Erkekliğe adım atma: Sünnet!

Sünnet,arapçası “hıtan”; günümüzün en büyük yanılgılarından biri.Ne yazık ki çok yaygın bir uygulama ve tarihi açıdan da köklü bir gelenek.Yani uygulanışı baya eskilere dayanıyor.Öncelikle sünnet uygulamasının tarihine kısaca bakalım. Çok eski tarihlere dayandığını söylemiştim.Yani bu uygulamanın İslamla geldiğini sananlar varsa bunu göz önünde bulundurmalılar.Kaldı ki bu resimde gördüğümüz mısır uygarlığındaki uygulama dışında Yahudilik’te de olan bir uygulama.Günümüzde de Yahudiler çocuklarını (daha&helliip;)

Sosyal Bir Toplum Olmaktan Uzaklaşınca…

Her Cuma günü, toplantı salâtına yani Cuma namazına giderken, içimde buruk bir duygu olur. Burukluğumun nedeni, Cuma namazına Allah’ın, hiç bir ayrım yapmadan, kadın erkek tüm iman edenleri bu toplantıya davet etmesine rağmen, edindiğimiz yanlış itikatların, apaçık ayetlerin önüne geçerek, üstünü örterek bizlere yön vermesi, beni ziyadesi ile üzmektedir. Bu yanlış toplumu da, sosyal açıdan kötü yönde etkilemektedir. Tüm Ehli (daha&helliip;)

Kuran ve Şiddet – 2

KURAN VE ŞİDDET-2 Bir önceki yazımda Kur’an ve şiddet arasındaki ilişkiye dair kısa bir giriş yapmış ve Kur’an’ın kesinlikle şiddeti bir yöntem ve metot olarak benimsemediğini, onaylamadığını, övmediğini bilakis toplumlarda şiddete maruz kalmış ve azgınlıkları ve taşkınlıkları ile fertleri ya da zümreleri zulme maruz bırakan zalimleri bu zulümlerinden vazgeçirmeye çalıştığını ve bunun için zalimlere karşı onların yaptıkları zulümlerine bedel olarak (daha&helliip;)

Ortak Akıl; İstişare

Yüce Allah, “…Her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır” (Yusuf Suresi, 76) buyurur ve insanı ne denli bilgili olursa olsun, bir başkasının daha da bilgili ya da daha iyi bir görüşü olabileceği konusunda uyarır. Bu yüzden inanan insanlar karşı tarafın görüşlerini önemser ve önerilerini dikkate alırlar. Karar almaları gereken durumlarda, aklına ve vicdanına güven duyduğu samimi insanlara danışır; (daha&helliip;)

Ku’ran ve Şiddet – 1

Günümüz dünyasının en büyük sorunlarından biri şüphesiz bireysel veya toplumsal şiddet sorunudur. Şiddet, baskı, zorlama, zulüm, gasp gibi kavramlar insan onurunu ayaklar altına alan ve insanlığa karşı işlenmiş olan en büyük suçlardandır. Maalesef islamın karşı karşıya kaldığı en büyük suçlamalardan biri eskiden beri süregelen ve günümüzde zirve noktasına ulaşan “islamın şiddet yanlısı/şiddete dayalı bir din olduğu” iddiasıdır. Bu iddia günümüzde (daha&helliip;)

İnancımızı Lütfen Kur’an ile Sorgulayalım !

Bir yazıma cevap veren bir kardeşimiz, yazdığım yazımın ana fikrine katılmadığını anlatmak için, üzerinde çok düşünülmesi gereken bakın ne söylemiş. Bu sözler üzerinde lütfen, Kur’an ı referans alarak dikkatle düşünelim. (Müslümanlar her şeyi kuran-ı kerimden alacak olsalardı, peygambere gerek kalır mıydı? ) Değerli din kardeşlerim. Bu sözün anlamı, Kur’an da din ve iman adına her bilgi yoktur. Onun içindir ki (daha&helliip;)

Namazların Rekat Sayısı Sabit midir?

Geçen gün bir televizyon konuşmasında, Diyanet İşleri Başkanımız, dinde öyle konular vardır ki, asla değiştirilemez dedikten sonra, şöyle bir örnek verdi.  “Sabah namazı 2 rekât fazdır, bunu birisi çıkıp ta, dört rekât kılalım diyemez.” dedi. Gerçekten de sabah namazını, iki rekât farz namaz kılmak yerine, dört rekât farz kılamaz mıyız? İki rekât kılınması Allah emri midir? Gelin bu konuyu birlikte, (daha&helliip;)

Neden Monarşi Tapınıcısıyız?

Neden Monarşi Tapınıcısıyız? Monarşi, bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Bu hükümdar, Türkçe‘de kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir. (oğlu, kardeşi gibi)  Monarşide soylular sınıfı öncelikli hak ve hürriyetlere sahip olup; YASA KOYUCUDURLAR, SORGULANAMAZLAR, YÜCE (daha&helliip;)