisi, gelişen ve büyüyen canlı bir düzen olması (Zâriyât 51/47) ve üçüncüsü de onun beyhude bir oyun alanı (Duhan 44/38-39, Yunus 10/5) olmayışıdır. Allah bir şeyi yarattığında ona varlık kanunlarını, gelişimi için gerekli imkânları ve fiziksel güçlerini de hemen yerleştirir.
(daha&helliip;)
Şüphesiz, yeryüzündeki hareket eden canlıların Allah katında en kötüsü, aklını işletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. (Enfal Suresi, 22) Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır. (Yunus Suresi, 100) Allah’ın yolu akıl ve vicdan yoludur. Allah’ın beğenmediği canlı tipi, gerçeğe karşı sağır olan ve aklını işletmeyen insanlardır. Bunlar, Allah’ın, diğer canlılardan ayırt edici özellik olarak verdiği aklı kullanmadıkları için Allah’ın sayısız delilini görememektedirler.
(daha&helliip;)
Yeni-ateistlerin dinlerle ilgili öne çıkan iddialarından biri “savaşların dinler nedeniyle çıktığı, dinler olmasa savaşların olmayacağı ve en çok insanın din savaşları nedeniyle öldüğü” iddiasıdır. Oysa bu iddia yanlıştır. Tarihi veriler bu iddiayı çürütmektedir. Charles Phillips ve Alan Axelrod tarafından hazırlanan Encyclopedia of Wars (Savaşların Ansiklopedisi) isimli kapsamlı çalışmada 1763 savaş listelenmiştir. Araştırmacıların ulaştıkları sonuç neticesinde söz konusu 1763 savaştan sadece
(daha&helliip;)