Acaba inancımızı, imanımızı yaşarken, yaptığımız yanlışları da Allah ın önerdiği yöntemle araştırıp, düşünüp akıl yürütüp, görmeye çalışıp, aynı yöntemle kendimize itiraflarda bulunup, Rabbimden bağışlanma dileyebiliyor muyuz?
İşte bu sorunun cevabını ancak ben, kendi şahsım adına verebilirim. Sizlerde nefsiniz ile bu mücadeleyi vermelisiniz ki, din ve iman adına, istemeden yaptığımız yanlışların farkına varabilelim ve böylece Rahmanın şefaatine nail olalım.
Tüm bu sözleri neden söylediğime gelince. Okuduğum haberde, İran ın MEHDİ nin gelişine hazırlandığı yazıyordu. Acaba ahir zamanda geleceğini söyledikleri mehti yi, yalnız İran mı bekliyor? Bugün açın internet sitelerini, ülkemizde de merakla gelecek bir kurtarıcının, mehdinin beklendiğini, tarikat ve cemaat eksenli sitelerden görebilirsiniz.
İşin daha da ilginci, içimizden bazı gruplar bu işin detayını da veriyor ve diyor ki; Hazreti Mehdi ile birlikte Hz. İsa da gelecek ve tüm Dünyayı kötülüklerden kurtaracaktır. İşin kötüsü Hz. İsa nın geleceğini söyleyenler Hıristiyanlar. Hz. İsa ahir zamanda gelip, bizleri kurtaracaktır diyorlar. Fakat Kur’an asla bu bilgiye onay vermez. Kur’an dan onay arayanlar, yine Allahın açıklamadığı halde, ayetinden bir kelimenin ardı sıra anlamlar vererek, Rahmanın vermediği bir hükmü verip, büyük günah işlemişlerdir.
Biraz daha detaya indiğimizde mehdi nin nasıl tanınacağı konusunda söylenen sözler, bizlerin nasıl bir inanç içinde olduğumuzu, çok açık gösteriyor. Bakın nasıl tanınacakmış, mehdi bir kısım inanca göre.
(Birçok hadis-i şeriflerde buyruldu ki, (Mehdi`nin başı hizasında bir bulut olacaktır. Bulutdan bir melek: Bu Mehdi`dir, sözünü dinleyiniz!) diyecektir. )
Şimdi sizlere sormak istiyorum, tüm bu bilgilere Kur’an onay veriyor mu? Asla tek bir açıklama dahi yok. Kıyamete yakın olacaklar konusunda gerektiği kadar açıklamanın dışında, hiçbir bilgi yoktur Kur’an da mehdi ile ilgili.
Hani bizler Kur’an dan hesaba çekilecektik, sorumluyduk? Hani her şeyden nice örnekler vardı Kur’an da? Her şey açık seçik ve anlaşılırdı? Hani bizlere rehberdi, güneşti, gönül gözüydü Kur’an. Hani onun hükümlerine uyacaktık, ne oldu. İşte tüm bu ve buna benzer yüzlerce ayetin üzerini örtüp, görmezden gelip, doğru olması mümkün olmayan bilgilere inandığımızda, birde Kur’an dan yanlış inançlarımıza, kelimeler arkasından anlamlar verdiğimizde, hem peygamberimize, hem de Rahmana iftira attığımız bilincinde olmalıyız.
Peygamberimiz bir hadisinde, benim sözüm olup olmadığını, Kur’an ile karşılaştırınız diye bizlere öğüt verdiğini, sakın unutmayalım. Ben söylemediğim halde, bu peygamber sözüdür diyenlerin varacağı yerin, cehennem olduğunu söylediğini de bilelim.
Ne yazık ki İslam âlemi birilerini bekliyor, yaptığı yanlışları, günahları affettirmek adına. Kedimiz uğraş verip doğruya, güzele Allahın rehberiyle ulaşmak için çaba gösteren bile yok. Hiç kimse boşuna birilerini beklemesin, çünkü gelecek hiç kimse yok. Allah zaten bizlere gönül gözünü, güneşini, zikrini, rehberini göndermiş, bizler daha ne bekliyoruz?
Allahın gönderdiği rehberden, Kur’an dan gereği gibi istifade etmeyip, onu anlaşılması zor yaparak, yüksek bir yere ne yazık ki astık. Kur’an ı terk edip velilerin ardına düşerek, zaten elimizdeki Kur’an ın değerini bilmemekle, cezamızı çektiğimizin farkında bile değiliz. Bizler hataların en büyüğünü yaptıktan, elimizdeki güneşin kıymetini bilmedikten sonra, Rabbim neden başka kurtarıcılar göndersin ki? Size Furkan yetmiyor mu?
