Mola yerinde namaz kılıyorum, yanımda 9 yaşlarında bir çocuk, kafasını secdeye goturup alnını çarptığı gibi hemen kaldırıyor, ardından ayağa kalkıp ağzını bir süre oynattıktan sonra hızlı ve keskin hareketlerle tekrar secdeye gidiyor. Sonra yanında duran orta yaşlı adama ister istemez gözüm takılıyor, zannediyorum babası, aynı şekilde namaz kılıyor. O an aklıma araba kullanışım geldi. Hergün o kadar çok araba kullanıyorum
(daha&helliip;)
Uykumuzdan dünyaya diriltildiğimiz her gün, biz insan oğlu kaybettiğimiz cenneti arıyoruz. Adem ile Havva cennetten kovulduğundan beri bunu özlemle yapıyoruz. Onları sakın kimse eleştirmesin onlar bizi temsil ediyorlar. Bizde onların yerinde olsak bizde defalarca cennetten atılmıştık zaten her gün atılıyoruz günah işleyerek. Oraya ancak temiz olanlar girer günah işlemeyi durduranlar girer. şeytan hala bizi her gün kandırıyor. Türlü tuzakları var
(daha&helliip;)
Maddi hırslar üzerine kurulu kapitalist sistem “ölmeyecekmişiz” gibi düşünmemizi ister. Çünkü öleceğimizi idrak etmek, kapitalizmin üzerine kurulu olduğu daha çok kar, daha çok artı-değer elde etme sistemine bir tehdittir. Ölümle beraber bir takım maddi hırsları (helal veya haram) bir arada düşünelim. Örneğin: 1- Lüks araba istiyorum ve öleceğim, 2- Lüks ev istiyorum ve öleceğim, 3- Kendimi güzelleştireceğim ve öleceğim. Bu
(daha&helliip;)
Bir çok zaman kişilerin ne dediğinden ziyade ne demek istediğine yoğunlaşmamız, karşımızdaki kişinin düşünce dünyasına ulaşmada daha faydalı olacaktır. Hiç şüphesiz, böylesi bir yaklaşım, karşımızdaki kişileri iyi analiz etmemizi gerektirir. Örneğin; birçok kişinin “Falanca hacı ama şöyle güvenilmez biri… ”, “Falanca namaz kılıyor ama şöyle dolandırıcılık yapıyor… ” şeklindeki sözlerine tanık olmuşuzdur. Dindar gözüken birçok kişinin dini istismar ettiklerinden hiç
(daha&helliip;)
Hayret dini duyguları harekete geçirir. Her şeyi sıradan sanma, olağanüstülüğü görmeme dini duyguların en büyük düşmanlarından değil midir? Bir spermin insan olması, bir tohumun ağaç olması, tonlarca yağmur suyunu taşıyan bulutların dört bir yana rahmeti götürmeleri, görmemiz-işitmemiz; bunların hepsindeki mükemmelliğe, olağanüstülüğe hayret etmemiz gerekmez mi? Hayret Allah’ın sanatını keşfetmemiz için gerekli olan anahtarlardan biri değil midir? Doğduğumuzdan beri mükemmelliği gözlememiz,
(daha&helliip;)
Dünya hayatıyla ilgli zevklere ve uğraşlara, dinin öngördüğü hayattan daha çok önem atfedene “ehli dünya” denmektedir. Ehli dünya, dünya hayatında hep yukarıya bakar: Hedefi kendi yukarısındaki zenginler kadar zengin, yakışıklılar kadar yakışıklı, itibarlılar kadar itibarlı olmaktır. Ehli dünya ahirete yönelik işlerde ise hep aşağıya bakar: Falanca sahtekar, ben demek ki daha iyi durumdayım; falanca katil, ben daha iyi durumdayım der.
(daha&helliip;)
Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu. Öğretmeni, onun bu
(daha&helliip;)
Soru: – “Din” ve “Felsefe“.. Nedir birbirinden farkları? … Cevap: Din ile felsefe arasındaki en önemli fark şudur: Felsefe, görülenden yola çıkarak, varlığın, yaşamın, yaşam içinde insanın yerinin ve davranış kökeninin tesbit edilebilmesi çalışmalarını yapar.. Bilgiye, görgüye, kültüre, ilme dayanır yani zahirde mevcut beş duyuyla algılanan donelere dayanır. Din ise görülmeyenden yola çıkarak, görülmeyenin verilerine dayanarak görülenlerin deşifre edilmesi sistemine
(daha&helliip;)