Biz insanlara Kuran’ın Türkçesini okuyun, Allah Kuran’ı bizlere öğüt almamız için (54 Kamer Suresi -17) göndermiştir dedikçe farklı farklı tepkilerle karşılaşıyoruz. Bir kısım Kuran’ın Arapçasını okumayı sevap sayarken bir kısım da kalkıp “Kuran’ın Türkçesini okuyunca okuyasım gelmiyor benim, kadınlara karşı, aklımın almadığı bir sürü şey var” diyor. Başlık başlık detaya girip de konunun esasını kaçırmak istemiyorum. Zaten bu tip ifadelerde
(daha&helliip;)
Geçtiğimiz günlerde kendini dini hassasiyeti yüksek kanal olarak konumlandıran bir ulusal televizyon kanalındaki din programına insanların dini konulardaki sorularına cevap verilmeye çalışılırken denk geldim. Programda alt yazı olarak ekrana aşağıdaki hadis konmuştu. Hâkim içtihad eder ve isabet ederse kendisine iki ücret (sevap) verilir. Eğer içtihad eder ve hata edese ona bir ücret vardır. (Buhari) Buhari’de ve başka hadis kaynaklarında da
(daha&helliip;)
İnsanlara çocukluklarından başlayarak yapılan yüzlerce telkin var. Çoğu din dışı olan bu telkinler, ailede başlayıp yaşam boyu devam eder. Ancak din ahlakını yaşayan anne babalar, dinin özünün güzel ahlak olduğunun bilincindedirler ve çocuklarının hayırlı insanlar olmaları için çaba harcarlar. Allah katında beğenilen üstün ahlak özellikleri, çocukluk döneminde şekillenmeye başlar. Allah sevgisini bilmeyen, o sevgiyle büyümeyen çocuklar huzursuz, mutsuz, kırıcı ve
(daha&helliip;)
Şeytan çoğu kişinin zannettiği gibi, hayali bir varlık değildir. Dünyadaki imtihan ortamının bir gereği olarak yaratılmış olan şeytanın telkin, taktik ve faaliyetlerine karşı sürekli teyakkuzda olmak gerekir. Çünkü şeytan Allah’a başkaldırarak, O’nun kullarını saptıracağına yemin etmiştir. Bu sinsi varlığın en büyük amacı, insanları doğru yoldan saptırmaya çalışarak, kendi yoluna uydurmaktır. Kovulmuş şeytan, çok sayıda kişiyi cehenneme sokma amacıyla kıyamet gününe
(daha&helliip;)
Kendilerini dayanaksız bir şekilde tüm inananlardan daha erdemli ilan eden dinsizler, kısasa kısasın yanlış olduğunu düşünüyorlar. Onlara göre suç işleyen affedilmeli, eğitilmeli, doğrular gösterilmeliymiş. Oysa Allah’ın bizzat kendisi de zaten kısasa kısas hakkımız olduğunu söylemekte fakat affetmenin ve sabretmenin daha hayırlı olduğunu söylemektedir: O Kitap’ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş…
(daha&helliip;)
SAFAHAT KURAN TEFSİRİ 1 “Hem onlara: “Allah ne göndermiş ise ona uyunuz” denildiği zaman, (Biz daha iyi, atalarımızı müdavim bulduğumuz şeylere uyarız) derler; pek âla! ya ataları bir şeye akıl erdirememiş, doğru yolu seçememiş ise, yine mi uyacaklar?” 2/170 Dini taklit, dünyası taklit, âdatı taklit, kıyafeti taklit, selâmı taklit, kelâmı taklit, hülâsa her şeyi taklit olan bir milletin efradı da
(daha&helliip;)
Gece, İstanbul’un Anadolu yakasından Avrupa yakasına baktığınızda yüzlerce binanın, gökdelenlerin, eğlence merkezlerinin ışıklarını görürsünüz. Rengârenk neon ışıkları, laserler, boğazı, gökyüzünü ve hatta Anadolu kıyısını bile aydınlatır. Bir mümin kardeşimin aynı görüntü üzerine tefekkürünü hatırlıyorum. O ışıl ışıl görüntünün, insanları nasıl etkilediğini, tüm çekiciliğiyle davet ettiğini, o görüntüyü sabaha kadar izlemek mümkünken, sadece namaz kılmak amacına hizmet eden yerler olarak görüldüğü
(daha&helliip;)
Kur’an’ı bir veya birkaç kez okumuş, kişinin ilk anladığı konulardan birisi bence Kitabımızda tüm tutum ve davranışların “genel hatlar” çerçevesinde ele alındığıdır. Kitabımızı önyargısız okuyan her bir kişi genel hatlar doğrultusunda şayet kendiyle yüzleşmek arzusunda ise bu kitapta mutlaka kendiyle karşılaşacak ve kendiyle hesaplaşacaktır. Kitabımızda her konu genel hatlarıyla sunulur fakat gözden kaçırılmamsı gereken bir mevzu vardır ki bu konuyu
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- …
- 136
-