Son zamanlarda pek çoğumuzun bir şekilde duyduğu trajikomik bir olay gerçekleşti. Umreye giden bir Türk kafile, imamlarının tavsiyesi üzerine hadislerde geçiyor diye deve sütü ve idrarı içti. Bundan zehirlenen iki Türk, hastaneye kaldırıldı. “Umrecilerden bazıları ülkeye döndüklerinde yüksek ateş, kanama diatezi ve karaciğer enzimlerinde saptanan yükselmeler nedeniyle sağlık merkezlerine başvurdu. Sütün sağılması sırasında, devede bulunan Suudi Arabistan kökenli, insanlarda ciddi hastalıklara yol açabileceği belirtilen “alk
(daha&helliip;)
Hem ilahi kelam ile ilgili ayetlerin genel tahlilinden, hem de beyan, liyubeyyine, litubeyyine kelimelerinin kur’an’daki ve dildeki kullanımlarından; Kur’an vahyinin gizli / gizemli / açıklamaya muhtaç yetkisinin Allah Rasulüne verildiğini iddia etmek veya ilgili Ayetlerden böyle bir çıkarımda bulunmak, İMKANSIZI BAŞARMAK anlamına gelir. Bu düşünce şirktir. Her şeyden önce Kur’an kendisini, MÜBİN (apaçık), ” açıklanmış, açıklanmaya ihtiyacı olmayan ” indiği
(daha&helliip;)
İman, insanın sahip olabileceği en büyük nimet. Bu nimete sahip olan insan, “… sapasağlam bir kulba yapışmıştır…” (Bakara Suresi, 256) İnsanı ümitsizliğe, üzüntü, keder, sıkıntı, stres ve öfkeye kapılmaktan, gelecek kaygısı, korku ve tedirginlik gibi zarar veren etkenlerden uzak tutan imanıdır. Allah’ın rahmetinden umut kesmemek Allah’ın buyruğudur. Rahmetini umut etmek, Rabb’imizin her şeye güç yetiren olduğu gerçeğinin şuurunda
(daha&helliip;)
Bildiğiniz gibi her yıl Nisan ayının 14 ve20’si arasında kutlanan Kutlu Doğum, Peygamberimizin doğum gününün çeşitli etkinliklerle kutlandığı haftaya verilen isim. Aslında Mevlit kandiliyle aynı amaca hizmet ediyor. Yani hem mevlit kandilinde hem kutlu doğum haftasında Peygamberimizin doğum günü kutlanırken, onu tanımak ve tanıtmak, peygamber sevgisi ve ahlakı olan Kur’an ahlakını yaymak ve bu vesileyle dini bir atmosfer oluşturmak amaçlanmaktadır
(daha&helliip;)
ÖLÜMLE YÜZLEŞEBİLİYORMUYUZ? Gerçektende bizler ölümden bahsederken, korku ile karışık bir ürperti duyarız. Onun içinde aklımıza bile getirmek istemeyiz ölümü. Bu korkumuzun nedeni nedir diye hiç düşündük mü? Ölümden neden korkarız? Neden ölen bir kişinin ardından ağıtlar yakarız? Bazen de adeta isyana varan davranışlarımızla yakınlarımızın, sevdiklerimizin ölümünü kabullenemeyiz. Tüm bu aşırı davranışlarımızın ardındaki duygunun özünü, önce tespit etmeliyiz ki, yaptıklarımızın sınırını
(daha&helliip;)
Nahl (Arı) Suresinin 44. ayeti gerçekleri görebilmemiz, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayabilmemiz için üzerinde düşünülmesi gereken bir ayettir. Çünkü bu ayet Peygamber Efendimize atfedilen hadislere de mucizelere de cevap verir niteliktedir. Ama şu da var ki geleneksel zihniyet hadisleri geçerli kılabilmek içinde bu ayeti öne sürmektedirler. Önce bu ayetin dört farklı çevirisini verelim: 16. Sure Nahl 44.
(daha&helliip;)
Sabah haberlerini izliyordum. Okullarda verilecek Kuran derslerinde kız öğrencilerin başlarını örtmesi konusunda bir haber haber yayınlandı. Haberde kız öğrencilere Kuran dersinde baş örtüsü takması zorunlu tutulacak mı? sorusuna yönelindi ve uzmanlar bu konuda görüş ayrılığında oldukları belirtildi. Uzmanların kimisi bu öğrencilere zamanla bir zorunluluk olarak dayatılacaktır diye düşünse de, kimi uzman kadın başını örtüp, namazını kılsın yeter görüşünde
(daha&helliip;)
Bir tanıdığımın: “Herkes paçayı nasıl kurtarırım ona bakıyor, kimse sınavı nasıl hakkıyla veririm diye düşünmüyor” sözleriyle dikkatimi çekti ki bazen Allah’ın rızasını kazanma gayretini kolay yoldan cennete nasıl girerim düşüncesiyle ikinci plana atabiliyor, hatta unutabiliyoruz. Kendi kendimize hesaplara giriyoruz. “Sadakamı zekatimi versem, namazlarımı aksatmamaya çalışsam, e niyetim zaten iyi kalbim temiz, tamam ya cennete girerim heralde….kimseye zararım da dokunmuyor zaten.”
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- …
- 136
-