Dini konularda yapılan tartışmaları takip ettiğimizde çoğu zaman dikkate alınmayan önemli bir hususun göz ardı edildiğini görmekteyiz. Bu husus yöntem sorunudur. Neden din adına farklı doğruların iddia edildiği şeklindeki bir soruya verilecek en temel cevap; din adına hüküm çıkartırken farklı yöntem ve yolların izlendiği olacaktır. İşte tam da bu noktada çok önemli bir soru çıkıyor karşımıza: Dinin kaynağı nedir? Bu
(daha&helliip;)
Kuran ayetleri yenilmesi haram olan yiyecekleri çok açık bir şekilde şöyle sıralar: O size ancak şunları haram kıldı: Leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan. Fakat kim kaçınılmaz şekilde mecbur kalırsa, saldırmamak ve zorunluluk sınırını aşmamak şartıyla bunları yiyebilir. Şüphesiz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.(16-Nahl-115) De ki: Bana vahyolunanlar içinde bir kimsenin yiyeceği olarak leş, akıtılmış kan, domuz eti
(daha&helliip;)
Kuran cinsellikle ilgili haramları açıklamıştır. Buna göre zina, homoseksüellik, lezbiyenlik yasaklanmıştır. Mastürbasyon ise Kuran tarafından yasaklanmaz. Ne yazık ki bazı hadislerle Peygamberimizin mastürbasyonu yasakladığı iddia edilmiştir. Oysa Peygamberimiz Kuran’ın mükemmel bir uygulayıcısı olarak sadece Kuran’la hüküm verirdi. Aksini iddia etmek Peygamberimize iftira atmaktır. (Bakınız: Hadisler Dinin Kaynağı Olabilir mi?) Kuran’da yer alan önemli bir ayet bu tür birçok soru için cevap niteliği taşır: Ey iman sahipleri! Size açıklandığında
(daha&helliip;)
Allah’ın vahyi olan Kuran’dan sapan kişilerin iddiasına göre Peygamberimize itaat etmek için vahiy dışında başka kaynaklara uymak gerekir. Onlar bu iddiasını Kuran’daki ayetleri çarpıtarak temellendirmeye çalışır. Onlar “Kuran Allah’a ve O’nun peygamberine itaat etmemizi istemektedir. Bu durumda Allah’a itaat etmek için Kuran’a, peygambere itaat etmek için ise Kuran dışındaki kaynaklara uymalıyız.” demektedir. Oysa Kuran, peygambere itaat etmemiz gerektiğini söylemekle kalmıyor,
(daha&helliip;)
Allah’ın vahyi olan Kuran’dan sapan kişilerin iddiasına göre Peygamberimize itaat etmek için vahiy dışında başka kaynaklara uymak gerekir. Onlar bu iddiasını Kuran’daki ayetleri çarpıtarak temellendirmeye çalışır. Onlar “Kuran Allah’a ve O’nun peygamberine itaat etmemizi istemektedir. Bu durumda Allah’a itaat etmek için Kuran’a, peygambere itaat etmek için ise Kuran dışındaki kaynaklara uymalıyız.” demektedir. Oysa Kuran, peygambere itaat etmemiz gerektiğini söylemekle kalmıyor,
(daha&helliip;)
Bazı kişiler, Hz. Muhammed’in her söylediği sözün vahiy olduğunu iddia etmektedir. Bu iddialarına destek olarak da bir ayeti gösterirler. Oysa durum gerçekten böyle midir? Söz konusu ayetten bu çıkarım yapılabilir mi? Bu yazıda bunu inceleyeceğiz. Söz konusu kişiler şunu iddia ederler: “53. Sure’nin 3. ve 4. ayetleri der ki, peygamber arzusuna göre konuşmaz; söyledikleri vahiy edilenden başkası değildir. Bu yüzden
(daha&helliip;)
Bir hayalim var dostlar…Bir araya gelemez denen iki kesimi bir gün aynı masaya oturtmak hem de önyargı denen pırangalardan azade biçimde… Sahi, bu solcular ne ister hiç kafa yordunuz mu gerçek anlamda? Veya hiçbir solcuya –onları temsil ettiği zannedilen siyasetçilerin zırvalarından bağımısız olarak – arkadaşım senin derdin nedir bir anlat bakalım dediniz mi? Büyük ölçüde sorumun cevabının hayır olduğunu biliyorum.
(daha&helliip;)
Bir kardeşimiz bana verdiği cevapta, yazılarımın ana fikrini tenkit ederek, bazı uyarı ve ikazlarda bulunmuş. Ben fikirlerimin tenkit edilmesine çok önem veririm. Çünkü hepimiz hata yaparız, hatasız insan olmaz. Onun içindir ki, her tenkit ve uyarıdan sonra, düşüncelerimi tekrar gözden geçirir ve Kur’an’a danışırım, tekrar araştırırım. Gelin bana verilen cevaplar üzerinde, birlikte düşünelim ama HAKEMİMİZ, DANIŞACAĞIMIZ REHBERİMİZ YALNIZ KUR’AN OLMALIDIR.
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- …
- 136
-