Hastalığının farkında olmayan insan, tedavi olmak için çabada da göstermez. Böylece hastalığımızdan habersiz, yaşayıp gidiyoruz. Rabbim bizleri affetsin. Ülkece içine düştüğümüz bu açmaz, bu kargaşanın tek bir sebebi var. O da Allahın rehberini, zikrini devre dışı bırakıp, kendimize edindiğimiz Velilerin, hiç düşünmeden ardı sıra gitmektir.
İran bekleyedursun mehdilerini, ya bizim ülkemizdekiler hangi mehdiyi bekliyorlar dersiniz? Ya diğer İslam ülkeleri? Acaba İslam ülkeleri bir mehdi de anlaşabilecekler mi? İslam dininde birçok konularda birleşemeyenler, mezheplere bölünenler, acaba mehdi konusunda ne yaparlar?
Sakın İslam ülkeleri arasında, ileride mehti savaşı çıkmasın. Ne kadar üzüntü verici bir konu değil mi dostlar. Bunları söylemekten üzüntü duyuyorum, ama bu konuyu gündeme getirip, Kur’an ışığında, artık düşünmemiz ve aklımızı başımıza toplamamız, Kur’an ın özünde birleşmemizin zamanı gelmiştir. Allahın uyarısını duyalım, dinde ayrışmadan tek yumruk olalım.
Allah biz İslam ülkelerini öyle bir imtihan ediyor ki, bizler bunun bilincinde bile değiliz. Rabbim İran a, en değerli kaynakları vermiş. Petrol ve doğalgaz ile tüm Dünyanın göz bebeği. Peki, bu gelir, bu önemli kaynaklar gerektiği gibi kullanılıp, halkın huzuru ve refahı için kullanılabiliyor mu? Düşünün lütfen milyarlarım var, ama ben yiyip içemiyorum. İşte elimizdeki rehberden uzak yaşamanın sonuçları. Kendi içinde birlik ve beraberlikten uzak, Dünyaya kafa tutan politikalarla nereye kadar gidilebilir? Elimizdeki tüm kaynakları silaha yatırarak mı, tüm âleme İslam ı anlatacağız? Peygamberimiz böylemi yapmış?
Yıllarca İran, Irak savaşını izledik. İşte Allah gereği gibi İslam ı yaşayamayanlara, ellerindeki rehberi devre dışı bırakıp, beşeri bir inanç yaratanlara layık gördüğü bir son. Müslüman Müslüman ın kardeşidir sözlerini Kur’an dan görmezden gelenlerin, birbirini çekinmeden öldürüp, sırf mezhepleri farklı diye, camide bir birilerini katledenler, gerçekten Müslüman olabilir mi sizce?
Değerli din kardeşlerim. Lütfen artık kendimize gelelim. Elimizin altındaki GÜNEŞİN, GÖNÜL GÖZÜNÜN farkına varalım. Yoksa bizlerinde daha çokkkkkk, mehdiler beklemekle geçer hayatımız. Boşa geçirecek zamanımız yok. Vakit dolup, emanetin zili çaldığında, pişman olmak istemiyorsak, gelin Rahmanın ipine sarılalım, en sağlam ip Kur’an ın ipidir. Başka birilerinden, beşeri ipler beklemeyelim boşuna. Tüm sorularımızı, gönülden tertemiz kalbimizi açarak, tüm hurafelerden arınmış bir halde, Kur’an a soralım. Bakın her sorunun cevabını nasıl orada bulacağız, o zaman göreceksiniz.
Allah bizleri Kur’ana davet ediyor da, her ayetin üzerinde düşünmemizi, akıl etmemizi istiyorsa, gelin başdanışmanımız Kur’an ı, yanı başımızdan eksik etmeyelim. Onu sen anlamazsın diyenlere kulak asmadan, inatla onun ipine iki elimizle sarılalım, anlayarak okuyalım. Şunu asla unutmayalım, Allah kullarına, anlaşılması zor bir rehber gönderip, daha sonrada ondan hesap asla sormaz.
Bu Dünyayı çekilmez yapan bizleriz. İşlediğimiz suçların sonunda, Allahın istediği bir kul olamadığımız içindir ki, bizler bir birimizin kanını emiyoruz. Yaptığımız yanlışlardan kurtulmak içinde, başka kurtarıcı bekliyoruz. Boşuna bekleriz, doğruya güzele ulaşmak istiyorsak, kendi yanlışımızı kendimiz düzeltmeliyiz. Çünkü elimizde bunu yapacak, zaten kurtarıcı FURKAN var, gelin ondan yardım isteyelim.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK