İslam toplumları olarak, dinde bölünmüşlüğün acısını çekiyoruz. Allah dinde bölünmeyin diye hüküm verdiği halde, bizlerin günümüzde bölünmüşlüğümüzü açıklarken, bunu bir bereket, güzellik, zenginlik olarak göstermemiz, bizlerin ne derece, Kur’an merkezli yaşadığımızı göstermektedir. Allah dinde bölünmenin tehlikesini, Kur’an da bakın bizlere nasıl anlatıyor. Enam 159: Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiç bir şeyde onlardan
(daha&helliip;)
Kur’an’ın Kendi Kendisini Açıklaması” Kuran’ı her okuyanın anlayamayacağını, onu kendisi okuyup anlamak yerine daha önce onu okumuş, incelemiş ve daha önce bildiği ilimlerle yoğurmuş din adamlarının kitaplarından ve vaazlarından anlamaları gerektiğine inanan ve geleneksel (atalar) dini anlayışını kurtarmayı tercih eden kardeşlerimiz için; hadis, fıkıh, icma, ilmihal gibi bilgilerinden hatta tarih, dilbilgisi, psikoloji ve benzeri müspet ilimlerden bile haberi olmayanlar
(daha&helliip;)
“Atalara Dair Ayetler” Hiç merak ettiniz mi? Acaba bize dini anlatan ilmihaller ve değer verip dikkatlice dinlediğiniz ve de gelmiş geçmiş vaizlerden bir kısmı bizim Kuran’ı okumamış ve ayetlerin anlamını bilmiyor olmamızdan faydalanarak bizi kandırmış veya kandırıyor olabilirler mi? Acaba hâlihazırda iyi niyetle yaptığımız dini uygulamalarımız geçmişten beri tahkiksiz gelen ve sadece şekilde kalıp içi gerçekle doldurulmamış olan ilkel
(daha&helliip;)
“Kuran’ı Okumak Gerek” Geleneksel biçimde, kendi kitabını okumadan ve üzerinde düşünmeden dinini en iyi şekilde yaşadığını zannedenler Kuran’ı anlayamayacaklarından korkutulmuş, ona dokunmaktan bile çekinir olmuş ve onu sadece kim olduğuna bile emin olmadıkları bir takım din adamlarının anlayabileceği konusunda fikir birliğine varmış durumdalar. Oysa böyleleri kendi gibi olan insanları olduğunun üstünde yüceltmekte, onların dediklerini Allah’ın hükmü kabul etmekte (tanrılaştırmakta)
(daha&helliip;)
Bir yazıma verilen cevapta, genelde yapılan bir yanlışa, güzel bir örnek ile karşılaştım ve bu konuyu, tekrar gündeme getirmenin, yararlı olacağını düşünüyorum. Bizler Kur’an`ı rehber aldığımızı söyleriz. Ama ne yazık ki söylediğimiz ile İslam`ı yaşadığımız, her nedense birbirini tutmaz. Bunun nedeni üzülerek söylemek zorundayım, Kur’an sözde rehber, beşerin kitapları özde- pratikte rehber olduğu içindir. Peygamberimiz mahşer günü boşuna, benim ümmetim
(daha&helliip;)
Kuran öyle bir derya ki, ne kadar çok okumuş olursanız olun, her seferinde zihninizde ve kalbinizde yeni gerçeklerin parıldamasına vesile olabiliyor. Daha doğrusu zaten O’nda hep var olan yol göstericilik, belki onuncuda değil fakat on birincide mutlaka bir şekilde yolunuzu aydınlatıyor. Bildiğiniz gibi haremlik-selamlık meselesi çok tartışılan konulardan biri. Kuran’a göre değil de gelenek dinine göre yaşayan Müslümanlarda erkeği ve
(daha&helliip;)
Toplumda, kendilerince birtakım hükümler, helaller, haramlar koyan ve böylece Allah’a şirk koşarak yaşayan müşrik bir kesim vardır. Bu insanlar, dini kendi istek, arzu ve çıkarlarına göre değiştirir, kendilerine göre yorumlar ve özünden saptırırlar. Kur’an hükümlerinde eklemeler, çıkarmalar ve değişiklikler yaparlar. Böylece Allah’a ve Peygamberimiz’e iftira atarlar. Yaşadıkları, gerçek dinle ilgisi olmayan yeni batıl bir dindir. Kur’an’da, kendi sınırlarıyla kurdukları
(daha&helliip;)
“Her kim ki, ben söylemediğim halde, bu sözü peygamber söyledi derse, kendini cehennemdeki yerine hazırlasın”. Hadisi şerif. Yukarıda yazdığım bildiğiniz üzere bir hadis, yani bir rivayettir. O yüzden böyle birşeyi peygamber demiştir ya da dememiştir demek bizim haddimiz değildir. Çünkü söyleyip söylemediğini bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebiliriz ki; sonuçta birinin söylemediği bir şeyi söylemiş gibi (ya da tam tersi) aktarmak
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- …
- 136
-