“Bir ayet böyle saptırılabilir mi?” denilebilecek türden bir tahrifatın nasıl yapıldığının, insanların Allah’ın kitabından nasıl kademeli olarak, yavaş yavaş uzaklaştırıldığının kanıtı Vakıa suresinin 79. ayetidir. Ayet Cımbızlama ve Tahrif Teknikleri kullanılarak ayetin bağlı bulunduğu pasajdan cımbızlanıp (koparılıp) ayete, asıl manası dışında çok daha farklı bir mana verilmiştir. Bu çok farklı mana maalesef Kur’an ruhuna aykırı olduğu gibi Allah’ın farz kılmadığı
(daha&helliip;)
Ramazanın başladığı şu günlerde her yerde Kuran okunuyor ziyafetler veriliyor mistizm olabildiğince yaşanıyor .Oysa yeryüzü coğrafyasında aç susuz ve zulum gören Müslümanların haliyle ilgilenmemek nasıl bir oruç anlayışıdır.Oruç düşünme paylaşma yardımlaşma ayı değimlidir.Envayi çeşit yiyecekle tıka basa yenirken Arakan Müslümanlarının günlerce aç susuz korku ve dehşet içinde bulunması biraz iştahımızı kesermi bilmem ,gerçi yemek yemek bile zor olması gerekirken bu
(daha&helliip;)
Kuran’a göre inananlar inanları dost edinmelidirler; inkârcıları dost edinmekten sakınmalıdır. Buna mukabil Allah bizleri inkârcılarla veya inkârcı toplumla iletişim kurmamızdan alıkoymaz ve inkârcılara karşı da adaletli davranmaktan alıkoymaz. Hatta inkârcılarla savaş halinde bile aşırıya gitmememiz söylenir. İnkârcılarla ilişkiler, kimleri dost edinmemiz gerektiği konusuna Kuran’ın bütünü açısından baktığımızda aşağıdaki ayetlerin “dost” kavramından ne kastedildiği konusunda bizlere ışık tuttuğunu düşünüyorum.
(daha&helliip;)
İslam ı yaşarken yaptığımız en büyük yanlış, Allah ın verdiği hükümlerine, edindiğimiz yanlış itikatların etkisiyle, elçisini de ortak etmeye çalışmamız olmuştur. Bu yanlışı yapmamızın en büyük nedeni de, bizlerin Kur’an ile arasına girenleri, sorgulamadan kabul etmemizdir. Allah açıkça hüküm verdiği ve HÜKÜM YALNIZ ALLAH INDIR dediği halde, Allah ın bu hükmünü görmezden gelmemiz, bizleri rivayetlerin ve sanının peşi sıra gitmemizi sağlamıştır. Bakın Yaradan,
(daha&helliip;)
“En Nur” olan Allah ‘kendisinde hiçbir şüphe olmayan hitabında’(2:2) zatını şu müthiş teşbihlerle tanıtır: “Allah göklerin ve yerin nûru(nun kaynağı)dır. O’nun nûrunun sembolü, içinde kandil bulunan bir ışık mahalli gibidir.O kandil kristal bir fanus içerisindedir. Öyle bir fanus ki, sanki inci gibi (parıldayan) bir gezegen. O kandil, doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından elde
(daha&helliip;)
Dönüp arkanıza baktığınızda-ki yaşınız kaç olursa olsun- “yıllar ne de çabuk geçti” dersiniz. Gerçekten de çabuk geçer. Ancak gelecek de kuşkusuz çabuk geçecektir. Zaman ölüme doğru akar ve her insan ölüme aynı uzaklıkta/yakınlıktadır. Dünyada geçirilecek 60-70 yıllık bir yaşam ve anlık dünyevi zevkler için, sonsuz yaşamı feda etmek ise ne büyük hatadır. Yaşlı bir insan düşünelim. Gençlik döneminde yaşlanacağını aklına
(daha&helliip;)
Dikkatli olmak birçok Kur’an ayetinde emredilen güzel bir davranış ve insana her konuda yararı olan bir özelliktir. Allah’ın bir sebebe bağlı olarak hayır ve hikmetle yarattığı her şeye ve tanık olduğu her olaya karşı insanın dikkatli olması şarttır. Mümin dikkatli olmalıdır ki dünya hayatına karşı da şuuru açık olsun. Yaşanan olaylardan ders çıkarmak, öğüt almak, üzerlerinde düşünmek, devamında olabileceklere göre
(daha&helliip;)
Bir takım araştırmalarından, okuduğu kitaplardan sonra samimi bir insanın Allah’a inanmaması bence mümkün değildir. Bilim dünyasındaki çoğu kişinin ateist olduğu düşüncesi de son derece yaygın ama tamamen yanlıştır. Ateistlerden çok daha fazla bilim insanı, araştırmacı Allah’a inanmaktadır ancak ateistlerin gerek medyada gerekse internet ortamında çok aktif ve görünür olmaları nedeniyle sayılarının çok olduğunu zannederiz. Allah’a inananların çok büyük kısmı (bilim insanlar
(daha&helliip;)