Her olay, yarattığı her şeyi kontrolü altında tutan Allah’ın dilemesiyle gerçekleşir. Bulutları “ağlatan“, “sıkıp suyu çıkaran” ve “bardaktan boşanırcasına su” indiren O. Dilerse bahçelerimizin ürünlerini iki kat kılan, bereketlendirip “güldüren”, dilerse “solmuş, boynu bükülmüş ve kupkuru” kılan O. Bolluk, bereket, hayır ve başarıya ulaşmak istiyorsa insan, Allah’a yakın olmalı, O’nun hoşnutluğu için ve O’nun adıyla hareket etmeli. Çünkü başladığı her
(daha&helliip;)
İnkarcı için dünya ve ahiret hayatının her anı acıdır. Fıtrat olarak Rabb’ini bilip tanımaya ve imana yatkın yaratılan insan, şeytanın telkinlerine ve nefsinin tutkularına aldandığı, dünya hayatının çekici süslerinin ardında hırsla koştuğu için sıkıntı içinde yaşar. Allah ona yakınken o yüz çevirir; bu yüzden henüz dünya hayatında azabı başlar. Furkan Suresi’nde, “O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir ve O’na
(daha&helliip;)
Özgürlük; yalnızca Yaratıcıya kulluk etmek, O’na halisane teslim olmak, var olan putlara kulluktan kurtulmaktır. İşte bu gerçek özgürlüktür. Necip Fazıl’ın sözleriyle ise özgürlük, “Hakk’a esaret halkasında”dır. Çok fazla tanımlandığı halde genelde yanlış anlaşılmış olan bir kavram özgürlük. Örneğin yalnızca nefsinin bencilce tutkularını gözeterek yaşayan kişi, özgür olduğunu düşünebilir; ama yanılgıdadır. Rabb’ine teslimiyetin kazandırdığı asıl özgürlüğü tatmamıştır; bu yüzden kıyas da
(daha&helliip;)
Fakındalık hayatı anlamanın, amaçsal yaşamın en önemli esin kaynağıdır, olması gerekendir, esnekliktir. Toplumsal hayat da bu esneklik temelinde şekillenir. Farkındalık düzeyi düşük bireylerin oluşturduğu toplumda da esneklik asgari düzeyde yer bulur. Bu tür bir toplumun sosyal yaşam kaynağı, koyucularını koruyan, yücelten uyduruk kurallarla, görgülerle, adetlerle adeta içi çürük sebze dolu bir çuvala dönüşür. Dışarıdan bakıldığında semt pazarından yeni gelmiş
(daha&helliip;)
Hırsızlık kötüdür. Peki ya birini seviyorsak ve onun için yapmak durumunda kalırsak? Evli olduğumuz kişiyi aldatmak kötüdür. Peki, ya başka birine aşık olmuşsak? İnsanlara yalan söylemek kötüdür. Peki ya sevdiğimiz bir kişiyi kaybedeceksek? Sürekli hayatımızda duyduğumuz, insan ilişkilerine yansıyan ciddi bir konu olan sevgi konusunun konuşulmaya ihtiyacı vardı. Televizyonlarda, arkadaşlarımız arasında, aile içerisinde sürekli gündem yapılan bir konu bu. Pek
(daha&helliip;)
İblisin Cennetten Kovulması: Allah, ilk insanı topraktan yarattı ve meleklere, O’na secde etmelerini emretti. İblis hariç melekler, Âdem’ e secde etti. İblis ise büyüklendi. Allah Dedi ki: “Ey İblis, sana ne oluyor, secde edenlerle birlikte olmadın?” (Hicr Suresi, 32) İblis Dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın beşere secde etmek için var değilim.” (Hicr Suresi, 33) Allah’a
(daha&helliip;)
İnsanlar -ister inanan olsun ister inanmayan- dini inancın içeriği üzerine fazla kafa yormuyorlar. Etraflarından edindikleri klişe bilgileri kabul etmeleri de doğal oluyor bu durumda. “İnanç ayrı bilim ayrı, dinin içinde bilimsel bir veriye yer yoktur. bilimle din arasında paralellik ararsak inanca ne gerek var” gibi görüşler bu klişelere örnek. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bilimsel bilgi dahil tüm bilgiler
(daha&helliip;)
Bu yazıda değinmek istediğim konu Kuran’a göre kölelik kavramı. Kölelik, İslâm’ın geldiği dönemde sosyoekonomik kökleri olan, dünyanın her tarafında geçerli bir devletlerarası gelenek durumunda idi. Esirleri köleleştirme ve köleleri çalıştırma düzeni böylesine yaygın ve köklü idi. İslâm’ın köleliğe ilişkin bir emri yoktur. Yani Kuran’da köle edinmenin emredilmesi, tavsiye edilmesi gibi bir durum yoktur. Köleliğe karşı tutumda ise Kuran’ın köleliği mevcut toplumun
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- …
- 79
-