Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Enfal /33 ve daha birçok ayette azap kelimesi geçer. Ve Helak kelimesi Azap kelimesiyle eşdeşmiş /özdeşmiş gibi ele alınır.. İzin verirseniz benim ‘’Helak’’tan anladığımı sizinle paylaşayım. Lütfen konu bütünlüğü netleştirmek amacıyla eksiğim varsa ekleyin yanlışım varsa düzeltin. İLK ÖNCE Helak kelimesini ECELLE-VEFATLA birlikte değerlendirdim. Her toplumun bir eceli vardır. Kesinleşmiş
(daha&helliip;)
Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun. (Yunus 106) Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O,
(daha&helliip;)
Evet gerçekten de gençlik bir kere yaşanır. Bir kere yaşanır ama çoğu kişi için boşa yaşanmış bir hayat ile sonuçlanır. Şu an yaşlılık dönemini geçiren dede ve ninelerimiz ya da anne ve babalarımız dünyaya bu şekilleriyle gelmediler şüphesiz. Onlar da tıpkı bizim gibi gençtiler. Şimdi ise yaşlı. Yaşlanabilecek kadar ömrümüz varsa şayet kısa bir zaman sonra biz de onlar gibi
(daha&helliip;)
Bu ayet ise çok önemlidir ve çok açıktır ki Allahu Teala meleklerine ben “bir halife” yaratacağım buyurmakta ve hiçbirşeye itiraz etmediklerini bildiğimiz melekler bunu anlayamamakta ve “yeryüzünde fesad çıkaracak ve orda kan dökecek birini mi yaratacaksın” demektedirler. Burda değinmemiz gereken başka önemli hususlarda vardır. Allahu Teala “arz”da yani Dünya’da bir halife yaratacağını buyurmaktadır, halbuki Hz. Adem(A. S. ) daha Cennetten
(daha&helliip;)
Hz. Adem(A. S. ) ile ilgili bir yazı yazmak hem Hz. Adem(A. S. )dan öncesiyle ilgili hem Hz. Adem(A. S. )’in yaratılışını ve hemde Hz. Adem(A. S. )dan sonrasını yazmayı gerektirdi. Yüzeysel bir yazı bile yazılsa Hz. Adem(A. S. )ın önemi ve farklılığından dolayı bu hususlara yine de kısa bile olsa değinilmesi gerekir, çünkü bu konular Hz. Adem(A. S. )
(daha&helliip;)
Pek çok insan yaşamı boyunca, amaç edindiği şeylerin kölesi olarak ömrünü tüketir. Tüm hayatını siyasi veya felsefi ideolojilerin peşinde koşarak geçirir. Oysa ne sağcı ne solcu olmasının, ne Kürt ne de Türk olmasının Allah katında hiç bir önemi yoktur. Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık.
(daha&helliip;)
Birinci tür bozulmanın en çarpıcı örneği, Eski Yunan düşüncesinin en temel kavramlarından biri olan “varlık” kavramının Müslümanların lisanındaki “gerçeklik” (= hakk) kavramının yerine geçmesidir. Müslümanlar kelam ve felsefe tartışmalarında ve eserlerinde, Kur’an’da merkezi bir öneme sahip olan hakk kavramı yerine “varlık” kelimesinin Arapça karşılığı olarak uydurulan ve “bulmak” fiil kökünden gelen vücud kelimesini lisanlarının merkezine yerleştirmişlerdir. [7] Halbuki Kur’an’da hakk
(daha&helliip;)
Aşağıdaki yazı Yaşar Nuri Öztürk’ün, Kur’an’ın Temel Buyrukları adlı eserinin 99-100. sayfalarından alınmıştır.. “İşte, sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ve ben de sizin Rabbinizim; o halde benden korkun. Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere ayırdılar. Her hizip yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak” (Müminun-52) “Bir toplum veya zümrede Kur’an
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- …
- 258
-