Bu yazıda değinmek istediğim konu Kuran’da kullanılan üslupta Allah’ın gerek kendisini insanlara tanıtırken, gerekse insanlarla, peygamberlerle veya diğer varlıklarla olan ilişkilerinde, iletişiminde neden tevazuya başvurmadığı konusu olacak. Bazı kişilerin Kuran’ın üslubuna bu yönde bir eleştiri getirdiğine şahit oluyoruz. Bununla ilgili olarak öncelikle insanların nasıl tevazu ile davranabilecekleri, nasıl alçak gönüllü olabilecekleri konusundaki görüşlerimi ifade edeyim. Bana göre insanlar iki
(daha&helliip;)
İlmihal kitapları ile dua ve namaz hocası gibi Müslümanlara el kitabı olarak hazırlanan ve satılan kitaplara baktığımızda, insanın ölüm anından itibaren daha mezara konar konmaz hatta defin için gelenlerin daha oradan uzaklaşmadan sayısız ve çok detaylı sorularla(mezheplerin hükümleri gibi) karşılaştığı ve iç çamaşırına idrar bulaştırmış ise çok ağır kabir azabına maruz kalacağından ve günahı çoksa kıyamete kadar cehennem çukurunda gibi
(daha&helliip;)
İslam toplumunda hadis konusu, ne yazık ki yanlış algılanmış, adeta Kur’an ile eş tutulan kitaplar haline getirilmiştir. Hâlbuki hadis, peygamberimizin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamberimize ait olduğuna dair, kesin bir kanıt yoktur. Bu bilgilere, sözlere peygamberimizin söylediği sözlerinin, bulunma ihtimali olacağı mantığıyla yaklaşarak, araştırmalı Kur’an ın onayını mutlaka almalıyız. Dikkat ederseniz hadislerin tamamı, bir rivayete göre diye başlar. Yani hadislerin
(daha&helliip;)
İktisat bilimi bireyler ve toplumların sınırlı kaynaklarını, sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl dağıttıklarını inceleyen bilim olarak tanımlanır. Bana göre, her ne kadar insanların ihtiyaçları sınırsız olmayıp, insanlar kendileri ihtiyaçlarını sınırsız hale getirse de sonuç olarak dünyadaki kaynakların insanların ihtiyaçlarını karşılamadığı ve iktisat gibi bir bilimin buradan doğduğu açıktır. Dini bakış açısından baktığımızda ise dünya hayatındaki para, mal gibi şeyler hiç
(daha&helliip;)
Evet, biz onları da atalarını da, faydalandırdık. Öyle ki uzun süre yaşadılar. Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz? O hâlde, onlar mı galip gelecekler? (ENBİYA 44) Onlar, bizim yeryüzüne (kudretimizle) gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmediler mi? Allah, hükmeder. O’nun hükmünü bozacak hiçbir kimse yoktur. O, hesabı çabuk görendir. (R’AD 41) Son yüzyıldaki bilimsel ve teknolojik ilerlemenin
(daha&helliip;)
…İnsanlardan bazısı şöyle der: “Ey Rabbimiz, bize dünyada ver!” Böylesi için âhirette bir nasip yoktur. Onlardan kimi de şöyle yakarır: “Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru!” İşte böyle diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk görür. Bakara, 200-202 Dünya hayatına ilişkin en basit şeyde bile
(daha&helliip;)
İnsanlar hiçbir zaman Allahın varlığı ve birliği konusunda birbirleriyle çekişmemişler. Bir yaratıcının varlığı konusunda kimsenin bir sıkıntısı yok Akıllı herkes ben nereden geldim diye sorduğunda ister istemez bir yaratım mucizesi ile karşı karıya gelir. Anlayacağınız “Varlığın birliğinde” kimsenin bir sıkıntısı olmamış. Asıl mesele bu “bir”likte Yaratıcıya ve kendine nasıl bir yer ve bir Rol biçmek istediğinde saklı. Yaratılan sistemde kendine
(daha&helliip;)
Kur’an kendisini en güzel şekilde tanıtır: “yemin olsun, eğer insanlar ve cinler şu kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere bir araya toplansalar, birbirlerine de destek olsalar, onun bir benzerini yine de ortaya getiremezler.” isra 88 “allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir kitap halinde indirmiştir. rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. sonra da hem derileri hem
(daha&helliip;)